Arama

Kazuo Ishiguro'dan genç yazarlara tavsiye

Geçtiğimiz yıl Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmesiyle gündeme gelen Kazuo Ishiguro'nun yazarlık süreci hakkında söyledikleri, yazmaya başlayanlar için altın kadar kıymetli. İşte Nobel ödüllü Kazuo Ishiguro’dan genç yazarlar için ufuk açıcı öneriler.

Kazuo Ishiguro’dan genç yazarlara tavsiye
Yayınlanma Tarihi: 9.9.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 09.09.2018 18:14

''Bildiğinizi yazmayın. "Bildiğini Yaz" lafı hayatımda duyduğum en aptalca şey. Bu, insanları saçma sapan bir otobiyografi yazmaya teşvik ediyor. Bu, yazarların hayal gücünü ve potansiyelini canlandırmanın tam tersi.''

JANE AUSTEN'İN MODERN HALİ

Kazuo Ishiguro, 1954 yılında Japonya'da doğdu. Beş yaşında ailesiyle birlikte İngiltere'ye göç etti. Kendi kültüründen asimile olan Ishiguro, annesinden To Guildford, Surrey'de büyüdü. Yirmi dokuz yıl boyunca Japonya'ya dönmedi. Kent Üniversitesi'nde İngilizce ve felsefe eğitimi aldı ve 1978 yılında mezun oldu. University of East Anglia'da yaratıcı yazarlık yüksek lisansı yaptı. Üç kısa hikâyesini 1981 yılında yayımlandı. Kazuo Ishiguro o tarihten beri sadece yazarlık yaptı. 27 yaşında, Nagasaki'de geçen ve övgüyle karşılanan ilk romanı, Uzak Tepeler (1982) yayımlandı. İkinci romanı Değişen Dünyada Bir Sanatçı (1986), İngiltere'nin en prestijli ödülü olan Whitebread ödülünü kazandı. Ve üçüncü romanı, Günden Kalanlar (1989) ile uluslarlarası ününü pekiştirdi. İngilizce versiyonu, bir milyondan fazla satıldı, Booker Ödülünü kazandı ve Merchant Ivory prodüksiyon şirketi tarafından, başrolde Anthony Hopkins, Ruth Prawer Jhabvala tarafından yazılan senaryoyla beyaz perdeye uyarlandı.2005 senesinde yayımlamış olduğu 'Beni Asla Bırakma' isimli romanı, aynı sene Time tarafından "İngilizce Yazılmış En İyi 100 Roman" arasında gösterildi ve 2010 senesinde yönetmen Mark Romanek tarafından beyaz perdeye aktarıldı. Kazuo Ishiguro, 2017 senesinde İsveç Kraliyet Akademisi tarafından Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.

"Bu dünyada bazen işlerin böyle yürüdüğünü kabul etmelisiniz. İnsanlar bazen bir şekilde düşünür, hissederler, sonra başka bir şekilde. Siz de bu sürecin belli bir noktasında büyüdünüz tesadüfen."

REALİSTİM AMA…

Dedektif hikâyelerinden tutun da kovboy hikâyelerine kadar birçok tutkusu olan Ishiguro'nun özel olarak tasarlanmış küçük ofisinde, yerden tavana kadar odayı kaplayan ve kayın ağacından yapılan kübik raflarda, renk kodlarına göre dosyalar düzgünce istiflemiş. Romanlarının Lehçe, İtalyanca, Malayca ve öteki dillerdeki çevirileri tek sıra halinde yerleştirmiştir.

Kazuo Ishiguro, Susannah Hunnewell'ın bir röportajında kendini şu kelimelerle tanımladı: Yazmaya oturuyor ve düşünüyorsunuz, realistim ama sanırım aynı zamanda absurdist."

"Belleğin güvenilmez bir şey olabileceğini anlıyorum; çoğunlukla insan hangi koşullarda anımsıyorsa bellek onların rengini büyük oranda taşıyor, burada bir araya getirdiğim anılarım için de geçerli bu kuşkusuz. Örneğin o öğleden sonra yaşadığım şeyin bir önsezi olduğuna, o gün kafamdaki o tatsız imgenin, böyle uzun ve boş saatlerde insanın kafasından geçen sayısız düşlerden tam anlamıyla farklı-çok daha yoğun ve canlı- bir şey olduğuna kendimi inandırmanın bana çekici geldiğini anlıyorum."

