Albert Camus'yü niçin okumalıyız?
Şüphesiz her okurun bir yazarı çok sevmek için son derece haklı ve bir o kadar da özgün gerekçeleri vardır. Fikriyat bu bilinçle yola çıkarak, okurlarının edebiyatın öne çıkan yazarlarını neden sevdiklerine ilişkin bir tartışma başlattı. Öyleyse soruyoruz: "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir" diyen Albert Camus'yü niçin okuyorsunuz?
Yolculuk Günlükleri, Albert Camus'nün İkinci Dünya Savaşından hemen sonra, 1946 yılı mayıs ayında Amerika Birleşik Devletlerine, 1949 yılı haziran ayı arasında Güney Amerika ülkelerine yaptığı gezilerde tuttuğu notları kapsıyor. Birincisinde otuz üç yaşında henüz yeterince tanınmamış; ikincisinde ise otuz altı yaşında ve ünlenmeye başlamış bir yazar.
Yıllar sonra evine dönen bir adamın, kendi kaderini çizmeye çalışırken başkalarının felaketi olması ufak bir yanlışlıkla açıklanabilir mi?
Camus'nün 1943 yılında kaleme aldığı ''Yanlışlık'', yanlış zamanda, yanlış yerde bir araya gelen insanların, ölümcül bir yanlış anlaşılmanın neticesinde uğradıkları felaketin, insanın kaderiyle mücadelesinin ve kaçınılmaz yenilgisinin öyküsüdür. Aile mirası tenha bir oteli işletmekte olan anne ile kız, heyecanlarını tüketen, onları nefessiz bırakan, yalnızlığa mahkûm eden yaşamlarından kurtulmanın çaresini, başkalarının felaketi olmakta bulmuşken, artık arınmak istedikleri bu günahı son defa işlemeye hazırlandıkları sırada çıkagelen, henüz bilmeseler de evin yıllardır görmedikleri olacaktır. Bir "yabancı" olarak annesi ve kız kardeşinin hayatlarına giren oğul, attığı her adımda sakladığı gerçekler ve paylaştığı hakikatlerle kaderlerine yön çizecektir.