Edebiyatımızın sancılı direnişi: Kudüs
Müslümanları Mescid-i Aksa ve Kudüs'ten uzaklaştırmak amacıyla özellikle Ramazan aylarında İsrail'in yaptığı zulüm ve bağnazlık bu yıl da kendisini gösterdi. 250 Filistinlinin yaralandığı namaz esnasındaki alçak saldırı ve geçmişte yaşananlara, Filistinliler "1948" yılından beri direniyor. Bu soylu direnmeye kalemleriyle destek veren edebiyatçılarımızın dizelerinde Kudüs ruhu, bir yürek sızısı olarak yerini aldı. Gelin, geçmişten günümüze edebiyatımızda Kudüs nasıl yer almış yakından bakalım….
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔶 Kaşundur Mescid-i Aksa yüzündür Ka'be-i ʿulyā
'Aceb mi zülfün olursa anun her dem siyeh puş
Muhibbi
Kaşın Mescid-i Aksa, yüzün kabedir, saçın her daim siyahla kaplı olsa bunda şaşılacak ne vardır?
🔶 Tarfetü'l-ʿayn içre sultanı ümem
Geldi Kudse irdi vü basdı kadem
Süleyman Çelebi
İnsanların en şereflisi olan o sultan, Kudüs'e geldi ve ayak bastı.
🔎Toplumsal hayatımızda "Mevlid" olarak adlandırdığımız Süleyman Çelebi'nin Vesiletü'n-Necat'ında Efendimiz'in Miraç hadisesi sebebiyle Kudüs söz konusu edilmiştir.
🔶 Devletle baṣup rikaba payın
Kuds eyledi bir de cayın
Neşati
Neşati'nin bu beyitinde de Efendimiz'in Miraç'a yükselmesi söz konusu edilmiştir. Efendimizin ayağını atın üzengisine atıp mekanını birden Kudüs eylediği ifade edilmiştir.
🔶 Cümlesine mukteda oldun o dem kim enbiya
Kudsde ısra şebinde ta namaza tutdı saf
Zati
O an bütün peygamberlerin hepsine önder oldun, onlar Kudüs'te İsra gecesinde saf tuttular (diğer peygamberler).
🔎 Zati'nin bu dizesinde Miraç hadisesine hatırlatma vardır. Miraç gecesi Müslümanlara beş vakit namaz farz olmuştur. Aynı zamanda Efendimiz burada diğer peygamberlerle de görüşmüştür.
🔶 Bir demde irdi Mescid-i Aksaya Mustafa
Karşu yükündi cevk-ile ervah-ı enbiya
Hamdullah Hamdi
Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa bir anda Mescid-i Aksa'ya vardı. Nebilerin ruhları gönülden secde etti.
Klasik edebiyatımızda Kudüs temasını içeren şiirler, genellikle seyahatname, miraciyye ve fetihname gibi türlerin içerisinde yer almıştır. Yer verdiğimiz şiirler, Kudüs'ü Miraç hadisesiyle ele almıştır.
🔶 Seyahatname dediğimiz vakit hiç kuşkusuz aklımıza gelen ilk eser, Evliya Çelebi'nin on ciltlik Osmanlı topraklarını anlattığı eseridir.
🔶 Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Kudüs'e dair önemli bilgiler ve gözlemlerini sunarak şehrin 17. yüzyıldaki halini tasavvur etmemize yardımcı olur. 1671'de Kudüs'e seyahatini gerçekleştiren Evliya, gözlemlerini ayrı bir ciltte toplamıştır.
🔶 Osmanlı için Kudüs topraklarının ne denli büyük bir öneme sahip olduğunu sık sık vurgulayan Evliya, ziyaret edilmesi gereken üçüncü mescit olarak tanıtır.
🔶 Evliya Çelebi Mescid-i Aksa'yı anlattıktan sonra Sultan Selim'in Kudüs'ü nasıl fethettiğini de coşkulu bir dille anlatılır.
🔶 Yalnızca Evliya Çelebi değil,17. yüzyılın önemli şairlerinden Nabi de Tuhfetü'l-Haremeyn eserinde Kudüs'e de yer verdiği bir seyahatname kaleme almıştır. Nabi çıktığı hac yolcuğunu anlattığı bu eserinde üç gün konakladığı Kudüs hakkında bilgiler vermiştir.
🔶 Görüldüğü üzere Klasik edebiyatta Kudüs genel itibariyle Efendimizin Miraç hadisesi ve Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ekseninde söz konusu edilmiştir.
🔶19. yüzyılda edebiyatımız yönünü bambaşka bir yöne çevirmiştir. İslami referanslarla oluşturduğumuz edebiyattan uzaklaşmaya başladığımız bir dönemde Kudüs, 1960'lı yıllara kadar çoğunlukla hatıralarda karşımıza çıkar.
Edebiyatımızda Kudüs'e neden 1960'lı yıllara kadar fazla yer verilmedi?
🔶 Kudüs'ün uzun yıllar edebiyatımızda yer edinememesinin sebebi ideolojik kaygılardır. Yeni kurulan rejim kendi varlığını kabul ettirebilmek için Osmanlı medeniyetini anımsatan her türlü bağdan kopmaya çalışmıştır. İnsanlar İslami köklerinden uzaklaştırılmaya odaklanılmış böylelikle Müslüman coğrafyasına karşı büyük bir kayıtsızlık hasıl olmuştur.
🔶 60'lı yıllardan sonra yaşanan birtakım hadiseler sonucu bilhassa İslamcı şairler ekseninde bir Kudüs duyarlılığı oluşmuştur. 1960'lı yılların sonunda Arap-İsrail savaşlarının çıkması, Müslümanların yönlerini ve dikkatlerini de yeniden Kudüs'e çekmiştir. Müslümanların yaşadığı zorluklar ve gördükleri zulümler karşısında Kudüs yeniden Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil ve Akif İnan gibi İslamcı şairlerin ilgi odağı haline gelmiştir.
🔶 Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil gibi isimlerin çıkardıkları dergiler ve dergilerde Kudüs hakkında kaleme aldıkları yazılar ve şiirler, Kudüs bilincini yeniden canlandıran unsurların başında gelmiştir.
🔶Edebiyatımızın yaşayan en güçlü kalemi Sezai Karakoç, yalnızca bir şair değil aynı zamanda büyük bir mütefekkirdir. Kudüs şiirlerinde öncü olan Karakoç, 1969 yılında Mescid-i Aksa'nın Siyonistler tarafından yıkılmasının ardından Ey Yahudi isimli şu şiirini kaleme almıştır.
"Nihayet Mescid-i Aksa'yı da
yaktın ey Yahudi!..
Asırlardır insanlığın ruhunu
yaktığın gibi ey Yahudi!..
Aya çıkarak göğe çıktığını sandın
ey Yahudi!.
Göğe çıktığına inanır inanmaz
Büyük Peygamberin göğe çıktığı yeri yaktın
ey Yahudi!..
Mescid-i Aksa'yı yaktın ey Yahudi!..
Daha doğrusu yaktığını sandın ey Yahudi!..
Senin yaktığın gökteki
Mescid-i Aksa'nın ancak gölgesidir ey Yahudi!..
Senin yaktığın Mescid-i Aksa'nın ruhu değil
Taş, toprak ve ağaçtan işaretidir ey Yahudi!."