Arama

Sezai Karakoç hatıralarında Necip Fazıl'ı nasıl anlattı?

Sezai Karakoç'un Diriliş dergisinde yayımladığı Hatıralar yazıları, hem kendisinin hem de etrafındakilerin yaşanmışlıklarına ayna tutar niteliktedir. Hatıralar'ın içerisindeki en önemli isimse şüphesiz Necip Fazıl Kısakürek'tir. Üstad kendisine "Sevgili Sezai Karakoç'um" diye seslenir. Aralarındaki bağ bir dostluk, bir ideoloji bağıdır. Karakoç, bunların ışığında Necip Fazıl ile nasıl tanıştığını, aralarında geçen konuşmaları ve dargınlığı anlatır. Sezai Karakoç'un hatıralarıyla Necip Fazıl Kısakürek'i 36'ncı ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyoruz…

  • 1
  • 29
Hatıranın sözlükteki tanımı
Hatıranın sözlükteki tanımı

Hatıra, yaşanılmış olayların anlatıldığı otobiyografik eserlerin ortak adı olarak sözlükte yerini alır. Edebi eserlerde eserin arka planında kalan şair ya da yazar, hatıralarda merkez konumdadır. Hatıra yazılarında yazar, kendi iç dünyasına yönelir, fakat bu yönelme dış dünyadan kopuk bir olgu değildir. Hatıra yazarının birinci endişesi kendisini değil, yaşadıklarını anlatır. Bu sebeple toplumsal olaylar ve kişiler hatıralarda geniş yer bulur. Bu tür sayesinde edebiyat tarihinde yer almayan kişisel ayrıntılara ulaşmak daha kolay olur.

  • 2
  • 29
Hatıraları henüz kitaplaşmadı
Hatıraları henüz kitaplaşmadı

Sezai Karakoç'un henüz kitaplaşmamış hatıra türündeki yazıları, Diriliş dergisinin yedinci ve son döneminde neşredilmişti. "Hatıralar" başlığını taşıyan köşe, 25 Temmuz 1988 tarihinden itibaren haftalık olarak çıkan derginin her sayısında düzenli olarak okurla buluştu. Son hatıra, 5 Şubat 1992 tarihli derginin 131-132-133'üncü sayısına ait.

  • 3
  • 29
"Her hayat, sonsuzcasına zengin[dir]"
Her hayat, sonsuzcasına zengin[dir]

Karakoç, biyografi yazımı sırasında kendisini bekleyen iki çetrefilli sorunun varlığından yakınmıştı. Bunlardan birincisi anıları ayıklama zorunluluğuydu. Zira "Her hayat, sonsuzcasına zengin[dir]." Sayısız anı parçacığını barındıran hayatı bütünüyle vermek mümkün değildi. Bu durum yazarı ister istemez anılar arasında bir seçim yapmaya itecekti.

  • 4
  • 29
Hatıraları ateşten bir azaptı
Hatıraları ateşten bir azaptı

Hatıraları kaleme alırken Karakoç'u üzen, endişelendiren, hatta önemli ölçüde yıpratan ikinci sorun, söz konusu yazıların otobiyografi türüyle iç içe geçmiş olmasından kaynaklanıyordu. Bu durumda o, "çok aziz" gördüğü geçmişine, kendi benliğine, ruhuna ve kalbine dönmek, yaşadığı acıları ve sevinçleri tekrar yaşamak mecburiyetindeydi. Pişmanlıklarını, utançlarını, şaşkınlıklarını, kızgınlıklarını, özlemlerini ister istemez bu hatıralara yansıtacaktı. Karakoç bu deneyimi "ateşten bir azab" olarak değerlendirirdi.

"Geriye dönmek belki kimileri için çok zevkli bir uğraştır. Ama benim için hiç de öyle değil. Baştan beri bir daha yaşamak demek olan hatıraları gözden geçirmek, ateşten bir azab demek benim için. Ama öyle de olsa tecrübelerimizden yararlanacak birkaç kişi çıkacaksa, bu azaba katlanmaya değer…"

  • 5
  • 29
Hatıraları yazmaktan pişmanlık duydu
Hatıraları yazmaktan pişmanlık duydu

Sezai Karakoç, 3 Ağustos 1990 tarihli köşesinde, hatıralarını yazmış olmaktan pişmanlık duyduğunu açık bir şekilde dile getirir. Çünkü özellikle tatsız olayları betimlerken tarifsiz bir keder yaşamaktadır. Yazar yine de anıları vasıtasıyla geçmişin iç yüzünü naklederken genç nesilde taze bir bilinç yaratmanın mümkün olduğunu hatırlayarak teselli olur.

"Bütün bunları yazmaktan bir zevk duyduğumu sanmayınız. Aksine, çok büyük ıstırap duyuyorum. Hatta kimi zaman üzülüyor, 'Nereden başladım bu Hatıralar'a?' diyorum kendi kendime. Ama bir kere başladık. Kader başlattı. Her hafta dergi yakama yapışıyor ve istesem de istemesem de "bir parça" hatıra koparıyor. Haftalık gıdası gibi. Bunda hâlâ bir tereddüdüm var. Bu Hatıralar'ı yazmalı mıydım, yazmamalı mıydım? Bunda hâlâ bir tereddüdüm var. Ama mademki yazmaya başladım, hakikatleri yazmalıyım. Bunları gizlersem okura ve camiaya, gençlere karşı görevimi yapmamış olurum…"

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN