Fikriyat'ın 'Kırkambar'ından seçkiler - 3
Teoman Duralı'ya göre tutarlı düşünme nedir? Rehber kitaplarıyla Orta Asya'dan Avrupa'ya, Kafkaslar'dan Ortadoğu'ya 50 yıldır gezen bir "seyyah" olan tarihçimiz kimdir? Laleli'den Beyazıt'a çıkan yokuşun düzlüğe ulaştığı yerde kurulan edebiyatçı mekanını kimler hatırlar? Bilgi hazinenize yeni değerler katacak, bilgilendikçe sevineceğiniz Kırkambar seçkimizin üçüncü dizisini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 24.08.2019
08:49
Güncelleme Tarihi: 24.08.2019
09:04
Teoman Duralı'ya göre tutarlı düşünme nedir?
Tutarlı düşünebilen kişi, yargılarına hırslarını, heyecanlarını, tutkularını, yalpalamaları ile duygusallıklarını karıştırmaktan uzak duran bireydir. Mantık-matematik öğrenimiyle kafası nizâm intizâma kavuşturulmuş kişi ancak tutarlı düşünme yetisiyle donanabilir. İrfân sâhibi olmak, alfabetisation (okur-yazar olma) kadar arithmetisation (hesab etme hünerini edinme) becerisine (Fr&İng performance) dayanır. Öyleyse geleceğin seçenek medeniyetinde eğitim ile öğrenim, Eflâtun" un işâret etmiş olduğu üzre, din ile mantık-matematik unsurlarını esâs almalıdır. Bu iki temel unsura —yürüyüşcülük, tarımcılık, izcilik ve benzeri yollardan— doğa sevgisi ile saygısını zerk edecek eğitimler ve müzik tedrisi ile beden terbiyeleri de eklenmelidir. Böylelikle yetişen kişiye sorumluluk duyuşu ile gıllı gışlı olmama irâdesi, yânî gönül temizliği aşılanmış ve onda arkadaşlık ile dayanışma arzusu ve beden sağlığı ile gücü geliştirilmiş olur. Ahlâk duyuşu ile matematik düşünüş gibi, vakıalardan elde edilemeyen hâlis, yozlaştırılmamış sanatlar arasında en tavsiyeye şayan, yüce olanı müziktir.
Teoman Duralı'nın Fikriyat'ta yer alan "Ümit; İslâm medeniyeti…" yazısını okumak için tıklayın.
Müslüm Gürses, Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Müslüm Gürses, Sessiz Gemi dinlemek için tıklayın.
İsmet Özel - Amentü
İnsan eşref-i mahlûkattır derdi babam bu sözün sözler içinde bir yeri vardı ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman bu söz asıl anlamını kavradı geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı kararmış rakamların yarıklarından sızarak bu söz yüreğime kadar alçaldı damar kesildi, kandır akacak ama kan kesilince damardan sıcak sımsıcak kelimeler boşandı aşk için karnıma ve göğsüme ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden aşk ve ölüm bana yeniden su ve ateş ve toprak yeniden yorumlandı.
Yaşamı şiirlerinin derinliklerine sığdıran İsmet Özel'den hayatı anlama kılavuzunu okumak için tıklayın.
İlber Ortaylı Seyahatnamesi, İlber Ortaylı
İlber Ortaylı yalnız tarihçiliğimizin büyük bir ismi değil aynı zamanda küçük bir bavul ve rehber kitaplarıyla Orta Asya'dan Avrupa'ya, Kafkaslar'dan Ortadoğu'ya 50 yıldır gezen bir "seyyah". Çıktığı sayısız yolculuktan en önemli notları aktaran İlber Ortaylı'nın anlatım gücüyle gezeceğimiz coğrafyalar şöyle: Suriye, Ürdün, İsrail, İran, Azerbaycan, Rusya, Kırım, Özbekistan, Tuna, Bosna, Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan, Karadağ, Kosova, Macaristan, Romanya, Eski Avusturya, Yunanistan, İtalya, Malta, İspanya, Portekiz, Litvanya, Estonya, İsveç, Hindistan, Japonya ve Singapur.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Osmanlı'da neden mavi çizme giyilirdi?
Osmanlı'da başta askerler olmak üzere bütün devlet görevlilerinin kılık kıyafetleri çok renkli ve zengin bir görünümdeydi. Saray görevlileri sadrazamlar, paşalar, divan kâtipleri, harem ağaları, ihtisap memurları, bostancı başları, *asesler, askerler, ilmiye sınıfı mensupları, görevlerine münasip çeşitli şekil ve renkteki kıyafetleri ile Osmanlı hayatına ait sahnede arz-ı endam ederlerdi. Bu şekiller ve renkler bazen kişilerin sahip oldukları unvanlara ve sosyal konumlarına göre sembolik anlamlar da taşır.
Osmanlı devlet sisteminde ilmiye sınıfı mensuplarının mavi çizme giymeleri âdet kabul edilerek, sembolik olarak gökyüzünün rengi olan mavi veya yeşil onların ayaklarının altına konulmakta ve böylelikle ilim adamlarının rütbelerinin gökyüzünden daha üstün olduğu ima edilmektedir. Bu bir toplumda bilim ve düşünce adamlarına verilebilecek en yüksek değerdir.
Osmanlı'da neden mavi çizme giyilirdi? Haberimizin devamını okumak için tıklayın.