Akıl ve zeka farkı hakkında İslam alimlerinin görüşleri
İnsanı diğer varlıklardan ayıran temel vasıf ve dinin ilk şartı, akıldır. Akıl, imandan sonra en büyük nimet olarak kabul edilir. Çünkü Allah'a (CC) kulluğun en önemli vasıtası ve O'na (CC) şükretmenin en önemli vesilesidir. Akıl, vahiyle beslendiği müddetçe gerçek manada görevini yerine getirmiş olur. Peki, akıl ve zeka arasında ne gibi farklar vardır? İslam alimleri bu konuda hangi görüşleri ileri sürmüşlerdir?
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸 İslam alimleri arasında akıl kavramını muhtelif eserlerinde bütün boyutlarıyla inceleyen Farabi'dir. Farabi, insan aklı ile faal akıl arasındaki ilişkiyi de güneşle göz arasındaki ilişkiye benzetir.
🔸 Buna göre güneş, ışığını gönderip çevreyi aydınlatmadıkça çevrede olup bitenler algılanamadığı gibi, faal akıl da feyzini göndermedikçe insan hiçbir bilgiyi idrak edemez.
🔸 Aklın önemi konusunda İbn-i Sina'nın görüşü Farabi'ye yakındır. Fakat yine de bazı önemli ayrımlar vardır. Farabi gibi o da akıllar arasında bir hiyerarşinin bulunduğunu kabul eder.
🔸 İbn-i Sina'ya göre düşünmek, beşeri aklı faal aklın etkisine hazırlamaktan başka bir şey değildir. İbn-i Sina'da olduğu gibi, akıl hem bu dünyayı anlamada hem de ahiret âlemini kavramada gereklidir. Böylece akıl; insanın doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, faydalı ve zararlıyı ayırmasında önemli yol göstericilerden biri olur.
🔸 Endülüslü filozof İbn Bacce de süje-obje ilişkisinde soyutlamanın olabilmesi için aklın dört ayrı mertebesinden söz etmektedir. O, heyûlânî akıldan başlayarak fiil halindeki akla yükselen ve müstefad (kazanılmış olan) akılda yetkinliğe ulaşan beşeri akıllar arasında bir fonksiyon farkının bulunduğunu söyler.
🔸 Fakat bilginin sadece gözlem ve deneylerden veya sadece mantıki çıkarımdan ibaret olmayıp bu konuda rasyonel sezginin de önemli rolü bulunduğunu savunur.
🔸 Mahiyet ve fonksiyonları bakımından farklılık arz eden akıllar, İbn-i Rüşd'e göre nefsin farklı görünümlerinden başka bir şey değildir.
🔸 Mevlânâ Dîvân-ı Kebîr'inde, akıl bir bağdır, gönül hile-düzen, cansa örtü-perde şeklinde bir yorum yapar. İmam Mâtürîdî'ye bakıldığında akla bir zorunluluk yüklediği görülür. Birey gerçek bilgiyi ancak akıl sayesinde elde edebilir, dinini akıl vasıtasıyla öğrenebilir ve vahiy anlamını ancak akıl ile bulur.
🔸 Gazalî de vahyi bir bina, aklı da bu binanın temeli olarak kabul eder. İnsanın yükümlü olabilmesi ve sorumlu tutulabilmesi için onda bulunması gereken en önemli özellik akıldır. er-Râzî'ye göre, bireyin amacı dünyada ilim peşinde koşmak ve sonsuz mutluluğu elde etme yolunda çabalamaktır. Zira Allah insanı bu gaye üzerine yaratmıştır.
Akıl ve zeka arasındaki farklar
🔸 Zeka zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir. En geniş anlamıyla, genel zihin gücü olarak da tanımlanabilir.
🔸 Zihnin algılama, bellek, düşünme, uslamlama, öğrenme gibi birçok işlevini içerir. Zeka araştırmacılarının asıl alanı insanlardır, fakat hayvanların da öğrenme, anlama vs. yetenekleri üzerinde çalışmalar yapılmaktadır.