Fuzuli'nin hafızalarda yer edinen Su Kasidesi'nden beyitler ve anlamları
Naat, Peygamber Efendimize duyulan derin muhabbetin edebiyatımıza tezahür etmiş şeklidir. Şairler, Hz. Peygamber'e duyduğu hürmeti göstermek ve onun şefaatine mazhar olmak için naat yazardı. Kaleme alınan binlerce naat bestelenerek camilerde okundu, hattatlar tarafından nakşedilip evleri süsledi. Fakat yazılan binlerce şiir arasında Fuzuli'nin kaleme aldığı Su Kasidesi isimli naatı ayrı bir yere sahipti. Edebiyatımızın en çok okunan şiirlerinden biri olan Su Kasidesi ile Fuzuli, oldukça samimi, akıcı ve gösterişten uzak ifadelerle naat türünün en güzel örneklerinden birini verdi.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâre su
Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir yoksa gözümden akan yaşlar mı gök kubbeyi kaplamıştır, bilmiyorum.
Âb: Su
Gûn: Renk
Âb-gûn: Su rengi, Mavi
Devvâr: Devreden, dönen.
Günbed: Kubbe
Günbed-i devvâr rengi: Gökyüzünün rengi
Muhît olmak: Kaplamak, çevrelemek
Zevk-i tîğünden aceb yoh olsa gönlüm çak çak
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su
Kılıcının (açtığı yaranın) zevkinden gönlümün parça parça olmasına şaşılmaz; çünkü su aka aka zamanla duvarda yarıklar açar.
Tîg: Kılıç
Zevk-i tîg: Kılıcın zevki
Aceb yoh: Şaşılmaz.
Çâk çâk: Parça parça kılıç şakırtısı.
Mürûr: Akma, geçme
Rahne: Yarık, oyuk
Dîvâr: Duvar
Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su
Senin kirpik okunla yaralanmış gönül, o okun temreninden korkuyla bahseder. Çünkü yaralı olan kimse suyu ihtiyatla içer.
Vehm: Kuruntu, yersiz korku
Dil: Gönül
Mecruh: Yaralı
Peykan: Temren, okun ucundaki sivri çelik parça.
İhtiyat: Tedbirli olma
Suya virsün bâgbân gülzârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün teg virse bin gülzâra su
Bahçıvan boşuna zahmet çekmesin, gül bahçesini sele versin. Ne de olsa binlerce gül bahçesine su verse (Yâ Rasulallah, senin) yüzün gibi bir gül daha açılmaz.
Suya vermek: Sele vermek, mahvolmaya bırakmak.
Bağbân: Bahçıvan
Gül-zar: Gül bahçesi
Teg: Gibi; tek
Min: Bin
Okşadabilmez gubârını muharrir hattuna
Hâme teg bakmakdan inse gözlerine kara su
Kâtip, aşağı doğru bakmaktan kalem gibi gözlerine kara sular inse de yazısını, senin yüzündeki tüylere benzetemez, yazıları onlar gibi, hikmetli ve güzel olamaz.
Ohşatabilmez: Benzetemez
Gubârî: Toz gibi çok ince bir yazı türü
Hat: Yazı, çizgi, yanaktaki ince tüyler
Muharrir: Hattat
Hâme: Kalem