Arama

Yol ahlakı nedir? Yol nasıl yürünür?

İnsan hakikate birbirinden farklı yollar neticesinde ulaşır. Kimi kaybolur yolda kimi yolu tıkar; yoldan menfaat edinenler de vardır yoldan geri dönenler de… Kimine yol büyür, dağ olur kimine yoldaş olur. Bazıları müsriftir harcar yolu bazıları da yürümeye meftun olur; yol dediği dönüşür imtihana… Yaşamın belki de en önemli kısmını oluşturur yol… Neticede yolda olmak da meşakkatli bir iştir. Nerede, nasıl yürüdüğünüzü bilmezseniz ziyan olursunuz. Yolun bir amaç olduğunu bilir, rehbere sıkı sıkıya sarılırsanız varacağınız yer muhakkak hakikat olur. Ama asıl mesele, her yolun eğrisinin de olduğunu unutmadan iradenizi, bilincinizi her daim koruyarak yoldan dönmemek için çabalamaktır.

Sesli dinlemek için tıklayınız.
  • 1
  • 10
"BİZE DOĞRU YOLU GÖSTER"
BİZE DOĞRU YOLU GÖSTER

🔹 İnsanoğlu olarak yaşamımızın her alanında doğrunun yanında yanlışı da yaptık, çıkmaz sokaklara girdik. Rabbimizin irşad ve uyarıları bizi bu yanlış yollardan kurtardı. Her vakit namaza durduğumuzda ağzımızdan dökülen dualar, yürüdüğümüz yolu güzelleştiren yegâne gerçekler oldu.

"İhdina's-sırâta'l-mustakîm…" / "Bize doğru yolu göster…" (Fatiha Suresi, 6. ayet) "Nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların yoluna da, dalâlete sapmışların yoluna da değil! Âmin!" (Fatiha Suresi, 7. ayet)

➡ Ayrıca sırât-ı müstakîm "kendilerine nimet verilenlerin yolu" şeklinde açıklanmıştır.

Bu dualar ile Rabbimizin uyarılarına sarıldık. Kendinizi doğru yolu bulmada yeterli görmeyin uyarısıydı bu... Aciz varlıklar olduğumuzun hakikatteki karşılığıydı...

🔹Alak Suresi'nde yine "insanın kendini yeterli sanması" ile ilgili şöyle buyrulur: "Gerçek şu ki insan, kendini kendine yeterli görerek ille de azgınlaşmaktadır! Oysa (kuldaki) her şey yalnız rabbine aittir (O'na dönecektir)." (Alak 96/6-8)

➡ Bu uyarıları idrak edebilmek için "doğru yolun İslâm olduğunu hiçbir zaman unutmamak, Kur'an-ı Kerim'e sıkı sıkıya sarılmak, vicdanımızı aklımızla birlikte kullanmak" gereklidir.

(x) Farklı seslerden Kur'an-ı Kerim meali dinlemek için tıklayın

  • 2
  • 10
EĞRİSİ DE VARDIR YOLUN
EĞRİSİ DE VARDIR YOLUN

📌 Yola varmak ve yolda yürüyebilmek meşakkatli bir iş dedik. Çünkü yolda olmamız bir amaca bağlıdır. Başıboş ne yapacağını bilmez bir vaziyette yola çıkmışsak yürüyebilmemiz pek mümkün olmayacaktır. Bu nedenle bir rehberimiz olduğunu, bu rehberden en iyi şekilde istifade etmemiz gerektiğini unutmamalıyız.

"Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları, kendinden bir rahmet ve lütuf içine daldıracak ve onları kendine ulaştıran dosdoğru bir yola iletecektir." (Nisâ Suresi - 175. ayet)

🔹 Nihayetinde yoldayken öğreniriz evreni, varoluşu, benliğimizi ancak Allah Teâlâ isterse görürüz bu yoldaki doğru veya yanlışı… O isterse nefsimizi kontrol ederiz. O isterse karşılaşırız doğru insanlarla… O, lütuf ve keremiyle kullarının doğru ve adaletli yolu görmelerine, o yolda yürümelerine imkân verendir. Rehberimiz Kur'an-ı Kerim'de apaçık sıralanan delilleri iyi düşünüp değerlendiren bir insan, Allah'a giden doğru yolu da mutlaka bulacaktır.

Nahl Suresi - 9. ayetinde şöyle buyrulur: "Doğru yol Allah'a aittir. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi."

🔹 Ayette belirtildiği üzere her yolun muhakkak eğrisi de vardır. Kimimiz yoldayken sapar kimimiz yolda kalır kimimiz varış noktasına gelse de göremez kimimizse yoldayken can verir. Burada üstünde durulan kavram irade oluyor. Allah'ın gösterdiği doğru yol herkese kolay gelmeyebilir, irademiz kuvvetsizse ömrümüz yanlış bir yolu kat edip durmakla geçer. "Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi" ayeti, iradenin tanımıdır. Özgür olduğumuzun, seçimlerimizin bize ait olduğunun göstergesidir. Allah Teala önümüze bir seçenek çıkarır ve bu seçimlerimizden dolayı bizi sorumlu tutar.

  • 3
  • 10
YOLDAN ÇIKARANLAR
YOLDAN ÇIKARANLAR

🔹 Allah'a giden yollar meşakkatlidir. Bu uğurda sizi emelinizden alıkoymak isteyenler de olacaktır. Bu yolda layıkıyla ilerleyebilmek için çabalamak gereklidir. Müminin görevi bütün varlığını seferber ederek Rabbinin rızasını kazanmaktır. Bu uğurda dili, fikri ve gönlüyle cihad etmelidir. Nefsin hataya teşvik eden vesvesesi ile mücadele etmek cihaddır. Allah'ın dinini en doğru kaynaktan öğrenip en güzel şekilde yaşamak cihaddır. Fıtratımızdan uzaklaştıracak, uçurumlara sürükleyecek arzu ve isteklere karşı durmak cihaddır. Mümin, eğer kendi nefsi ile olan cihadında başarılı olabilirse, düşmanlara karşı cihadında da zafer elde edebilir.

Nitekim Allah Teala, Hud Suresi'nde şöyle buyurur:

﴾53﴿ Dediler ki: "Ey Hûd! Bize açık bir mûcize getirmedin; biz senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz; biz sana iman edecek de değiliz.

﴾54-55﴿ 'Tanrılarımızdan biri senin aklını almış!' demekten başka söyleyeceğimiz söz yok!" Hûd dedi ki: "Ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de şahit olun ki sizin Allah'ı bırakıp da O'na ortak koştuklarınızdan uzağım. Haydi hepiniz bana tuzak kurun, bana aman vermeyin!

﴾56﴿ Ben, benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah'a dayandım. Çünkü her canlının kontrolü O'nun elindedir. Şüphesiz rabbimin yolu dosdoğru yoldur.

➡ 56. âyet evrende ne kadar canlı varsa hepsinin Allah'ın emrinde ve kontrolünde bulunduğunu, O'nun kudret ve iradesinin bütün varlıklar üzerinde mutlak ve kesin olarak müessir olduğunu ifade eder. Allah'ın yolunun dosdoğru yol olmasından maksat, O'nun hüküm ve tasarruflarının tamamen doğru, adalete uygun olması, zulüm, hata ve yanlışlıktan uzak bulunmasıdır.

(x) Seçkin hocaların sesinden Aşr-ı Şerif dinlemek için tıklayın

🔹Her insana göre içinde olduğu yol, doğrudur ancak hakikatle ilgisi sorulduğunda neyin doğru neyin yanlış olduğu ortaya çıkar. Müminin delili vahiydir, Kur'an-ı Kerîm ve hadislerde yer alan bilgiler ve açıklamalardır. Beşeri bilgiye güvenenler bu yolda doğruya ulaşmada hataya düşerler. Nitekim Bakara Suresi 11. ve 12. ayetlerinde şöyle buyurur Allah Teala:

"Onlara "Yeryüzünde düzeni bozmayın" denildiğinde, "Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz" derler. / Biline ki, gerçekten bozanlar onların ta kendileridir, ama farkında olmuyorlar."

Mehmed Akif Ersoy, ilmek ilmek işlediği şiirlerinden birine (Hakkın Sesleri / Âyet Meâli (Bakara, 11-12) bu ayetlerden aldığı ilhamı şöyle serpiştirmiştir:

Hangi millettir ki efrâdında yoktur hiss-i din?
En büyük akvâma bir bak: Dîni her şeyden metin .
Düşme ey âvâre millet bunların hızlânına ;
Vâkıfız biz hepsinin pek muhtasar irfânına:
Şark'a bakmaz, Garb'ı bilmez, görgüden yok vâyesi ;
Bir kızarmaz yüz, yaşarmaz göz, bütün sermâyesi!..

(x) Efrad: Bireyler.
(x) Akvâm: Kavimler, milletler.
(x) Hiss-i din: Din hissi.
(x) Hızlan: Zarar, rahmetten mahrumiyet.

  • 5
  • 10
YOLDAKİ GAYENİN GÜZELLİĞİ
YOLDAKİ GAYENİN GÜZELLİĞİ

🔹 Yol ahlakında bilmemiz gerekenler; öncelikle niyet-amel ilişkisidir. Mümin her işinde niyetini güzel tutmalı, amellerini sevap kazanmak ve Allah'ın azabından kurtulmak niyetiyle yapmalıdır. Ahiret hayatının uzun olduğunu unutmadan, ahiret için çalışmalı, ölüm her an gelecekmiş gibi hazırlıklı olmalıdır. Fani dünyanın heveslerinden arınmalı, yola çıktığında kendine bunları yük etmemelidir ve Allah Teâlâ'nın her şeyi görüp kontrol ettiği bilinciyle hareket etmelidir.

➡ Mülk suresinde şöyle seslenir bize Allah Teala; "Şimdi (düşünün, önünü görmeden), yüzüstü sürünen mi hedefe erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?"(Mülk Suresi - 22. ayet)

➡ Şeytanlara uyarak, mânevî körlük içinde bâtıl yollarda giden inkârcı nankör ile hak yolda yürüyen mümin temsilî olarak karşılaştırılmakta, bunlardan hangisinin hedefine daha güvenli olarak ve şaşmadan ulaşacağı soru-cevap yöntemiyle anlatılmaktadır.

(x) Seçkin hafızların sesinden Kur'an-ı Kerim dinlemek için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN