Arama

Hayvan ilminde Batı'yı aydınlatan Müslüman deha

Arap ve İslam kültürünün altın çağında yaşayan Cahiz bu kültürün en büyük temsilcilerinden biri olmuş, hem dinî hem din dışı alanlarda eserler verdi. İslam akılcılığının beşiği olan Basra'da doğması ve elde ettiği diğer imkanlar onu büyük zekâlardan biri yapmıştı. Dini-siyasi sahadaki eserlerinde İslam'ın ilk devirlerindeki meseleleri, din dışı eserlerinde ise İslam kültürünü ve hümanizmasını inceledi. Günümüze pek azı ulaşan eserlerinden çıkan sonuca göre Cahiz, imanın sınırlarını aşmadan doğal hadiseleri, eski tarihi, gerçek gibi nakledilmiş efsanevi rivayetleri büyük bir ustalıkla tenkit süzgecinden geçirdi ve bunların akla uygun çözüm yollarını aradı.

  • 1
  • 12
MELEZ BİR ÇOCUKTU
MELEZ BİR ÇOCUKTU

Asıl adı Ebû Osmân Amr b. Bahr b. Mahbûb el-Câhiz el-Kinânî olan Basralı El Câhiz, tahminlere göre 767-777 yılları arasında Basra'da doğdu. İlk kaynaklara dayanarak biyografisini yazan Sendûbî'ye göre dedesi Mahbûb deve çobanı bir zenci idi. Buna göre Câhiz bir Arap-zenci melezi olmalı. "Câhiz" lakabı kendisine patlak gözlü olmasından dolayı verilmişti.

Küçük yaştan itibaren karşı konulmaz ölçüde öğrenme isteğine sahip ve olağanüstü meraklı olan Câhiz'in gençliğinde, en parlak devrini yaşayan Basra'da çok canlı bir ilim ve kültür hayatı vardı. Halîl b. Ahmed, Sîbeveyhi, Ahfeş, Ebû Ubeyde Ma'mer b. Müsennâ, Ebû Zeyd el-Ensârî, Asmaî gibi birçok büyük âlim o dönemde Basra'da bulunuyordu. Câhiz, bu âlimlerin derslerine devam ederek gramer, şiir, tarih ve edebiyat öğrendi.

  • 2
  • 12
ÜSTÜN ZEKASI DİKKATLERİ ÇEKTİ
ÜSTÜN ZEKASI DİKKATLERİ ÇEKTİ

Bir yandan da geçimini sağlamak için ticaretle uğraştı. Bu arada Basra Camii'ndeki ilmî ve edebî meclislere, Basra panayırının kurulduğu, çöl Arapları'nın geldiği, şairlerin ve hatiplerin şiirlerini ve hutbelerini okudukları Mirbed'e devam etti. Fasih Arapçayı filolojik bilgileri onlardan öğrendi.

Ayrıca kelâmcıların, çeşitli mezhep mensuplarının, Müslümanlarla diğer dinlere mensup olanların ve Şuûbiyye'nin aralarında tartıştıkları meseleleri dinledi. Âlimlerin ve ediplerin meclislerine katılmak için bazen Kûfe'ye ve Bağdat'a kadar gitti. Daha sonra onun üstün zekâsı Mutezilî çevrelerde dikkat çekti ve onların orta sınıf meclislere girişine izin verildi. Câhız'ın konuşmaları oldukça aydınlatıcıydı.

Aynı zamanda felsefi, kelâmî ve bilimsel problemlere canlılık kazandırıyordu. Basra'da iken okuduğu bir takım kitaplar aracılığıyla, yaşamın başlangıcı ve dış dünya üzerine bir takım taslak düşünceler edinmesiyle, insan doğası hakkındaki bilgisi arttı ve neslin çoğalması hakkında değişik öğeler hakkında etkileyici düşünceler edindi.

