Şehit Ressam Hasan Rıza kimdir? Hasan Rıza'nın hayatı ve tabloları...
Hayatını resim sanatına adayan Hasan Rıza, Osmanlı'nın önemli sanatçılarından biriydi. Belgesel niteliğindeki eserlerinde yüzyıl önceki yaşamı, çekilen acıları, zaferleri ve yenilgileri resmetti. Peki, İstanbul'un fethini simgeleyen tablonun gerçek sahibi kimdi? Hangi tablolarında kendini resmetti? Gelin Şehit Ressam Hasan Rıza'nın hayatına daha yakından bakalım.
Önceki Resimler için Tıklayınız
📌 Rus Harbi'nden sonra Hasan Rıza, Harbiye'den ayrılıp Bahriye Mektebi'ne devam etti. Bu yıllarda Heybeliada'ya yerleşen İtalyan ressam ile bağlarını koparmadı ve onunla her hafta görüştü. Kendisine yaptığı resimleri göstererek tavsiyelerini dinledi.
📌 Bahriye Mektebi'nin müdürünün tavsiyesi ile Sultan II. Abdülhamid'in Sultaniye Gemisi'nin kamaralarında bulunan resimleri onarmak ve bozulan süslemeleri yenilemekle görevlendirildi. Buradaki başarısı sayesinde okul bitmeden kendisine zabitlik rütbesi verildi.
📌 Resim sanatına gönül veren Hasan Rıza, o yıl rütbelerini bırakarak görevinden istifa etti ve Avrupa'ya giderek bu alanda eğitim almaya başladı.
📌 On yıl boyunca Roma, Napoli, Floransa gibi çeşitli şehirlerde müze ve sergileri gezme ve çalışma imkânı buldu. Ardından Mısır'a geçerek burada da iki yıl Mısır sanatı üzerine araştırmalar yaptı.
📌 Hasan Rıza, aradan geçen on iki yılın ardından payitahta, İstanbul'a geri döndü. Kendisine rütbesi geri verilmek istense de ressam bu teklifi kabul etmedi. Yaşamını sanata adayarak Edirne Karaağaç'ta bir atölye açtı. Bir taraftan çalışmalarına devam ederken bir taraftan da Edirne Numune-i Terakki Mektebi'ni kurarak burada müdürlük yaptı.
📌Hasan Rıza, ünlü kişilerin portrelerini ve tarihi olayları anlatan resimlerinin çoğunu Edirne'deki atölyesinde yaptı.
📌 Boş zamanlarında hükûmet dairesinin avlusundaki çınar altında oturur, dostlarıyla görüşürdü. Sanata ilgi duyan arkadaşlarını Karaağaç'taki atölyesine davet ederdi.
📌 Mimar Sinan'a hayran olan Hasan Rıza, her sene vefatının yıl dönümünde birkaç saatini Selimiye Camii'ne ayırırdı.
📌 Hasan Rıza, Osmanlı'daki önemli olay ve savaşları anlatan tablolardan oluşan bir seri yapmak için çalışmalara başladı. Kısa sürede çalışmalarını tamamlasa da bunlardan pek çok azı günümüze ulaştı. Bunlar; Viyana Kuşatması, Belgrad Meydan Muharebesi, İstanbul'un Kuşatılması için Fatih'in Gemilerin Karadan Denize İndirilmesine Nezareti, Fatih'in Ordusuyla Edirne'den İstanbul'a Yürüyüşü, Eğri Kuşatması ve Mohaç Meydan Muharebesi'dir.
📌 "Sanat bir aşktır. Ruhun sönmeyen bir ateşidir. Tabiatın yaktığı manevî bir ateşi söndürmek mümkün olabilir mi?" diyen Hasan Rıza'nın tabloları belgesel değeri taşır.
📌 Derin bir tarih bilgisine sahip olan Hasan Rıza, Osmanlı tarihinden kesitler sunar. En karmaşık savaş sahnelerini bile ustalıkla betimler. Eserlerinde yüzyıl önceki yaşamı, çekilen acıları, zaferleri ve yenilgileri resmeder.
