Filistin’i işgale yönelik Yahudi göçleri: Aliyah
Üç semavi din için de mukaddes sayılan Kudüs'ü çevreleyen Filistin topraklarında, tarih boyunca kan ve gözyaşı hiç durmadı. Filistin toprakları, 1896 yılında Theodor Herzl öncülüğünde siyonist düşüncenin hedefi oldu. O tarihten itibaren planlı ve aşamalı bir biçimde işgale uğradı. Yahudiler, siyasi bilinçle kalıcı olarak yerleşmek için Filistin'e farklı göç dalgaları ile akın ettiler ve bunu "aliyah" olarak adlandırdılar.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔹 Bu noktada Roger Garaudy'nin yaptığı ayırım önemlidir. Garaudy, daha önceki Yahudilerin tamamen "mesih inancı" doğrultusunda manevi bir hayat yaşama amacıyla Filistin'e yerleşmiş olmalarını dinî (mânevî) siyonizm olarak tanımlamakta, bunun Herzl ile başlayan ve Filistin'de kalıcı bir Yahudi devletini hedefleyen siyasî Siyonizm'den ayırt edilmesi gerektiğini söylemektedir.
🔹 Giriştikleri müzakerelerle önce belirli bir meblağ karşılığında Filistin'i satın almayı, daha sonra Osmanlı borçlarını üstlenmeyi önerdiler. Siyonistler bu iki teklifle Herzl önderliğinde iki defa Sultan II. Abdülhamid nezdinde girişimde bulundular.
🔹 Fakat sultanın politikası, zulümden kaçan Yahudilere Filistin dışındaki Osmanlı topraklarında yerleşme izni vermekle birlikte Filistin'de Yahudi yurdu tasarısına (yahudilerin toprak satın almasını yasaklama, hac maksadıyla Kudüs'ü ziyaret edeceklere "kırmızı tezkere" ismiyle geçici izin verme gibi uygulamalarla) geçit vermedi.
🔹 Devlete giden yolda daha hazırlıklı ve sistemli çalışan bu grup, Arap nüfusla her türlü temastan uzak ve tamamıyla Yahudi emeğine dayanarak, ekonomi ve tarım alanında kurumlaşmalar oluşturdu.
🔹 Bu göçler sonucunda özellikle Hayfa'dan Gazze'ye uzanan kıyı bölgesinde toprağa sistemli biçimde yerleşildi. 1909 yılına gelindiğinde Yafa'nın kuzeyinde yepyeni bir Yahudi şehri olarak Tel Aviv ortaya çıktı. 1914'te Filistin'e yerleşen Yahudi nüfusu 60 bine yaklaşmış bulunuyordu.
🔹 Bunun cazibesiyle bazı Arap mülk sahiplerinin topraklarını satmaları, bazen de idari ihmaller yoluyla Yahudi toprak kazanımının artışıydı. Yasaklamaya rağmen siyonist hareketin başarısında temel rol oynayacak olan bu yerleşim ve toprak alımı süreci yöredeki Osmanlı yöneticilerinin raporlarından da izlenebilir.
🔹 Osmanlı'nın bu gelişmenin önünü alamamasıyla yaklaşan dünya savaşına doğru Yahudilere toprak satışı meselesi, Siyonizm'e ve Yahudi yerleşimine karşı Arap millî hareketini seferber etmenin başlıca vasıtalarından biri oldu.
🔹 Osmanlı'ya bağlı olan Orta Doğu'yu sömürebilmek için imparatorluktaki etnik grupları amaçlarına alet etmekten çekinmediler. Sömürgeci devlet çatışmalarıyla örülü uluslararası düzen, Birinci Dünya Savaşı arifesinde bu düzende yepyeni bir unsur olarak ortaya çıkan siyonist hareketin savaş döneminde daha da kökleşmesi için yeni fırsatlar sağladı.
🔹 Bu hareket, savaş başlarken teşkilâtlı ve siyasî bir niteliğe bürünmüş olarak hedeflediği Yahudi millî yurdu için Filistin'e odaklanmış vaziyetteydi ve sonucunda işgallerini meşrulaştırarak Filistin topraklarına yerleştiler.
🔹 İşgal altındaki Filistin toprakları üzerine kurulu Yahudi yerleşim yerleri de her geçen gün genişlemeye devam ediyor. İsrail'in bu illegal yerleşim yerlerini genişletme politikası, Filistinliler için kendi vatanlarındaki yaşam alanlarının sürekli daralması anlamına geliyor. Uluslararası hukukta Yahudi yerleşimler gayrimeşru kabul ediliyor.