Ebu Bekir Er-Razi kimdir?
İslam tarihinin en başarılı hekim-filozoflarından biri olan Razi, Hipokrat ve Calinus'tan (Galeni) sonra tıp ilmine yaptığı önemli katkılardan dolayı "Arapların Galeni" unvanıyla anıldı. Kuyumculuk yaparken kimya ilmine merak salan buradan da tıbba yönelen Razi, İslam medeniyetinin altın çağında yaşamış müstesna zekalardan biriydi. Peki, Razi'nin bilime katkıları nelerdi? Tabiplere nasıl tavsiyelerde bulundu?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Razi, Ahlâku't-tabîb adlı eserinde hekimde bulunması gereken özelliklerle ve ekimin edinmesi icap eden ahlâk ve huy hakkında tavsiyelerde bulundu.
Er-Razi'ye göre hekimin yapacağı ilk şey kendisini oyun ve eğlenceden uzak tutup kitapları ve araştırmalarıyla uğraşmasıdır. Hekimler hükümdarlar gibidir, onların buyruğu zengin-fakir, amir-memur herkes için geçerlidir. Onlar emir verir ama emir almazlar. Hekim her şeyi bilmez. Ama genellikle cahil olan devlet adamları tabibin her şeyi bildiğini zannederler. Bu konuda hassas olmak gerekir.
Razi'ye göre hastalıklar tedavi açısından üç türlüdür. Tedavi ile iyileşmesi kesin olarak yapılabilenler, iyileşmesi mümkün olanlar ve tedavinin fayda vermediği iyileşmesi mümkün olmayan hastalıklar.
Razi'ye göre hekim hastasının sırdaşı olmalıdır. Hastanın kimseye söylemediği sırları söylediği tabipler bunları mutlaka saklamalıdır. Razi'ye göre hekim, hükümdarı çevresinde bulunan diğer görevli ve bürokratlardan çok hükümdara bağlı olmalı ona daha çok merhamet duymalıdır. Onun sağlığı ile ilgilenip tedavisini tam yapmalıdır.
Tabip, hastaları arasında zengin fakir ayırımı yapmadan tedavi etmeli, onlara karşı asla böbürlenip azarlayıcı tavırlar takınmamalıdır.
Tabip; Allah'a güvenip şifayı ondan istemeli, kendi becerisine ve gücüne dayanmamalıdır. Hastasını her gün ziyaret etmeli, her gün diyetini tarif etmeli, ona yiyecek ve içecekleri hususunda bilgi vermelidir.