İNGİLİZ KRALİYET NİŞANINA LAYIK GÖRÜLDÜ

Ishiguro İngiliz Kraliyet Nişanına layık görüldü ve portresi bir süre 10 Downing St. de asılı kaldı. Meydan okuyan kutsama, bir sonraki romanı Avunamayanlar (1995) ile okuyucularını şaşırttı. Şaşkına dönen bazı eleştirmenler acımasızca saldırdılar; James Wood, "kötülükte kendi kategorisini icat etti" diye yazdı. Fakat Anita Brookner'ın da dâhil olduğu öteki eleştirmenler, Ishiguro'yu savunmuş ve Anita Brookner, başlangıçtaki tereddütlerini yenip romanı, "Kesinlikle bir başyapıt" olarak nitelendirdi. Kabul gören ikiden fazla romanın Öksüzlüğümüz (2000), Beni Asla Bırakma (2005) yazarı olan Ishiguro, senaryo ve televizyon oyunları yazdığı gibi en son Jazz şantözü Stacey Kent için şarkı sözü bestelendi. Ortak hazırlamış oldukları CD, Breakfast on the Morning Tram, Fransa'da en çok satan albüm oldu.

1. TÜRLER ARASINDA GEZİNMEKTEN ÇEKİNMEYİN

Kazuo Ishiguro'nun kendisi de farklı türlerde eserler vermekten hoşlanan bir yazardır. Yazar, okurlarını Beni Asla Bırakma ile distopik bir evrene götürdü. Yine de henüz yazarken hangi türde yazdığı konusunda emin olamadığını söyledi. "Yazarken ne olacağını bilmiyordum," diyor ünlü yazar. "Okurlar benim peşimden gelecekler miydi? Ne yapmaya çalıştığımı anlayacaklar mıydı, yoksa yüzeysel faktörler hakkında önyargılı mı davranacaklardı?

2. KÂĞIDA VE KALEME DAHA DOST CANLISI DAVRANIN

Kazuo Ishiguro romanlarının ilk taslaklarını kâğıt ve kalem kullanarak yazmayı tercih ediyor. Bu tercihini ise Paris Review'a verdiği röportajda şöyle açıkladı:

"İki masam var. Birinde yazmak için bir eğim var, diğerinin üzerinde de bilgisayarım duruyor. Bilgisayarım 1996'dan kalma ve internet bağlantısı yok. İlk taslak için eğimli masada, kalemle yazmayı tercih ediyorum. Benim dışımda kimse tarafından okunabilir olmasını istemiyorum. Kabataslak büyük bir karmaşa. Stil ya da tutarlılıkla alakalı hiçbir şeye konsantre olamıyorum. Sadece her şeyi kâğıda dökmem gerekiyor. Aniden daha önce yazdıklarımla uyuşmayan bir fikre kapılsam bile yine de yazıyorum. Sonradan geriye dönüp halletmek için bir not düşüyorum. Ondan sonra her şeyi planlıyorum. Bölümleri numaralandırıyorum ve yerlerini değiştiriyorum. Bu sırada ikinci taslağı yazıyorum, nereye gittiğime dair daha açık bir fikrim oluyor. Bu süre boyunca daha özenli bir biçimde yazıyorum."

3. YAZMAK HER ZAMAN KEYİFLİ BİR UĞRAŞ OLMAYABİLİR

Her ne kadar Booker Ödülü, Whitbread Ödülü ve hatta Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış olsa bile Kazuo Ishiguro yazma eylemini her daim keyifli bir uğraş olarak görmüyor. Oxford'da yaptığı bir konuşmada kendisine sorular yazmayı nasıl bulduğu sorusuna yazamamaktan mustarip olanları oldukça rahatlatacak bir cevap veriyor Ishiguro: "Bu keyifli bir iş değil ama bunca zamandır da yaptığım bu. Her gün yazmam."

4. MÜKEMMEL KONSANTRASYON İÇİN KENDİNİZİ SOYUTLAYIN

Kazuo Ishiguro'nun Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandığı ilan edildikten sonra Ishiguro hakkında pek çok şaşırtıcı bilgi de tekrar gün yüzüne çıktı. Bu bilgiler arasında en dikkat çekicilerinden biri de Ishiguro'nun kendisine Booker Ödülü kazandıran romanı Günden Kalanlar'ı yalnızca dört haftada yazdığıydı. Ishiguro bu romanın ilk taslağını gerçekten de dört haftada yazmıştı ve bunu nasıl başardığını da açıkladı:

"(Eşim) Lorna ve ben bir plan yaptık. Dört hafta boyunca günlüğümü acımasızca temizleyip biraz gizemli bir şekilde 'Çarpışma' olarak adlandırdığımız şeyi sürdürecektim. Çarpışma boyunca sabah dokuzdan akşam ona kadar yazmak dışında bir şey yapmıyordum, pazartesiden cumartesiye dek. Öğlen yemeği için bir saat, akşam yemeği içinse iki saat boşluğum vardı. E-postalar da dâhil hiçbir şeyi yanıtlamıyordum, telefonumu yakınımda bulundurmuyordum. Eve kimse gelmeyecekti. Lorna, yoğun programına rağmen, bu süre boyunca yemek pişirmekle ve evle ilgili sorumluluklarımı üzerine aldı. Bu sayede, umduğumuz gibi, sadece niceliksel olarak daha fazla işi tamamlamakla kalmayıp, kurgusal dünyamın gerçek dünyadan daha gerçekçi olduğu zihinsel bir duruma eriştim."

