Klasik şiirimizden unutulmaya yüz tutmuş beyitler
Klasik şiir, edebiyatımızın kaybolmaya yüz tutan gizli bahçesi gibidir. Eski toplumumuzun düşünüş, yaşayış ve sanat sevgisini günümüze taşır. Asırların biriktirdiği kültür ile harmanlanan bu şiirlerde, her insan kendinden bir parça bulur. Edebiyatımızın bu gizli bahçesini yeniden yeşertmek adına, klasik şiirimizden beyitler ve anlamlarını sizler için derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Halkın emvâlin alup sonra teselli vermek
Füls-i mâhîyi soyup yağda pişirmek gibidir
Gûsfendânın edip kat' tarik-i nefesin
Ayağından üfürüp sonra şişirmek gibidirNabi
Halkın malını elinden alıp sonra teselli vermek balığın pullarını sıyırıp yağda pişirmek gibidir. Bu hal, kurbanlık bir koyunun nefes borusunu kestikten sonra ayağından üfürerek nefes verip şişirmeye benzer. (O nefes koyunu yaşatmadığı gibi teselli de malı geri getirmez)
Emvâl: Mal, mülk
Füls-i mâhî: Balığın pulları
Heva-yı aşka uyup kuy-ı yâre dek gideriz
Nesim-i subha refikiz bahara denk giderizNaili
Aşkın hevasına (hevesine, havasına, nağmesine) uyup sevgilinin mahallesine kadar gideriz. Böylece biz, sabah rüzgârına arkadaş olup bahara varmış oluruz. Sevgili bizim için baharın kendisidir.
Nesim-i subh: Sabah rüzgârı
Refik: Arkadaş
Kuy-ı yâr: Sevgilinin mahallesi
Heva-yı aşk: Aşkın hevesi, havası veya nağmesi
Erişir menzil-i maksuduna aheste giden
Tiz-reftar olanın payine damen dolaşırHatemi
Hedefine ağır ağır ilerleyenler elbet bir gün amaç menziline varırlar. Hemen oluvereyim diyenlerin ise aceleyle koşarken ayakları eteklerine dolaşır da tökezleyip düşerler.
Menzil: Yolculukta iki konak arasındaki uzaklık
Maksud: Kastedilen, istenilen şey
Tiz-reftar: Hemen oluvermek, acele etmek
Pay: Ayak
Damen: Etek