📌 Resimlerinde karakalem, çini, pastel ve yağlıboya tekniklerini kullandı. Kırmızının hâkim olduğu tablolarda canlı ve yoğun renkler göze çarpar.
📌Ressam Hasan Rıza, Balkan Savaşı sırasında Edirne Hastanesi'nin müdürlüğünü üstlendi. Bulgar ordusunun şehre girmesi üzerine Karaağaç'taki resim atölyesindeki eserlerini kurtarmak için yola çıktı. Fakat çalışmalarını kurtaramadan şehit oldu.
📌 Ölümüyle ilgili çeşitli rivayetler bulunur. Bir Ermeni kadının tanıklığına göre Hasan Rıza, atölyesinin yağmalanmasına engel olamaz. Beş Bulgar askeri tarafından tren istasyonu yakınlarında bulunan bir değirmenin arkasındaki tarlaya götürülür ve burada şehit edilir.
📌 Kendisi gibi ressam olan arkadaşı Sami Yetik ise şiddetli bombardımandan eserlerini kurtarmak amacı ile gittiği atölyesinde, Bulgar askerleri tarafından parçalanarak şehit edildiğini aktarır: "O gün 26 Mart 1913 meş'um gününün sabahı idi. Ben hasta ve bîtab bir halde idim. Bombardıman gürültülerinin şiddetinden bütün hastalar yataklarından fırlamış, merdiven başındaki büyük pencerenin önüne toplanmışlardı. Herkes şaşkın ve perişan bir halde yanı başımızda çatırdayan şarapnellerin husule getirdiği ölüm bulutlarına bakıyorlardı. Hasan Rıza ağır ağır merdivenleri çıkarak yanıma geldi. Kalenin başında dalgalanan bir kefen gibi sallanarak felâketi sukutu ilân eden beyaz bayrağı bana göstererek ağlamaya başladı.
(x)📘Fikriyat sözlük
(x)Meş'um: Üzgün, kederli, karamsar
(x)Bîtab: Halsiz, güçsüz, bitkin
…
Sukutun ilk gecesi müdürü bulunduğu hastaneden ayrılmamasını dostları ısrarla söyledikleri halde Hasan Rıza bu teklifi bir türlü kabul etmemiş, Karaağaç'taki atölyesine gitmişti. Belki gayr-i şuurî bir hareket farz edilen bu gidişi, bence eserlerini kurtarmak kaygısından ileri gelen bir ruh isyanından başka bir şey değildir. Senelerden beri göz nuru dökerek plüm taramasıyla yaptığı tarihî resimlerin düşman çizmeleri altında ezildiğini, çiğnendiğini düşünmek onu feveran ettirmiş, kimseyi dinlememiş, ölümü düşündürmemiştir. Evet, Hasan Rıza o akşam atölyesine son olarak gitmiş ve bir daha avdet etmemiştir. Hasan Rıza rezilâne bir hücuma uğramış, eserleri yirminci asrın vandalları tarafından parçalanmış ve şehit olmuştu."
📌 Sanat Okulu'nun öğretmenlerinden Yüzbaşı Cemil Bey ise ressamın eserlerini kurtarmaya giderken yolda şehit edildiğini söyler.
📌 Ne yazık ki, Balkan Harbi sırasında Hasan Rıza'nın atölyesi yağmalandı, eserlerinin bir kısmı ise parçalandı. Bazıları Sofya'ya kaçırıldı bazıları ise yıllar sonra Viyana Müzesi'nde ortaya çıktı. Yakın dostları tarafından kurtarılan az sayıda eseri ise İstanbul'a getirildi.
📌Karaağaç'taki Şehitlik'te mezar taşında şunlar yazılıdır: "Hasan Rıza Bey-26.03.1913, cuma, evini yağmaya giren Bulgar askerleri tarafından öldürülür."
(x)📘Fikriyat sözlük
(x)Feveran: Coşma, galeyâna gelme.
(x)Avdet: Dönüş, geri geliş, gidilen yerden dönme.