5. DEPONUZU TAMAMEN BOŞALTMAYIN

Her ne kadar kendinizi sayfalar dolusu yazabilecek gibi hissetseniz de yazma sürecini devam ettirebilmek için bazen kalemi kâğıdı elinizden bırakmak gerekir. Sadece Kazuo Ishiguro'nun değil, başta Ernest Hemingway olmak üzere birçok yazarın da uyguladığı bir yöntem bu. Kazuo Ishiguro bu konudaki yaklaşımını şöyle ifade etti:

"Her gün yazmıyorum, projede bulunduğum yere bağlı. Kabataslak üzerinde çok uzun çalışırsam zarar verici olur. Günde 5-6 sayfa daha fazla yazarsam sonrasında ortaya koyduğum iş kendi standartlarımın altında olur. Eğer kendimi dizginlemezsem kafa karıştırıcı olur. Tıpkı caz müzisyenlerinin en iyi işlerini çıkarıp sonra tüymesi gibi."

6.PRENSİPLERLE DEĞİL DUYGULARLA YAZIN

''Ben herhangi bir net prensip peşinde değilim. Romanlarımda da bunu yapmam. İnsan olmanın bazı yönlerini öne çıkarmayı severim. Şunu yapmayın, bunu yapın demek istemiyorum. Sadece hissettiklerimi söylerim. Benim için duygular romanda çok önemli.'' (HuffPost gazetesindeki söyleşiden)

7. KAFA DAĞINIKLIKLARINI AZALTMAK İÇİN "ÇARPIŞMA"YI DENEYİN

''Birçok insan uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kalıyor. Ama iş roman yazmaya geldiğinde dört saat kadar bir yazmadan sonra verimin azaldığına dair bir ortak kanı var. Ben de bu fikirdeydim ama 1987'nin yazında daha etkili bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğuna ikna oldum. Karım Lorna da bana katıldı. İkimiz bir plan geliştirdik. Ben dört haftalık bir zamanda günlüğümü acımadan temizledim ve "Çarpışma" olarak adlandırılan gizemli bir şeyle devam etmeye karar verdim. Çarpışma boyunca yapacağım tek şey Pazartesi'den Cumartesi'ye sabah 9'dan akşam 10 buçuğa kadar yazmaktı. 1 saat öğle aram, 2 saat de akşam yemeği aram vardı. Ama cevaplamak bir yana hiçbir maile bakmam, telefonun yakınından geçmem bile yasaktı. Eve de kimse gelemezdi. Lorna da kendi yoğun temposuna rağmen bu süreçte ev işlerinde bana düşen görevleri de yaptı. Bu şekilde hem işimi nicel olarak tamamlayacaktım hem de kurmaca dünyanın asıl dünyadan daha gerçekçi olacağı bir zihinsel duruma ulaşacaktım. Günden Kalanlar temel olarak bu şekilde yazıldı. Çarpışma boyunca üsluba ya da sabah yazdığım bir şeyin öğlen yazdığımla çelişmesine takılmadan serbestçe yazdım. Önceliğim fikirlerin yüzeye çıkması ve gelişmesiydi. Berbat cümleler, korkunç diyaloglar, bir yere varmayan sahneler… Bunların hepsinin kalmasına izin verdim.'' (The Guardian gazetesinde yayımlanan "Günden Kalanlar'ı Dört Günde Nasıl Yazdım?" yazısından)

BENİ ASLA BIRAKMA

"Belki de hiçbirimiz yaşadıklarımızı tam olarak anlamıyor ve yeterli zamanımız kalıp kalmadığını hissedemiyoruz."

Yatılı okul Hailsham'ın öğrencileri, bahçe duvarının arkasındaki karanlık ormandan çok korkarlar. Hafta sonları veya tatillerde evlerine gitmez, Hailsham'dan önceki yaşamlarını hatırlamazlar. Dış dünyayla bağlantıları yoktur. Öğretmenler değil, gözetmenler tarafından eğitilirler. Spor ve sanata büyük önem veren gözetmenler, Hailsham öğrencilerine sürekli özel olduklarını hatırlatır ve bedenlerine çok iyi bakmaları gerektiğini tekrarlar.

Kazuo Ishiguro, yayımlandığı yıl Time tarafından İngilizce yazılmış en iyi 100 roman listesine alınan Beni Asla Bırakma'da, yıkıma götüreceğini bile bile kendi kaderini kabullenenlere odaklanmış görünüyor.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız

Sabitfikir

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN