Dünyayı değiştirmeye kalkan dejenere akımlar
Tarih boyunca, siyasi ve sosyal olaylar sonucunda doğan pek çok düşünce akımı kültür, fikir ve sanat dünyasını etkiledi. Bugün çoğunun destekçisi kalmasa da etkileşimlerle ve dönüşerek başka akımların çıkış noktası oldu. İşte 20. yüzyılın dejenere akımları...
Önceki Resimler için Tıklayınız
20. yüzyılın sonunda ortaya çıkan New Age akımı; tanımı, sınırları ve uygulamaları bakımından oldukça değişik ve pek çok görüşü içine alır. Bilinen malzemelerin yeni bir karışımı diyebileceğimiz New Age; kadim din ve inanışlarının öğretileri, psikoloji, tıp fizik, astronomi, uzay bilimi, felsefe ve tarihin farklı oranlarda bir araya gelmesinden oluşan eklektizm zirvesine varmış denilebilecek moda, din, akım, ideoloji, felsefe karışımı bir akımdı. Yarı-din şeklinde nitelenen New Age'nin temelinde insanın kendi içerisindeki gücü keşfeder şifa bulması yatar.
Kimilerince tek toplumlu dünya ütopyası doğrultusunda geleneksel dinlerin yerine insanları ortak bir inanç çatısında buluşturmak üzere yönlendirilen yapay bir din. En üst hedefi Altın Çağ veya Aydınlanma Çağı'na geçiş yapmak. New Age idealine göre; tek tek iç huzurunu yakalamış ve aydınlanmış bireylerin diğerlerini etkilemesi kaçınılmaz olacak ve dünya tamamen iyilikler ve güzellikler boyutuna geçecektir.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra ABD'de savaş sonrası siyasetçiler çok ulusçuluk temeline dayanan yeni bir ekonomik politika geliştirirler. Küreselcilik adı verilen bu ideolojiye göre; ABD ve diğer küresel güvenlik amacıyla beraber hareket etmesi, sınırların esnetilmesi, toplumların birbirine yaklaşması ve ticaretin serbestleşmesi dünyayı daha yaşanabilir kılacaktır. ABD parası ve çıkarları üzerinden kurgulanan küreselcilik ABD'de ve diğer Batı ülkelerinde en zengin yüzde birlik kesimin desteğini almakta gecikmez.
ABD'nin başarısız politikalarıyla yeni yüzyılda çatırdamaya başlayan küreselci anlayış, 2010'lardan sonra yerini neredeyse anti-küreselciliğe bırakır. Büyüyen orta sınıf içinde pek çok insan ihmal edilir, serbest ticaret karlılığı azaltır, toplumsal entegrasyonu sağlanmayan göçmenler yerli halkaları rahatsız eder. Teknoloji bu sorunları daha da büyütmenin yanı sıra görünürlüğünü artırır. Sonuç olarak; İngiltere'nin AB'den çıkış süreci olan Brexit yaşanır, milliyetçilik ve sistem karşıtı siyasetçilere destek artar. Amerika antipatisi yükselir. Bir olgu olarak küreselleşme devam ediyor olsa da bunun ideolojisini oluşturan küreselcilik giderek zıddı olan ulusalcı eğilimlerin gölgesinde kalmaya başlamış görünüyor. (Lacivert, Aralık 2018)