  • 3
  • 12
HALİFENİN SARAYINDA GÖREV ALDI
HALİFENİN SARAYINDA GÖREV ALDI

Onun erken dönem çalışmaları, Halife Me'mun tarafından beğenildi ve kendisi Bağdat'a çağrılarak halife ve sarayın muhitine girdi. Çeşitli eserler yazıp onları halife ve üst düzey görevlilere takdim ederek ödüller (câizeler) aldı. Daha sonra tamamen Basra'yı terk ederek, bilimsel çalışma ve eser kaleme almak amacıyla Bağdat'a; sonraları Samarra'ya uzun süreli kalmak üzere kendini bu işlere ayırdı.

Bu arada bir süre Halife Mütevekkil'in çocuklarına öğretmenlik yaptı. Onun resmi ve özel yaşamı hakkındaki bu bilgilere rağmen, bize ulaşan biyografisinde ne düzenli bir işe sahip olduğu ne de resmi alanda bir işi olduğu hakkında bilgilere sahibiz. Bununla birlikte, en azından onun yazdığı kitapları ithaf ettiği kişilerden aldığı câizeler ve divan tarafından kendisine verilen bağışlarla geçindiği hatta Kitâbü'l-Hayevân, Kitâbü'l-Beyân, Kitâbü'z-Zer ve'n-nahl adlı eserlerinin her biri için 5 bin dinar mükâfat aldığı rivayet edilir.

  • 4
  • 12
ARİSTO’NUN TERCÜMELERİNDEN YARARLANDI
ARİSTO’NUN TERCÜMELERİNDEN YARARLANDI

Câhiz Bağdat'ta bulunduğu sırada bilhassa Aristo'dan yapılan tercümelerden faydalanmıştı. Vedîa Tâhâ Necm bu konuyu Menkulâtü'l-Câhiz an Aristo fî Kitâbi'l-Hayevân adlı eserinde ele alır. Edindiği bu kültür Nazzâm, Sümâme b. Eşres gibi Mu'tezile büyüklerinin tesiri altında teşekkül eden kelâma dair fikirlerinin olgunlaşmasına yardım etti. Me'mûn devrinde bir ara Dîvânü'r-resâil başkanlığına getirildiyse de birkaç gün sonra bu görevden istifa etti. Ancak Aristo gibi büyük otoriteleri tenkit etmekten de geri kalmadı.

Hayatının sonuna doğru felç olan Câhiz, ayrıca damla hastalığından mustarip ve çok yaşlanmış olarak Basra'ya çekildi. Bir ara Halife Mütevekkil-Alellah kendisini Sâmerrâ'ya davet ettiyse de bu davete icabet edemedi. 255 yılı Muharreminde (Ocak 869) doksan beş yaşlarında iken Basra'da vefat etti.

  • 5
  • 12
EN YÜKSEK MAKAMLARLA İLETİŞİM KURDU
EN YÜKSEK MAKAMLARLA İLETİŞİM KURDU

Patlak gözlü, ince boyunlu, kalın dudaklı, esmer tenli, kısa boylu olan Câhiz neşeli, şakacı, zeki, nüktedan, biraz cimri ve tartışmadan hoşlanan bir kimse idi. Çirkinliğine rağmen meziyetleriyle kendisini sevdirmiş, en yüksek makamlarda bulunan devlet adamları ile münasebet kurabilmiştir.

Çirkinliği yanında nükteciliğiyle de Arap edebiyatında birçok fıkra ve hikâyeye konu olan Câhiz, daha hayatta iken şöhretin zirvesine ulaşmış nadir şahsiyetlerden biridir. Çağdaşı Ebû Hiffân'a, "Câhiz seni perişan etti, onu niçin hicvetmiyorsun?" denildiğinde, "Benim aklımdan zorum mu var! Vallahi, sabahleyin aleyhimde bir risâle yazsa akşam olmadan şöhreti Çin'e ulaşır." cevabını vermiştir. Câhiz bir beytinde, "Benden önce birçok kimse ileri mesafeler kat ettiyse de önemi yok, ben yavaş yavaş yürüyerek onların hepsini geçtim." der.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN