Mehmet Akif'in ideal nesli; Asım kime denir?
İslam ve vatan aşığı, İstiklal Marşı'nın güftekarı, "vatan şairi" Mehmet Akif Ersoy'un bütün hayatı mücadelelerle geçti. Milli Mütareke döneminde kurtuluş hareketlerine destek veren Mehmet Akif, milli şiirimizin dizelerine de imzasını attı. Kaleme aldığı Safahat'ta ülkeyi kurtaracak, ileriye götürecek gençliği idealize etti. Süleyman Nazif, bu Asım manzumesi için 'bir şiir mucizesi' olarak bahseder. Peki, Asım'ın nesli nedir? Mehmet Akif, Asım'ı yazarken kimden ilham aldı? Asım'ın neslinin özellikleri neler?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Safahat'ın içinde altıncı kitap olarak yer alan Asım manzumesinden Süleyman Nazif'in "bir şiir mucizesi" olarak bahseder. 2292 mısralık manzume, Mehmed Akif'in üzerinde en çok çalıştığı eserdi. Metin baştan sona kadar konuşma şeklindedir. Konuşanlar Köse İmam ve Hocazade (Âkif) ile Köse İmam'ın oğlu Asım'dı.
"Köse İmam" tipi, Mehmed Akif'in eserlerinde yaşattığı önemli karakterlerinden biridir. "Asım" ondan sonra gelir ve bu iki karakter Âkif'in idealindeki şahsiyetin yaşlı ve genç hallerini temsil ederler. "Hocazade" de Akif'in istediği Müslümanın şahsiyetini temsil eden bazı vasıflar taşımaktadır. Bu üç kahramanın yücelttiği fikir ve fiillerin toplamı Mehmed Akif'in zihnindeki gerçek ideal kahramanın sıfatlarını teşkil etmektedir.
Eserde karakterler üzerinden bütün beşeri ve içtimai mesele ve dertler ele alınır, bu hususlarda münakaşalar edilir. Bu münakaşalar eski ile yeni çatışması üzerine kurgulanmıştır. Köse İmam'ın "Ahlak bozukluğu içindeki bu halkı ve bu memleketi, kimin kurtaracağı" sorusuna cevap aradığı, Hocazade'nin "Asım'ın nesli" üzerinden cevap verdiği konuşmalar şeklinde gelişir.
Kur'an anlamının yanında, İslam tarihinde de Âsım'lar vardır. Özellikle iki şahsiyet dikkat çeker. Bunlardan biri annesi Medine'de Hz. Peygamber'e ilk biat eden kadın sahâbîlerden olan Âsım b. Ömer b. Hattab. Aynı zamanda meşhur Emevî Halifesi Ömer bin Abbülaziz'in dedesi. Annesi, Hz. Ömer'den ayrıldıktan sonra ilk gençlik yıllarını nenesinin yanında geçirdi. Daha sonra Hz. Ömer yanında yetişti. Şairliği ve güzel konuşması ile tanınan Asım'ı kaynaklar son derece asil, cömert, hiç kimseyi incitmeyen ve kimsenin aleyhinde bulunmayan bir kişi olduğunu kaydeder.
Âsım bin Sabit, Uhud savaşında Müslümanlar dağıldığında Hz. Peygamber'in yanında kalmasından dolayı Hz. Muhammed'in okçusu olarak anılıyor.
Uhud Savaşı'nda müşriklerden olan Sülâfe'nin iki oğlunu öldürdü. Bunun üzerine Sülafe, onun başını getirene yüz deve vereceğini vaat edip kafasında içki içeceğine yemin eden gözü dönmüş bir kadındı.
Aral ve Kaare kabilelerine muallim olarak gönderilen Âsım bin Sabit, bu kabileye doğru giderken arkadaşları ile birlikte Recî' suyu yakınlarında kuşatıldı. Ancak Âsım b. Sâbit, "Allahım! Peygamberini durumumuzdan haberdar et!" diye dua ettikten sonra teslim olmayı reddederek savaşa girdi. Çantasında yedi ok bulunduğu, her biriyle bir kişi öldürdüğü de rivayet edilir. Çetin bir mücadele sonunda, "Allahım! Ben ilk günler senin dinini korudum, sen de bugün benim cesedimi koru!" dedi ve ardından şehit oldu.
Âsım'ın başını Sülâfe'ye götürüp yüz deveyi almak isteyen müşrikler, âniden üzerlerine saldıran arılar yüzünden onun na'şına yaklaşamadılar. Arıların dağılması için geceyi beklemeye mecbur kalan müşrikler, bu defa da birdenbire yağmaya başlayan yağmurun meydana getirdiği sellerin Âsım'ın na'şını sürüklemesiyle emellerine kavuşamadılar. Âsım'ın cesedi daha sonra da bulunamadı. Bu hadiseden dolayı Âsım "Hamiyyü'd-debr" (arıların koruduğu kişi) lakabıyla meşhur oldu.
Mehmet Akif, Safahat'ta yer alan 'Âsım' şiiri üzerinden gençlere nasihatler erdi. Ona göre Âsım'ın neslinin karakteristik özellikleri ve ruh yapısı şöyleyddi:
İman eden, bütün gayretiyle çalışan, sonunda eline geçeni hoşnutlukla karşılayandır.
Tembellik, hazıra konmak, hırs ve kıskançlığın kendisinden uzak olduğu kişidir.
Bir milletin yükselmesi ve geleceğini kurtarması için gençlerin iki kudrete sahip olmaları lazımdır: Bilgi ve ahlak. Bu ikisini elde etmek için çabalayan kişidir.
İslâm ahlakını Batı fennine harmanlayarak ilme maya çalandır.
İlk ve hakiki düşmanımızın cehâlet olduğunu bilendir.
Âsım genci en son ilmi gelişmeleri takip edip öğrenmeye gayret gösterendir.
Yeise ve ümitsizliğe düşmeyendir. Son nefesini kadar azimli ve mücadeleci adamdır.
Ölüler dini değil, diriler dini olan İslam'a kucak açan, İslam'ı kucaklayandır.
Bütün zaman ve insanları kucaklayan bir ahlaka sahip olandır.
Âsım genci ailesine bağlı, sevgi dolu, sorumluluk sahibi olandır.
Âsımları, ideal gençliği yetiştirmek için madden engel kalmadı. Eğer bu millet Âsım'ın neslini yetiştirmek isterse kendini yüksek seviyede yeniden gerçekleştirme imkânına kavuşacak. Temiz, dürüst, ahlâklı, fiziken güçlü, maddi olduğu kadar mânevi olarak da kuvvetli, sorumluluk sahibi bir nesil… 90 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen bu idealizm hâlâ diridir. Bu itibarla diyebiliriz ki Âsım, bir delikanlı olarak var olmaya devam ediyor.