Hakkında yalan söylediğimiz 10 kitap
Konu entelektüalite olduğunda hepimiz olduğumuzdan iyi görünmek isteriz. Öyle ki kimi zaman alakamız olmayan konularda bile fikir beyan ederiz. The Reading Agency'nin yaptığı bir araştırmaya göre yetişkinlerin yüzde 41'i okudukları kitaplar hakkında yalan söylüyor ve gerçekte okumadıkları kitapları okuduklarını iddia ediyor. Birçok yetişkinin okuduğunu iddia ettiği bu kitaplar hakkında ya hiçbir fikri yok ya da bildikleri o kitabın bir film ya da dizi gibi bir uyarlamasına dayanıyor. Peki, yetişkinler en çok hangi kitaplar hakkında yalan söylüyor? İşte The Reading Agency'nin araştırmasına göre hakkında en çok yalan söylenilen 10 kitap.
''Harikaları aceleye getirerek berbat etme.''
Tolkien'ın yapıtı söz konusu olduğunda dünya ikiye bölünmüştür denir: Yüzüklerin Efendisi'ni okumuş olanlar ve okuyacak olanlar. Kitabın Türkçe basım sayısı, Yüzüklerin Efendisi'ne duyulan ilginin evrenselliğini kanıtladı.
Yüzüklerin Efendisi, yirminci yüzyılın en çok okunan yüz kitabı arasında en başta geliyor; bilim kurgu, polisiye, ana akım demeden, tüm edebiyat türleri arasında tartışmasız bir önderliğe sahiptir. Bir açıdan bakarsanız bir bilim kurgu romanı, başka bir açıdan baktığınızda, insanlık durumu, sorumluluk, iktidar ve savaş üzerine bir romandır.
''Bir insan başka bir insanı ne kadar tanıyabilir ki ?''
Trainspotting yalnızca kült bir kitap olmakla kalmadı, kitabın sinema uyarlaması da kült bir film olmayı başardı. Yeraltı edebiyatının başyapıtları arasında sayılan Trainspotting' de hakkında en çok yalan söylediği kitaplar arasındadır.
Trainspotting, dibe vurmaktan çekinmeyenlerin öyküsüdür. Aynı zamanda kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu hayatların baştan kabulüdür. Trainspotting, şimdi ve her zaman, bir iş , bir eş ve bir yuva masallarıyla doymaktansa hayatın gerçekleriyle aç kalmayı seçenlerin gün sonu özetidir.
''Bu dünyadaki tek servet ailendir. Paradan ve kudretten daha önemlidir.''
Robert De Niro ve Al Pacino gibi birçok ünlü ismi de gençlik halleriyle izlediğimiz bu film âdeta birer başyapıttır. Ama bu filmleri izlemiş olmak kitabı okuduğumuza dair yalan söyleyebileceğimiz anlamına gelmez.
Şiddet dolu, katı, kırılan ama bükülmeyen bir gelenek. Gerekirse kanla korunan alternatif bir ahlak. Bir jest olarak ölünen ve öldüren, stilize bir savaş...Hatırlanacak ve unutulacak ne çok şey var... Soluk kesici bir roman sizleri bekliyor.
"Senden bahsedilmesinden kötü bir şey varsa o da senden bahsedilmemesidir."
Karla kaplı bir gecede, ışıltılı hayatıyla magazin haberlerinin gündeminden düşmeyen manken Lula Landry evinin balkonundan düşüp hayatını kaybeder. Tüm deliller intiharı işaret ederken Lula'nın ağabeyi John, cinayet şüphesiyle Özel Dedektif Cormoran Strike'ın kapısını çalar.
Eski bir asker olan ve hem fiziksel hem de psikolojik olarak büyük yaralar alan Cormoran Strike bir dönüm noktasındadır. Lula'nın ölümünün ardındaki gerçeği araştırmak, bir yandan sorunlarıyla boğuşurken tamamen dibe batmaması için bir umut olur. Fakat şüpheler ve ipuçları bir araya gelmeye başladığında Strike bu gizemin, içinden çıkılmaz bir labirente dönüşeceğinin farkına varır.
Guguk Kuşu Mayfair'in sakin sokaklarını, Doğu Yakası canlılığını yansıtan bir atmosferde Londra'nın derinliklerindeki gizemi ortaya çıkartıyor. Bu kitap, Cormoran Strike karakterini tüm dünyaya duyurdu.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayınız…
"Ölüm korkusu güçlü bir motivasyon aracıdır."
Da Vinci Şifresi satışa çıktığı ilk haftanın sonunda büyük bir başarı kazandı. Harvard Üniversitesi Bilim Profesörü Robert Langdon, Paris'te iş gezisindeyken, gece yarısı, Louvre'un yaşlı müdürünün ölü bulunduğu haberini alır.
Langdon ve yetenekli Fransız kriptoloji uzmanı Sophie Neveu, cesedin etrafındaki izleri takip ederek bu garip esrar perdesini araladıkça, ipuçlarının onları Da Vinci'nin tablosuna götürdüğünü keşfederler. Büyük usta bu sırrı herkesin görebileceği bir yere, ünlü eseri Mona Lisa tablosunun içine gizlemiştir. Langdon bu garip bağlantıyı açığa çıkarınca tehlike artar. Cinayete kurban giden müze müdürü de, Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo, Da Vinci ve aralarında diğer ünlülerin de bulunduğu gizli bir kuruluş olan Sion Manastırı Derneği'nin bir üyesidir.
Langdon, aydınlatmaya çalıştıkları bu tehlikeli sırrın yüz yıllardır tarihin derinliklerinde gizlendiğinden şüphelenir. Böylece Paris ve Londra sokaklarında amansız bir kovalamaca başlar. Langdon ve Neveu, kendilerini, atacakları her adımı önceden bilen esrarengiz olduğu kadar zeki olan bir adamla karşı karşıya bulurlar. Eğer bu karmaşık bilmeceyi çözemezlerse Priory'nin büyük yankılar uyandıracak bu çok eski gerçeği ebediyen kaybolacaktır.