Çanakkale'de şehit düşmüş öğretmen ve öğrenciler
Masmavi denizin rengi de kokusu da başkaydı 1915'te. Düşmanın karşısına iman dolu yüreğinden başka hiçbir şeyi olmayan adeta etten duvarlar yükselmişti. Öyle ki Çanakkale, toprağının her bir zerresi kan ile sulanmış tabirinin tam karşılığıydı. 1915 Anadolu'sunda her üç evden bir şehit çıkmıştı. Bu kayıpların çok ciddi bir boyutu da, eğitim hayatımızdaki kayıplardı. Bunlar, Çanakkale Savaşı'nda toprağa verdiğimiz, öğretmenler ve öğrencileriydi. Okullarından öğretmenleriyle büyüyen gencecik fidanlar, şimdi o kanlı topraklarda yeşerecek, bugünlerde dualarda yer alacaklardı.
Türk tarihinin en büyük zaferlerinden biri olan Çanakkale, bir daha dönmeyi düşünmeyenlerin demir ve ateşe karşı imanla mücadele ederek yazdığı hazin ve şanlı bir destandı. Varlığına kastedilen büyük tehlike karşısında topyekûn direnen bir millet, çaresizlik ve imkânsızlığı milli direnişe dönüştürdü. Bu maddi – manevi direniş de devlet şuuruna sahip bir milletin ayakta kalmasına imkan sağladı.
Çanakkale Savaşı sırasında, padişah Sultan Beşinci Mehmed Reşad, İttihat Terakki yönetiminin telkinleriyle 27 Mayıs 1915'te bir emirle lise talebelerini de cepheye çağırmak zorunda kaldı. Ülke genelinde birçok okul, öğrencileriyle cephedeki mücadeleye katıldılar.
Osmanlıda ilk tıp fakültesi olan "Darülfünun-ı Osmanî"nin öğrencileri, Birinci Dünya Savaşı boyunca değişik cephelerde ordu hizmetinde bulunmuş ve hatta bazıları cephelerde şehit düşmüştü. Öğretim üyeleri ve öğrencilerin askeri birliklere dağıtılması yüzünden 1915'de fakülte bir süre kapalı kalmış ve okul yaralılar hastanesi olarak kullanılmıştı.
1915'te Darülfünun'da öğrenim gören binlerce tıbbiyeli, okullarını bırakarak Çanakkale'ye koştu. İki tümen hâlinde Gelibolu'ya gelen bu gençler, bir Anzak baskını sonucu şehit oldular. Bu nedenle Darülfünun, sonraki yıl açılışta siyaha boyandı.