Âciz: Hiçbir işe gücü yetmeyen, güçsüz (kişi, kurum). Âdem: Adam, insan, insanoğlu. Âdet: Gelenek Âlâ: Pek iyi, güzel, iyi. Âlem: Yeryüzü ve uzayda var olan şeylerin tümü. Âmâ: Görmez, kör. Ân: Göz açıp kapayıncaya değin geçen zaman Âşık: Bir kimseye ya da bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, aşırı seven (kimse). Azami: En çok, en yüksek, en büyük. Bahane: Gerçek amacı gizlemek için ileri sürülen neden, sözde neden. Bekâr: Evli olmayan kimse. Bilakis: Tersine olarak, tam tersine. Dâhi: Olağanüstü yeteneği ve yaratıcı gücü olan (kimse). Fiyat: Alım ya da satım bakımından bir şeyin para olarak değeri. Gayri: Ayrı, başka, öteki. Grup: Aynı yerde bulunan kimseler ya da nesneler bütünü. Hâlâ: Şimdiye değin ya da söz konusu zamana değin, henüz. İltica: Sığınma. Karmaşa: Karmaşık olma durumu. Kâr: Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. Kâtil: İnsan öldüren kimse. Mahiyet: Nitelik. Mahsur: Çevresi kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş. Mütehassıs: Uzman. Mülteci: Bir başka yere ya da ülkeye sığınan kimse. Naif: Naif resim yapan sanatçı. Nağme: Güzel ve uyumlu ses. Nüfuz: (içine) geçme, işleme. Öğretim: Kişiye, belli bir ereğe ulaştıracak bilgileri öğretmek işi. Özgün: Yalnız kendine özgü bir niteliği olan, kopya olmayan. Sâri: Başkalarına geçen, başkalarını da etkileyen, geçici. Sükut: Söz söylememe, konuşmama, susma, sessizlik. Takdir: Bir çalışmayı, bir işi, bir davranışı beğendiğinde bunu açıkça belirtme, bir kimseye değer verme. Vâris: Birinin mirasçısı durumundaki kimse, kendisine miras düşen kimse, mirasçı. Yâd: Anımsama, anma. Yâr: Sevilen kimse, sevgili.