Necip Fazıl'ın kaleminden çocukluk anıları
Üstad Necip Fazıl, dününden bugüne kadar yaşantısının her döneminde merak edilen bir edipti. O da yetişkin dönemine kadar çocukluğundan taşıdığı izlerle büyüdü. Fazıl, kendi yazdığı çocukluk anılarında doğduğu konağı nasıl anlattı? Hangi eserinde bu konağı kullandı? Büyük babasıyla ilişkisi nasıldı? Sofrada nerede otururdu? Büyük babası neden sadece ona altın hediye ederdi? Okumayı kaç yaşında öğrendi? Çocukken ölümden nasıl döndü? İşte, Üstad'ın çocukluğuyla ilgili şaşırtıcı detaylar…
Çemberlitaş'ta Sultanahmet'e doğru inen sokaklardan birinde, kocaman bir konakta doğmuşum. Harem ve selamlık halinde iki kapılı, dört katlı ve bilmem kaç odalı bu konak, içinde yakıcı hatıraların kaynaştığı tütsü çanağıdır. Renk renk, şekil şekil, fısıltı hatıralar... Bazen de çığlık çığlık...
Çocuk denecek kadar gençken yazdığım "Bir Yalnızlık Gecesinin Vehimleri" isimli hikâyemdeki mekan işte bu konak... Selamlık kapısının önünde, bodrum katının üstünde, birkaç merdivenle çıkılan, köşeleme mermer gibi bir sahanlık ve yanında küçücük bir bahçe... Mermer sahanlığa, üst katın çıkıntısından iki sütun iniyor. Ve giriş kapısı...
Bahçeye, komşu konakların arka cepheleri bakıyor. Şu esvapçıbaşının, şu bilmem kimin evi… Konağın içi müthiş girift. Kocaman salon... Sofalar üzerinde, büyüklü küçüklü odalar ve odalardan geçtikçe oradan ve buradan sağa sola kıvrılan dehlizler, geçitler, aralıklar, merdivenler, bölükler... Her taraf loş, her köşede her an akşam havası... Rutubet kokuyor her taraf...