Şimdi reklamlar!
Basit bir metin ve çocuksu melodileriyle bir devrin dilinden düşmeyen sloganlarıydı onlar. Reklamın kötüsü olmaz deseler de inanmamak lazım. Çünkü kimi üç günde unutulur gider, kimi hatırlanır yıllarca. İşte unutulmayan reklamlar...
Basit bir metin, çocuksu bir melodi ama sınırlarımızı aşmıştı zamanında. Çay, kahvaltı, bisküvi, çocuk ve marka… Hepsi net, 12'den vuruyor âdeta.
Şapkasız çıkmam abi denilen reklam bir benzinciye aitti galiba. Hatırlayan var mı hangi firma?
Ajda Hanım gerginsiniz diyen reklama da gülmüştük. Peki, o telefoncu kimdi acaba?
"BAK BAK" YÜKSEK KALDIRIMDA
Ve birebir isimlerini ezberlediklerimiz: Bence BMC, Vanellus'tan şaşma, sağlam yumuşak Fisk.
Nilfisk vardı bir de, süpürgeci. Küçük küpürlere girerdi. Lâkin "Hoh ho ho Hoover" dendi mi?
Grundig Bakbak'ta, Bakbak yüksek kaldırımda.
Alman radyocular arasında ciddi bir rekabet sürüyordu o yıllarda. Nordmende, Telefunken, ITT Schaub Lorenz, IES Körting, AEG, Philips, Siemens, Blaupunkt, Metz, Saba, Ziegler, Siera, Elektra...
TRT'de baygın parçalar okuyan ablalar, radyo tavsiyesinde bulunurlardı hayranlarına. Teknik malumatları nakıstı, o malın iyi olduğunu nereden biliyorlardı acaba?
Cihaz kiloya gelmeliydi. Japon malı tapon malıydı, plastiklere bakmamalıydı asla. Ve transistörlü inkılabı... Sony'ler, Pioneer'lar patladı gitti. Sharp, JVC, Hitachi, Nippon, Olympus, Kenwood, Panasonic, Sanyo, Aiwa, National, Toshiba...