Orhan Veli’nin en çok sevilen 50 şiiri
Türk edebiyatının en özgün isimlerinden biri Orhan Veli... Halkın içinden ve halkın derdinden anlayan, anladıklarını yazıya döken bir şairdi. Anadolu ve Anadolu insanının hisleriyle şiirlerini adeta yaşayarak kaleme aldı. Vatanının her karışına ayrı sevdalı özgün ve yenilikçi bir simaydı. Eserlerinde ağır sanat ifadeleri yerine, halk dilini kullanmayı tercih etti. İşte, sizler için Orhan Veli'nin en çok sevilen 50 şiirini derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔸
Hakkınız var, güzel değildir ihtimal
Mübalağa sanatı kadar
Varşova'da ölmesi on bin kişinin
Ve benzememesi
Bir motorlu kıtanın bir karanfile,
"Yârin dudağından getirilmiş.
◾ Kitabın ön sözünde isim belirtmeden hem Nazım Hikmet'in toplumcu şiirine hem de simgeci ve geleneksel hece şiirine karşı çıkan Orhan Veli, "şiirin insanın beş duyusuna değil kafasına hitap eden bir söz sanatı" olduğunu, ölçü ve kafiyenin şiiri yozlaştırdığını, bunun için şairaneliğe sırt çevrilerek yeni araçlar ve yeni yollarla çoğunluğa seslenmek gerektiğini savundu.
🔸
Yarın rıhtıma gitmeli,
Rönesans çıkacak vapurdan
Bakalım, nasıl şey Rönesans?
Kılığı, kıyafeti nasıl?
Şık mı, sünepe mi?
Siyasî mi, bastonu var mı elinde?
Yoksa kâküllü, bıyıklı;
Hokkabaza mı benziyor?
Ambardan mı çıkacak, kamaradan mı?
Yoksa ateşçi filân mı?
Çalışarak mı geliyor gemide?
◾ Askerlik vazifesini Gelibolu'da yedek subay olarak yaptı. Şair, bu döneme kadar olan hayatını, "1914'te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13'te Oktay Rifat'ı, 16'da Melih Cevdet'i tanıdım. 17 yaşında bara gittim.
🔸
Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye Nezareti'ne gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!
◾ Askerden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'na girdi. 1945'te girdiği bu işten Orhan Veli, "Kurumda antidemokratik bir hava esmeye başladığını" söyleyerek 1947'de ayrıldı.
🔸
Mangal yanarmış kapılarında akşam vakitleri,
Karanlıkta bir şey görünmezmiş
Ateşten ve dumandan başka.
Kıtlık senelerinde kömürün bolluğu
Huzur ve saadet verirmiş çocuk ruhuna
Şair arkadaşım Oktay Rifat'ın
Ve Münevver Hanım, validesi,
Balık pişirirmiş mangalda ve dumanını
Mukavvadan yelpazesiyle
Genzine doldururmuş arkadaşım.
◾ 1 Ocak 1949'dan itibaren 15 günde bir yayımlanan iki sayfalık "Yaprak" dergisini çıkarmaya başladı. 15 Haziran 1950'ye kadar 27 sayı yayımlanan bu dergi, maddi sıkıntılar nedeniyle yayımlanamaz olunca Ankara'dan ayrılarak İstanbul'a döndü.