Mozart neden Türk Marşı besteledi?
Avrupa'da klasik dönemde Türk adını müzikte en çok duyuran besteci Mozart'tı. Mehter Marşı'ndaki ritimden esinlenen Mozart, Türklerin Avrupa'da hayranlık uyandırdığı yıllarda, Türk Marşı'nı besteledi. Bu beste halen Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm özel davetlerinin yanı sıra, ülke tanıtımında da kullanılıyor. Peki, Mozart neden Türk Marşı bestelemişti?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Mozart'ın Osmanlı izleri taşıyan "Saraydan Kız Kaçırma" adlı opera eserinde, konuşma diliyle müzik dramı karışıktır; eserdeki olaylar konuşma ile geliştirilir. Müzik, gösteri şeklinde parçalardan oluşur. Eser, Belmonte adlı bir İspanyol soylusunun, uşağı Pedrillo ile birlikte, sevgilisi olan Konstanze'yi ve onun İngiliz hizmetkârı Blonde'yi tutsak olarak bulundukları Selim Paşa'nın Akdeniz kıyılarındaki sarayından kaçırmayı konu alır.
Osmanlılar'da resmî-askerî mûsiki takımı ve buna ait mehterhâne teşkilâtında görevli kişiye mehter denir. Farsçada mih-ter kelimesinden Türkçeleşerek günümüze kadar ulaşmıştır. Türk askeri musikisine ait belgeler 8'inci yüzyıla ait Orhun kitabelerinde bulunur. Divanu Lugâti't-Türk'te "Tuğum tikip urıldı (Tuğ dikilip nevbet davulu vuruldu)" cümlesiyle Türk hakanının, sarayının önünde beyler için her gün 360 *nevbet davulu vurdurduğundan bahsedilir.
(x) Nevbet: Ortaçağ Türk ve İslam devletlerinde hükümdarlık alametlerinden biri.
Firdevsi ve Nizami-i Gencevi gibi şairlerin şiirlerinden anlaşıldığına göre; küvrüg (kös), tabi (davul), borguy (boru), nay-i Türki (zurna), çeng (zil) gibi sazlar, bazı küçük farklılıklarla Yemen'den Sudan'a, Hindistan'dan Endülüs'e kadar İslam dünyasının hemen her bölgesinde kullanıldı. Tuğrul Bey, halifeden günde beş vakit nevbet vurdurma iznini aldıktan sonra *tablhâne takımını daha teşkilatlı hale getirmiş ve büyük devletlerde nevbetlerin ezan vakitlerinde vurulması âdeti onun zamanında yaygınlaşmaya başlamıştı.
(x) Tablhâne: İslam devletlerinde askerî-resmî musiki takımı ve teşkilâtı.
Mehterhâne teşkilatının Fatih Sultan Mehmed döneminde gerçekleştiğini söylemek mümkün. Fetihten sonra Demirkapı'daki nevbethâneyi Fatih kurdurmuş, ayrıca bir fermanla Eyüp, Kasımpaşa, Galata, Tophane, Beşiktaş, Rumelihisarı, Yeniköy, Rumeliyenihisarı, Kavakyenihisarı, Beykoz, Anadoluhisarı, Üsküdar ve Yedikule'de seher vaktiyle öğle ve yatsı namazlarından sonra günde üç nevbet çalınmasını emretmişti.
Mehterlerin kıyafetleri göz alıcı renklerde ve biçimlerdeydi. Ağalar, arkalarına cübbeden daha geniş ve kolları uzun bir elbise olan kırmızı kaput veya çuha binişi bacaklarına kırmızı çuhadan çakşır, ayaklarına sarı mest-pabuç giyerler, başlarına kırmızı kavuk üzerine sarık sararlardı. Çalgıcılar ise mor, lacivert veya siyah çuhadan biniş, kırmızı bezden çakşır ve kırmızı mest-pabuç giyer, başlarına yeşil kavuk üzerine sarık sararlardı.