Ankara'nın başkent oluşuna, karikatürler üzerinden verilen İstanbul tepkisi
Ankara'nın başkent ilan edilişine verilen tepkileri incelemek, Türk tarih yazıcılığı için önemli bir veridir. Milli Mücadele'nin sona erip devrim sürecinin başladığı dönemde İstanbul, Ankara'ya muhalif bir tutum takındı. Barış görüşmelerinin başlamasıyla hız kazanan İstanbul'un ne olacağı tartışması aslında mütareke döneminin başlangıcından beri önemli bir gündem maddesiydi. İstanbul'un gerek başkentliği gerek idari yapısı ve ticari geleceği gazetelerin köşe yazılarında değerlendirildi. İstanbul'un olumsuz bakışı karikatürlere kadar yansıdı.
Giriş Tarihi: 15.10.2018
13:18
Güncelleme Tarihi: 15.10.2018
13:27
Başkentin İstanbul'dan Anadolu'ya kaydırılması fikri, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde de gündeme geldi. 93 Harbi ve Balkan Savaşları sonrası İstanbul artık ülkenin ortasında değil, kıyısında yer alıyordu. Osmanlıların toprak dağılımı değişince, başkenti de değiştirme düşüncesi ortaya çıktı ve bunu ilk düşünenlerden birisi, Alman General Colmar von der Goltz oldu.
Millî Mücadele'nin sona erişi İstanbul basınıyla Ankara arasındaki ilişkileri başka bir aşamaya getirir. Dönemin basınından hatıratında bahseden Yakup Kadri , İstanbul'un havasını her türlü "siyasi tedirginliklerin küme küme bulutlar halinde " kaplamaya başladığını aktarmıştır. Millî Mücadele Dönemi'nde sadece mücadeleyi destekleyen ve desteklemeyen olmak üzere iki grup varken, basın artık birçok parçaya bölünmüş haldedir.
Yakup Kadri (1984) bu parçalanmadan şöyle bahseder: "O zamanın en çok satan gazetesi Tevhid-i Efkâr huysuz ve somurtkan bir şeyler mırıldanıp durmakta, yeniden çıkmaya başlayan Tanin herkese fazilet dersi verir, herkesi azarlar bir eda ile İttihat ve Terakki Devri'ni savunmakta; Vakit'le Celal Nuri'nin İleri'si sanki memleket yeniden bir çıkmaza girmiş gibi telaş ve endişe içinde Ankara devlet adamlarına yol göstermeye çalışmakta bunlardan biri Mustafa Kemal Paşa'ya... köşeye çekilmesini, öbürü ise hemen bir diktatörlük idaresi kurmasını tavsiye etmekteydi."
Barış görüşmelerinin başlamasıyla hız kazanan İstanbul'un ne olacağı tartışması aslında mütareke döneminin başlangıcından beri önemli bir gündem maddesi oldu. İstanbul'un gerek başkentliği gerek idari yapısı ve ticari geleceği gazetelerin köşe yazılarında değerlendirildi.
Karikatürlere yansıyan başkent sorunu
Bu dönemde, İstanbul basınında Vatan, Tanin, Tevhid-i Efkâr, Vakit, İkdam, Akşam, İleri gazeteleri ile Akbaba adlı mizah dergisi de yer alıyordu. Ankara'nın başkent oluşuna İstanbul'un olumsuz bakışı, karikatürlere de yansıdı. Osmanlı'nın başkentlerini (Edirne, Bursa ve İstanbul ) temsil eden üç kadın Ankara'yı temsil eden ve tahtta oturan köylü kadına başkentlik tacını teslim ettiği bir karikatür yayınlandı[1] . İstanbul'un tepkisi Kelebek mecmuasının bir sonraki sayısında ise sürgünde olan Sultan Vahidettin üzerinden verildi. Sultan Vahidettin İstanbul'a bakarak:
-Ben suçumu biliyorum amenna. Fakat sen bu kadar gözden düşmek için ne günah işledin anlamıyorum[2] .
[1] Kelebek, 18 Ekim 1923
[2] Karikatürler Münif Fehim