Bir uygarlık masalı olarak Western Kuşağı
Pazar günlerinin vazgeçilmezi olan Western Kuşağı, birçoğumuzun yıllardır sabah kalkar kalkmaz ekran başına kilitlendiği; kovboyların aksiyonlarına, şeriflerin kötü adamı yakalamalarına ve bir dizi kahramanlığa tanıklık ettiği filmler… Bu filmlerde Kızılderililer daima kötü, saldırgan ve gayesi kafa derisi yüzmek olan vahşiler olarak tanımlandı. Peki, gerçekte durum öyle miydi yoksa ABD işgal ettiği toprakların asıl sahiplerine karşı gerçekleştirdiği katliamları meşru göstermenin yolunu Hollywood'da mı bulmuştu?
Amerika kıtasında işgalci durumunda olan kovboylara büyük bir "karizma" yüklemiş; Kızılderilileri ise, tüm gayesi kafa derisi yüzmek olan, laftan anlamayan, at arabasıyla yolculuk eden "masum" insanlara saldıran "vahşiler" olarak göstermişti.
Oysa daha sonra anlaşıldı ki, işgal ettikleri topraklarda direnen onurlu insanlara "terörist" demek, klasik bir Amerikan geleneğiydi…
Kolomb, bu keşfi sırasında Küba kıyılarında bir dağın tepesinde bulunan bir camiden söz etmişti.
Bu keşiflerin ardından, kıtanın büyük bir katliama sahne olacağını ve dünyanın büyük bedeller ödeyeceğini ne Müslüman denizciler, ne de Kolomb tahmin etmişti…
Kolomb'un kıtayı keşfinin ardından, Amerika "Yeni Dünya" ismiyle anılacak ve yüzyıllar boyunca sükûnetle yaşamaya alışkın Kızılderililer, birdenbire kıtaya ayak basan "beyaz adam"ın vahşetiyle karşı karşıya kalacaklardı.
Kıtanın yerlileri olan Kızılderililer, Amerika'nın bu işgal girişimlerine, soykırımlarına ve orantısız güçlerine karşı var güçleriyle mücadele vereceklerdi.