Arama

İlmihallerin tarihi seyir içerisindeki yolculuğu

Anadolu'da İslam inanç esaslarının özümsenmesine zemin hazırlayan ilmihaller, yüzlerce yıldır dini hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Kısaca "davranış bilgisi" demek olan ilmihal, insanın kendisinden beklenenleri yerine getirme hususunda ona kılavuzluk eden derli toplu bilgilerden oluşur. Peki, her çağın rehberi ilmihaller nasıl ortaya çıkmış ve tarih boyunca kendisine nasıl misyonlar yüklenmişti? İlk ilmihaller nelerdi ve bu ilmihallerin müellifleri kimlerdi? İşte ilmihallerin tarihi seyir içerisindeki yolculuğu...

Peygamber Efendimiz zamanında ilmihâl bilgisi denilebilecek temel itikâdî bilgilere muhtaç olanlar ya bizzat Peygamber Efendimiz'e soruyorlar yahut onun vazifelendirdiği sahabîler vasıtasıyla İslam'a dair bilgileri öğreniyorlardı. Peygamberimizin vefatından sonra ise ashabı ve onların yetiştirdiği alim ve müctehidler, Müslümanların dini bilgi anlamındaki ihtiyaçlarına cevap vermişti. Fıkıh mezheplerinin doğuşu ve İslâmî ilimlerdeki uzmanlaşmayla birlikte meseleler daha derinlemesine irdelenmeye başlandı.

Peygamberimizin vefatından sonraki devirlerde siyasî tartışmalar ve bazı eski inançların tesiri ile ortaya çıkan Kaderiyye, Cebriyye, Mutezile gibi bazı mezheplerin tesirine karşı büyük alimler tarafından sünnete, itikada uygun ve İslâm cemaatinin ittifakına dayanan önemli eserler yazıldı. Alimler fıkıh ve akaid alanında kapsamlı eserler ortaya koyarken henüz olgunlaşmamış daha ilmihal kitaplarının da oluşumuna katkıda bulunmuştu.

İlmihal nedir? İlmihal neden önemlidir? Bir kimsenin ilmihal bilgileri edinmesi farz mıdır?

  • 4
  • 13
İLMİHAL KELİMESİ İLK NASIL KULLANILDI?
İLMİHAL KELİMESİ İLK NASIL KULLANILDI?

İlmihâl kelimesinin ilk kullanımına, İmam Muhammed'in Kitabu'l-Kesb adlı eserinde rastlanmaktaydı. İmam Muhammed'e göre ilim öğrenmek diğer farzlardan önce gelen bir farzdı. İlim öğrenmenin farz olduğu Hz. Peygamberin 'İlim talep etmek kadın erkek her Müslüman'a farzdır' buyruğu ile açıklanmıştı. Burada ilim ile kasd edilen "ilmu'l-hal" yani her Müslüman'ın günlük yaşantısında lazım olan temel inanç ilkeleriydi.

Diyanet İlmihal'ine ulaşmak için tıklayınız

  • 5
  • 13
OSMANLI DÖNEMİ İLMİHAL ÇALIŞMALARI
OSMANLI DÖNEMİ İLMİHAL ÇALIŞMALARI

Osmanlı öncesinde ilmihâl örnekleriyle ilgili çok az sayıda kaynağa ulaşılmakta ve yetersiz bilgiye sahip olunmaktadır. Bundan dolayı ilmihâlin oluşum aşamasını Osmanlı'nın kuruluşuyla başlatmak söz konusudur.

İlmihal geleneğinin sistemli bir şekilde IV. (X.) yüzyıldan itibaren oluşmaya başladığını söylemek mümkündür. İlmihallerin telifine genellikle IX-X. (XV-XVI.) yüzyıllarda başlanmıştı. İslâmî ilimlere dair II. (VIII.) yüzyıldan itibaren kaleme alınan risâle şeklindeki muhtasar eserlerin ardından hacimli kitaplar yazılmış, telif hareketi daha sonra uzun şerhler ve hâşiyelerle devam etmişti.

Âlimlere hitap eden bu kaynaklar dinî konuları ayrıntılı biçimde ele aldığı ve eğitim de daha çok hoca merkezli olup sözlü geleneğe dayandığından halk için temel konularda özlü bilgiler ihtiva eden, dili sade, anlatımı basit, hatta ezberlenmeye müsait eserlere ihtiyaç duyulmuştu. Bu mühim ve ayrıntılı eserlerin özellikle çocuklar ve halk tarafından daha iyi ve doğru olarak anlaşılabilmesi düşüncesi ile "daha sade ve kolay bir anlatım tarzı" kullanılmıştı. Bir ihtiyacın sonucu olarak Osmanlılar döneminde ilk ilmihaller ortaya çıkmıştı.

Osmanlı kuruluş dönemlerinde doğrudan ilmihâl olarak kabul ettiğimiz eserler, daha ziyade mevcut bir eserin yeniden yazılması, tercümesi, bazı eklerle genişletilmesi veya şerh edilmesi şeklinde ortaya konuluyordu. Bizzat "İlmihâl" kelimesinin kullanımı ile telif edilmiş eserlere yakın dönem Osmanlı eserlerinde rastlanılmaktaydı.

  • 7
  • 13
İLK TERCÜME İLMİHALLER
İLK TERCÜME İLMİHALLER

Osmanlı'da ilmihal geleneği önce, Arapça yazılmış bazı eserlerin Türkçe'ye çevrilmesi ve eksik görülen kısımların tamamlanmasıyla başlamıştı. Mevcut bir eseri tercüme veya şerh veya genişletmeye dayalı ilmihâl faaliyetleri, Osmanlı coğrafyasında yoğun bir şekilde görülmekteydi. Kutbüddin İznikî'nin, Ebü'l-Leys es-Semerkandî tarafından kaleme alınan Mukaddime adlı namaz risâlesini Türkçeye çevirip inanç, ibadet ve ahlâka dair konuları eklediği Kitâbü'l-Mukaddime'si bu alanın ilk örneklerinden birini oluşturuyordu.

Abdurrahman Aksarâyî'nin, Abdülazîz Fârisî'ye ait ʿUmdetü'l-İslâm adlı eseri Türkçe'ye tercüme ederek bazı konuları eklemek suretiyle telif ettiği İmâdü'l-İslâm bir başka örnekti. XII-XIII. yüzyıllarda Hârizm Türkçesi'yle yazılan ve XV. yüzyılda Mehmed b. Bâlî tarafından Anadolu Türkçesine aktarılan Güzîde adlı eser de ilmihal geleneğinin ilk örnekleri arasında yer almaktaydı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN