Arama

Süheyl Ünver'in İstanbul'u kaydettiği defteri

Ord. Prof. Dr. Ahmet Süheyl Ünver ( 1898 – 1986), olağanüstü bir çalışkanlıkla ömrünü tıp, sanat ve kültür tarihimize adamış, dünümüzü bugüne bağlayan mühim ve müstesna kişilerdendi. 88 yıllık ömrünün yaklaşık 75 yılını okuyup yazarak araştırma yapmak, ders vermek, hekimlikte bulunmak, resim yapmak, tezhip çalışmak, hat çekmek ve arşiv oluşturmakla geçirmişti. Süheyl Ünver Hoca'nın Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışladığı hazineyi meraklıları bilir. Bu defterler arasında öyle biri vardır ki adeta yüzyıl başı İstanbul'unun kayıt defteridir. Defter-i Meşâhir.

  • 2
  • 12
‘TIP TARİHİ DERSİ’NİN KURUCUSU
‘TIP TARİHİ DERSİ’NİN KURUCUSU

1927 – 1929 yıllarında Paris'te tanınmış bir Fransız profesör olan Labbe'nin yanında ihtisasını tamamladıktan sonra 1930'da İstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi'nde akademik hayata başlar. 'Tıp tarihi' dersinin sistemli şekilde ilk kez verilmesine öncülük etti. Tıp Tarihi Enstitüsü'nü kurdu.

1939 yılında profesör, 1954 yılında ordinaryüs profesörlüğe yükseldi. Sağlam bir tıp eğitimi gören Süheyl Ünver, mesleğinin yanı sıra çok sevdiği tezhip ve resim çalışmalarını da yürüttü. Hatta sonraları bu ikinci eğilimi ağır basmış ve bütünüyle kendini tıp ve sanat tarihi araştırmalarına vermişti.

Önceleri tıp ağırlıklı çalışmalar yapıp dergi ve gazetelerde yazılar yazarken sonraları tarih ve sanat tarihi konularına yöneldi.

  • 3
  • 12
DOKTORLUKLA RESSAMLIĞI AYNI ANDA GERÇEKLEŞTİRDİ
DOKTORLUKLA RESSAMLIĞI AYNI ANDA GERÇEKLEŞTİRDİ

Hekimlik ve ressamlığı bir arada sürdüren Ünver'in bazen iki mesleğini aynı anda icra ettiği de olmuştu:

"Bir akşamüstü Üsküdar'da Sultantepe'de bir hastaya çağrılmıştım. Bir konağa götürdüler, üst kata çıkıldı. Hasta, manzaralı geniş bir odada yatıyordu. Pencereden gözüm iliştiğinde Üsküdar'ın ve İstanbul'un şahane seyriyle adeta büyülenmiş hale geldim. Hemen hastanın yanına gidip nabzını ve genel durumunu kontrol ettim. Baktım ki mühim bir şeyi yok. Bana bir – iki dakika müsaade, camdan dışarı bir şeye bakmam lazım deyip ufak bir kağıda manzarayı hemen tespit ettim, daha sonra doktorluk vazifeme döndüm."

  • 4
  • 12
“BİLİM HER ŞEYİ BİLMEK DEĞİLDİR”
“BİLİM HER ŞEYİ BİLMEK DEĞİLDİR”

"Bilim her şeyi bilmek değildir, bilim her şeyi nerede bulacağını bilmektir." diyen ve her zaman şifahi bir toplum oluşumuzdan şikayet eden Süheyl Ünver, karşılaştığı her şeyi yazı ve resim ile tespit etmeye çalışmıştı. A. Süheyl Ünver, 1916 yılından vefatına kadar sürdürdüğü belge resim tarzındaki eserleriyle, bu birikimini zaman içerisinde topladığı arşiv notları ile zenginleştirmiş ve binlerce yayın, dosya, defter ve çok değerli bir koleksiyon bırakmıştı. Binlerle ifade edilen sayıdaki not defterlerinin büyük bir bölümü, Süleymaniye Kütüphanesi'nde, adına düzenlenen odada tasnif edilmiş olarak araştırmaya açıktır.

  • 5
  • 12
DEFTER-İ MEŞAHİR
DEFTER-İ MEŞAHİR

Yirminci yüzyıl İstanbul kültür ve sanat hayatının sembol isimlerinden Süheyl Ünver Hoca'nın Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışladığı hazineyi meraklıları bilir. Muhtelif konularda tuttuğu yüzlerce defter dosyadan oluşan bu arşiv, İstanbul araştırmaları için sürprizlerle dolu, vazgeçilmez bir kaynaktır.

Bu defterler arasında öyle biri vardır ki adeta yüzyıl başı İstanbul'unun kayıt defteridir. Ünver Hoca'nın 1920-22'de tamamlayıp koleksiyonuna kattığı deftere dair söylenecek çok fazla söze gerek yok. Defterin başında yer alan ön söz ve sonrasında "hatıra" olarak yazı, şiir ve resimle deftere katılanların isimlerini sıralamak yeterli olacaktır.

  • 6
  • 12
DEFTERİN ÖN SÖZÜ
DEFTERİN ÖN SÖZÜ

"Bismillahirrahmanirrahim. Sûret-i tertîbini birçok tecâribden sonra ancak düşünebildiğim bu hatıra defterine yazı veya resim lütfedeceklerden yalnız şunu rica ve bilhassa istirhâm edeceğim ki şahs-ı hakîrâneme tevcih-i hitâb olunup da hakk-ı âcizânemde bir şey yazılmasın. Zira bu evlâd u ahfâda bek kıymetdâr bir yadigar olarak kalacaktır. Ben ve hepimiz arzu ederiz ki onlar bu satırları okuduktan sonra ahlâken ve irfânen büyük istifâdeler temin etsinler. Herkes kendi meslek-i dini, ilmi, fenni, ahlâkı ve terbiyesine göre umûmî bir sûrette ve bir faziletli ihtiva eden satırlar lütfederlerse son derece minnettar kalacağım. Buna ayrıca arzı-ı şükrân ederken bu minnet ü şükrânı en ziyade bu güzel satırları okuyacaklar ve evlâd u ahvâd tekrîmlerle arz edecek ve bu sûretle yazı lütfedeceklerin ulüvv-i kadr-i vâlâlarını isabet eyleyeceklerdir. Ve minallahi't- tevfîk.

Fi 22 Şabanü'l muazzam 1338 ve fi 11 Mayıs 1336 (1920).
Darülfünun Tıp Fakültesi son sınıfından
Şemsü'l- Mekâtib ve Mekteb-i Güzîn muallimlerinden Süheyl."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN