Arama

İnsanı helake götüren haset nedir? Haset hakkında ayet ve hadisler...

İslam alimleri hasedi bir ruh hastalığı olarak tanımlardı. Nitekim Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir." İnsanda adeta zehirli hastalık gibi yayılan bu duygunun bir belirtisi, Müslüman kardeşinin başına bir felaket geldiğinde sevinmektir. Sizler için müminleri helake götüren haset hakkındaki ayet ve hadisleri derledik.

Allah'ın, bir başkasına verdiği üstünlüğün o kişiden alınması ve kendine verilmesini istemek Yaradan'ın takdirine karşı gelmektir.

Allah'ın sonsuz nimeti bulunur. Bunu istediği gibi insanlar arasında bölüştürmüştür. Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur:

"Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat o, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir."

(Şûrâ Suresi 27. ayet)

❗ Bundan dolayı da Müslümanlar başkasının elindekine kin beslemek yerine O'nun verdiğine şükredip rızasına ulaşmaya çalışmalıdır.

  • 3
  • 10
HASETİN ZARARLARI
HASETİN ZARARLARI

➡ Haset, ilk önce bu duyguya sahip olan kişiye zarar verir. Onu mutsuz kılar, zihnen ve bedenen tahribata neden olur. Her daim mutsuz ve huzursuz birine dönüştürür.

Bundan dolayı Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir: "Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir." (Ebu Davud, Edeb, 44; İbn Mace, Zühd, 22)"

➡ Haset eden kimse, şükretmeyi bilmez, Allah'ın ona verdiği nimetlere karşı gözü kördür, kulağı sağırdır. Başkasının elindekilere bakarak kin güder ve en nihayetinde kalbi kararır. Peygamber Efendimiz bu duygunun önceki milletlerin helakine neden olduğunu belirtir. "Önceki ümmetlerin hastalıkları size de bulaştı: Haset ve kin beslemek! İşte bunlar, kökten yok edicidir. Saçı tıraş eder demiyorum, aksine dini kökünden kazıyıp yok eder. Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki iman etmeden cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmenizi sağlayacak şeyi size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayın." (Tirmizi, Sıfatü'l-Kıyame, 56)

Peygamberimiz, başına gelen musibetlerde nasıl davranmıştı?

Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir: "Ancak iki kişiye gıpta edilir. Bunlar, Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan kimse ile Allah'ın kendisine verdiği (ilim ve) hikmete göre karar veren ve onu başkalarına öğreten kimsedir." (Buhari, Zekât, 5.)

➡ Dinimizce çirkin bir huy olarak görülen haset, bir başkasının hakkında tecavüz edilmesine neden olur.

➡Haset, insanın kibirlenmesine ve yolundan şaşmasına, bambaşka kimselere dönüşmesine neden olur.

❗Kişi elindeki nimetlere şükretmeyi bilmeli, Allah'ın razı olduğu işler doğrultusunda çalışmalı ve gerekli hallerde kendini eleştirmeyi bilmelidir.

Haset insanı, gıybet, zulüm ve haksızlığa sevk eder. Çünkü bu kötü duygu, insanın yaradılış amacından uzaklaşmasına, hüsrana uğramasına neden olur.

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde "Bir kulun kalbinde imanla haset bir arada bulunmaz." buyurarak bu duygunun vahametini gösterir.

Haset, insanı şeytanlaştırır. Nitekim yeryüzünde ve göklerde ilk isyan, şeytanın Hz. Adem'i kıskanarak Allah'a karşı gelmesi, haset yüzünden çıktı.

📌 Yüce Allah, Hz. Adem'i yarattıktan sonra meleklere şöyle buyurdu "Onun şeklini tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye kapanın." Bunun üzerine bütün melekler secde etse de iblis karşı çıktı. Kendi aciz aklıyla vardığı sonucu Allah'ın buyruğundan daha önemli saydı. "Ben, şekillenebilir özlü balçıktan, (şekil verilip) kurutulmuş çamurdan yarattığın bir insana asla secde etmem! Çünkü ben ondan daha üstünüm, beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."

📌 Uzun yıllar ibadet etse de Hz. Adem'e duyduğu hasetlik ve çekememezlikten dolayı yüce Allah'ın katındaki değerini yitirdi. Yüce Rabbimiz şöyle buyurdu: "Öyle ise oradan (cennetten) çık, artık kovuldun. Muhakkak ki kıyamet gününe kadar lânet senin üzerine olacaktır."

Enes b. Mâlik (ra) anlatıyor: Biz Peygamberimizle beraber oturuyorduk. Buyurdular ki: "Şimdi size cennetliklerden bir adam çıkagelecektir. Bir de baktık ki ensardan bir adam çıkageldi. Sakalından abdest suyu damlıyordu. Ayakkabılarını da sol eline almıştı. Ertesi gün olunca Peygamberimiz bir önceki gün söylediği gibi söyledi. Yine baktık ki aynı adam bir önceki günkü gibi çıkageldi. Üçüncü gün olunca Peygamberimiz yine önce söylediği gibi söyledi, derken aynı adam ilk hali gibi çıkageldi. Peygamberimiz oradan kalkınca, Abdullah b. Anır o adamı izledi ve ona "Ben babamla tartıştım. Üç gün onun yanına girmeyeceğime yemin ettim. Eğer siz, bu süre benim yanınızda kalmama izin verirseniz kalacağım" demiş.

Adam "Evet, kalabilirsin" diye cevap vermiş. Abdullah onunla beraber üç gün kalmış, fakat gece ibadete kalktığını görmemiş. Ancak, sabah namazına kadar uyandıkça Allah'ı anmış ve tekbir getirmiş. Abdullah "Onun hayırdan başka bir şey söylediğini duymadım.

Üç gün geçince sanki onun amelini küçük görür gibi dedim ki: "Ey Allah'ın kulu, babam ile aramda bir anlaşmazlık yoktur. Peygamberimiz sizin için üç kere 'Şimdi size cennetliklerden bir adam çıkagelecektir' dediğini işittim. Üç defasında da siz çıkageldiniz. Sizin yanınızda kalarak amelinizin ne olduğunu görmek istedim. Böylece sizin yaptığınızı yapmak istiyordum. Fakat büyük bir amel yaptığınızı görmedim. Sizi, Peygamberimizin müjdelediği mertebeye ulaştıran nedir?" Adam dedi ki "Şu gördüğünden başka değildir."

Ben oradan ayrılmak üzere dönünce, bana seslendi ve dedi ki "O senin gördüğün şeyden başkası değildir. Ancak ben, Müslümanlardan hiç kimseye kalbimde hile ve kin tutmam ve Allah'ın verdiği bir hayırdan dolayı hiç kimseye asla haset etmem." Bunun üzerine Abdullah "İşte seni bu dereceye yaklaştıran budur" dedi.

Peygamberimizin hadislerine ulaşmak için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN