Arama

Ahmet Rasim'in gözünden İstanbul'da bahar

Mart ayını da yavaş yavaş uğurladığımız bu günlerde, baharın sıcaklığı daha da fazla kendisini hissettirmeye başladı. Güneşin göz kırptığı bu zamanlardaki mutluluk acaba her zamanın ortak hissi miydi? Bundan yüz sene evvel de baharın coşkusu insanın yüreğini kaplıyor muydu? 1907 yılında kaleme aldığı yazılarıyla bu sorunun cevabını Ahmet Rasim verdi. Baharla edebiyatın gücünü birleştirip tüm olumsuz düşüncelerden sıyrılan yazısında mutfaktan tarihe, gündelik hayattan kendisiyle yaptığı söyleşilere kadar birçok şeyden bahsediyor.

  • 1
  • 17
ÜÇ DÖNEMİN EDEBİYATÇISI
ÜÇ DÖNEMİN EDEBİYATÇISI

Ahmet Rasim, Türk yazar, gazeteci, tarihçi, milletvekili. Kendine özgü bir tarzla kaleme aldığı eserleri geniş bir okur kitlesi tarafından okunan, mutlakiyet, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerine tanıklık etmiş bir yazardı. 50 yılı bulan yazı hayatında farklı edebi türlerde ve çok sayıda eser verdi.

Ünlü edebiyatçılarımızdan Ahmet Rasim, 1864 yılında Fatih'in Sarıgüzel Mahallesi'nde doğdu. 1883 yılında Darüşşafaka'dan birincilikle mezun olan Ahmet Rasim, burada Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat'ın eserlerini okudu, kendi kendine Fransızca öğrendi. Ayrıca Zekai Dede'den musiki dersleri aldı.

İlk yazılarını Ahmet Mithat Efendi'nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımladı. Sonrasında çeşitli gazetelerde çalıştı. 1927-1932 yılları arasında İstanbul milletvekili oldu. 21 Eylül 1932 yılında vefat etti, Heybeliada mezarlığında gömüldü.

  • 2
  • 17
HAYATINI KALEMİ İLE KAZANAN YAZAR
HAYATINI KALEMİ İLE KAZANAN YAZAR

O, hayatını kalemi ile kazanan çok yönlü yazarlarımızdandı. Yazılarında halk diliyle gelenek ve görenekleri işledi. Cümleleri kısa ve canlıydı. Fıkra türünü edebiyatımıza kazandıran Ahmet Rasim, roman, öykü, tarih, coğrafya, gezi, anı, dilbilgisi gibi pek çok alanda eserler verdi.

Üstadın akıcı ve yalın İstanbul Türkçesiyle kaleme aldığı yazıları büyük bir okuyucu kitlesi tarafından ilgi odağı oldu. Bu ilginin sebebi inanılmaz gözlem ve araştırmanın sonucuydu. Ahmet Rasim'in kaleme aldığı kişi ve kişiler, olay ve olaylar tüm ayrıntı ve renkleriyle bir tablo gibi karşınızda beliriverirdi.

Üstat Ahmet Rasim, okuyucunun gözlerini şenlendirirken kulaklarını da ihmal etmezdi, çünkü o aynı zamanda mükemmel bir mûsik-i şinâstı. Güftesi ve bestesi kendisine ait yetmiş civarında eseri vardı, ancak kırk kadarı günümüze ulaştı.

  • 3
  • 17
İSTANBUL KOKAN ESER: MAKALAT VE MUSAHABAT
İSTANBUL KOKAN ESER: MAKALAT VE MUSAHABAT

Ahmed Rasim'in Makâlât ve Musâhâbât isimli kitabı kalın bir hacme sahip olup, kitabın içindeki yazıların birçoğu Meşrutiyet sonrası dönemi anlatır.

Sanatçı, geçmişte bahar aylarının kendisi için çok büyük bir önem arz ettiğini söyleyip, geçmişte yaşanan bahar ayları ile şimdi yaşananları karşılaştırır ve hislerini şöyle dile getirir: "Akşamın terâvetinde üşür, sabahın letafetinde ısınır, pazartesi veya çarşamba Hızır-İlyas'mış diye sevinir, yarın bağa köşke gideceğiz diye uyumazdık. Galiba bu baharda çocuklar bunlardan hissedar olamayacaklar."

Ahmed Rasim, baharın genel özelliklerinden bahsederken tabiatla ilgili bilgiler de verir. Sel baskınlarının ne zaman hangi şartlarda oluştuğundan, kurbağanın özelliklerine, uçurtmanın tarihçesinden çiçeklere kadar farklı birçok konuya değinir. Sanatçı, yazısını şu cümle ile tamamlar: "Bence sadabâd baharda, şehrimizin ayine-i zerafet ve kıyafetidir."

Gecenin bir vakti evinin penceresinden seyrettiği manzarayı kendi hisleriyle, içtenlikle anlatır: "O ne güzellik o? Bilseydim, uyumaz, onu bütün gece beklerdim. Görseydiniz siz de benim gibi mütehassis olurdunuz. Ayastefanos fenerine doğru aks eden bir huzme-i ziya-pûş neler yapmış, neler yapıyor?"

Havanın güzelliğinden söz edip meyvelerin çeşitliliğine dikkati çeken sanatçı, daha sonra günlük hayatta karşılaşılan bazı can sıkıcı olaylardan da söz eder: "Bir mahalle düşünün diyerek okuyucuya hayal ettirir: Uyumak istiyorsunuz ama sabah sırasıyla geçen seyyar satıcılar bir türlü buna izin vermiyor. Önce sütçü sonra simitçi…"

Bu şekilde karşısındakiyle sohbet ediyormuşçasına yazdığı yazıda bazen de kendi hatıralarından anlatır: "Geçen gün yine böyle naralarla tarakalarla uyandık." Sanatçı, yazısında bahar aylarından, özellikle nisandan şöyle bahseder: "Şafaklar, seherler kadar mutarra, sabâvetler kadar şen ve dil-ruba olan bazen yeni doğmuş çocuklar gibi giryeler eden nisan..."

Yazılarında daldan dala atlayan Ahmed Rasim, ne ararsanız bulacağınız dükkânlar gibi farklı birçok konuda kalem oynatmıştır. Olumsuzluk ve kötümserlik yerine hayata pembe gözlüklerle bakmayı tercih eden, ümitvari ve neşeli olan sanatçı belki de bilinçli olarak bu yolu tercih etmiştir denilebilir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN