Yusuf Atılgan’a dair 12 ilginç bilgi
Yusuf Atılgan, az sayıda eserine rağmen kaleminin ustalığı ile Türk edebiyatı içinde kendine önemli bir yer edindi. İlk romanı olan Aylak Adam'da yabancılaşma ve yalnızlık temasını işledi; Anayurt Oteli ile iletişimsizliğe, olayların rasyonel bir şekilde açıklanamayacağına vurgu yaptı. Peki, Anayurt Oteli'nin yalnızca iki kişi tarafından çözülebilecek şifreler içerdiğini biliyor muydunuz? Ya da Yusuf Atılgan'ın tam adının ne olduğunu veya edebiyat ve sinemadan sonra gelen üçüncü tutkusunu? Ölüm yıl dönümünde Yusuf Atılgan'a dair 12 ilginç bilgiyi derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Yusuf Atılgan, Tercüman Gazetesi'nin açtığı öykü yarışmasına kardeşi Turgut'un ısrarları üzerine iki öyküsünün gönderilmesine izin verdi. Turgut, "Kümesin Ötesi" adlı öyküsünü Ziya Atılgan imzasıyla ve "Evdeki" adlı öyküsünü ise Nevzat Çorum imzasıyla yarışmaya gönderdi. 800 öykü arasından "Evdeki" öyküsü birinciliği, "Kümesin Ötesi" ise yedinciliği kazandı. Yusuf Atılgan, ne öykülerin sahibi olduğunu açıklamış ne de ödülü almıştı. Onun için hikâyelerinin dereceye girmesi yeterliydi.
Yusuf Atılgan, 1958 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü'ne başvurunun son günü ve saati "Aylak Adam" romanıyla katıldı. Halide Edip Adıvar, Azra Erhat, Sabahattin Eyuboğlu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Orhan Kemal, Behçet Necatigil, Vâlâ Nureddin, Haldun Taner ve Cevat Fehmi Başkut'tan oluşan jüri, birinciliğe, Fakir Baykurt'un Yılanların Öcü; ikinciliğe, Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ı, üçüncülüğe ise Ömer Sakıp'ın Ne Ekersen adlı romanını layık gördü.
Aylak Adam romanı, Atılgan'ın hayatını bundan sonra devam ettireceği kadınla tanışmasına da vesile oldu. Ankara Devlet Konservatuarı öğrencisi ve henüz 17 yaşındaki Serpil Gence, roman kahramanlarından "B"yi kendine oldukça yakın bulur. Atılgan'ın adresini bularak ona mektup yazdı. Mektuplaşmaya ve sonrasında Manisa'da ve Ankara'da görüşmeye başladılar.
"Dedim ki ben bu adamı bulacağım. Körse de topalsa da fark etmez. Ondan sonra da ne olur ne biter bilemem. Aylak Adam'da da içten içe hissedersiniz; 'hem çok hoş biri, hem tekin değil bu adam' dersiniz. Korkutucu bir yanı vardır. Belki yaklaşabilirsiniz, belki ele geçirebilirsiniz ama sonuna kadar da problem olacak biri olabilir. Çok rasyonel şeyler değil tabii. Sadece sezgiler. Ama aradım."
1973'de çıkan ikinci romanı "Anayurt Oteli"nin yayımlanmasından sonra Serpil Atılgan ile 14 sene süren görüşmeleri, evlilikle neticelendi. "Zebercet" karakteriyle bir nevi kendisini yansıtmış olan Yusuf Atılgan, büyük bir tutkuyla bağlandığı Serpil Gence'ye yalnızca ikisinin çözebileceği türden şifrelerle dolu bu romanı ithaf etti. Yusuf Atılgan, Serpil Gence ile 1976'da evlendikten sonra artık İstanbul'a yerleşti.
Atılgan, önce "İşkence" adını koyduğu "Canistan" adlı romanını tamamlayamadı. Ancak tamamlanmamış bu roman, 2000 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. "Duruşma, yargıç, tanık ve sanık" adlı dört bölümden oluşan kitap, eski bir hesaplaşmayı anlatır. Atılgan bu dönemde zorlu bir yazım süreci geçirir. Bir keresinde Enis Batur'a "Çok düzayak gidiyor" diyerek sıkıntısını aktarır. Bir süre sonra, kitabın "sanık" bölümünü tamamlayamadan aramızdan ayrılır.