Osmanlı mirası baklavanın lezzetli tarihi
Lezzetini hamurların arasına konulan, isteğe bağlı olarak ceviz veya fıstıktan alan Türk mutfağının vazgeçilmez tatlısı baklava, günümüzdeki gösterişli ve incelikli şeklini Osmanlı döneminde aldı. Baklava ile ilgili en eski kayıt, Fatih Sultan Mehmet dönemine ait Topkapı Sarayı mutfak defterlerindedir. Sizler için, pratik ve kıyır kıyır baklava tariflerinin yanında, tarihine de değinen bir dosya haber hazırladık.
Baklava, Türk, Orta Doğu, Balkan ve Güney Asya mutfaklarında yer etmiş önemli bir hamur tatlısıdır. İnce yufkaların arasına yöreye göre ceviz, antep fıstığı, badem veya fındık konularak yapılır. Genel olarak şeker şerbeti ile tatlandırılır. Ayrıca bal şerbeti de kullanılabilir.
Baklava kelimesiTürkçe kökenlidir. Eski Türkçede baklağu, baklağı olarak geçer. Baklava kelimesinin Türkçe olduğuna diğer bir delil de hamurun açılmasında kullanılan oklavanın eski dilde oklağa, oklağu, oklâ, oklağı gibi kullanımlarının olmasıdır.
*8 Ağustos 2013 tarihinde baklavanın Türk tatlısı olduğu tescil edilmiştir.
Baklava, günümüzdeki klasik gösterişli ve incelikli şeklini Osmanlı döneminde aldı. Zamanla Topkapı Sarayı'nda bugünkü şekline ulaştı.
Baklava ile ilgili en eski kayıt, Fatih Sultan Mehmet döneminin Topkapı Sarayı mutfak defterlerindedir. Bu kayda göre, Bitlis Beyi'nin konağına konuk olan Evliya Çelebi, baklava yediğini yazar.
Osmanlı'da hemen her yörede bilinen baklava, daha çok Saray'da, konaklarda, ziyafetlerde, şenliklerde tüketilirdi. Saray'da ve konaklarda, baklava yapımında usta olan aşçıların tercih edildiği ve baklava yufkasının çok ince açılmış olmasına önem verildiği bilinir.
17. yüzyılın sonlarında veya 18. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış olan baklava alayı geleneğinde, Ramazan ayının ortasında, padişahın askere iltifatı olarak, Saray'dan Yeniçeri Ocağı'na baklava giderdi.
Her on askere bir sini baklava hazırlanır ve saray mutfağı önünde dizilirdi. Silahtar Ağa, bir numaralı yeniçeri olan padişah adına ilk siniyi teslim aldıktan sonra, diğer sinilerin her birini ikişer asker nizami olarak yüklenirdi. Her bölüğün amirleri önde, baklava sinilerini taşıyanlar arkada, açılan kapılardan dışarı çıkarak kışlalara doğru yürüyüşe geçerlerdi.