Yeni Pazar sancağı ve Ankara-Belgrad ilişkileri

Yayınlanma Tarihi: Ekim 19, 2017 00:00 Güncelleme Tarihi: Ekim 19, 2017 17:28
Yeni Pazar sancağı ve Ankara-Belgrad ilişkileri

T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2010 yılından sonra geçen hafta, ikinci defa Yeni Pazar'a gitmesi uluslararası gündemi işgal eden haftanın konularından birisi oldu. Balkanlar dünya siyaset gündeminde yer alacak olayların eksik olmadığı bir bölgedir. Sosyalist Yugoslavya'daki 35 yıllık iktidarında, Tito'nun, tek bir sefer uğradığı Yeni Pazar şehrinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 7 yılda ikinci kere ziyaret edilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilere pozitif anlamda damga vurdu. Bu ziyaret vesilesi ile Ankara - Belgrad hattında neler oluyor diye bir sorgulanma ihtiyacı doğdu. Yeni Pazar'da doğmuş, sonrasında Yugoslavya'dan sürülmüş göçmen bir aileden geliyorum. 90'lı yıllardan beri eski Yugoslavya'da yaşananları yakından takip eden biri olarak, bu yazıyı kaleme alma ve paylaşma ihtiyacı duydum.

Sancak; Osmanlı-Türk asıllı bir kelime olup bayrak manasına gelir. Ancak Osmanlı döneminde bu kelime ile askeri-idari bir birim kast edilirdi. En az üç Sancak'ın birleşmesi ile bir eyalet oluşurdu. En güçlü zamanında, yani 16. asırda, Osmanlı yönetimi altında, 40 eyalet ve 350 sancak bulunuyordu. Sancak tabiri Yeni Pazar ve çevresi için kullanılmaya hala devam ediliyor. Kıbrıs adası büyüklüğündeki bu bölgede, yarım milyona yakın nüfus ve 12 belediyelik bulunmaktadır. En büyük şehir 125.000 nüfuslu Yeni Pazar olup çoğunluğu Boşnak Müslümanlar oluşturmaktadır.

2008 yılına kadar Türkiye-Sırbistan ilişkileri oldukça düşük bir seviyede idi. 2008 yılında Kosova'nın bağımsızlık ilanı ve Türkiye'nin bu ilanı ilk tanıyanlardan biri olması, iki ülke arasında gerginliğe yol açmış ve Sırbistan protesto amacıyla Ankara'daki elçisini geri çağırmıştı. Ancak aynı yılın Mayıs ayında Sırbistan'da yapılan genel seçimler sonrasında her şey bir anda değişti. Hükümet kurulurken, Ankara'nın iki Boşnak milletvekilini kurulacak yeni Sırbistan hükümetine destek vermeye ikna etmesi ile başlayan olumlu hava, kısa zamanda bahar etkisi yaptı. Önce iki ülke arasında uygulanan vize karşılıklı kaldırıldı. Ticaret hacminde ve turizmde ciddi artışlar gözlendi. Türk İşbirliği ve kalkınma Ajansı TİKA'nın 2010 yılında Belgrad'da ofis açması ile hareket daha da arttı. Cumhurbaşkanları Başbakanlar ve bakanlar seviyesindeki trafikte iki yönlü olarak, adeta patlama yaşandı. Dışişleri bakanları ise her 2-3 ayda bir araya gelmeye başladı. 2009'da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Belgrad'a ilk resmi ziyaretini yaptı. Onu 2010 yılında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyareti takip etti. Belgrad'dan sonra Yeni Pazar'ı resmen ziyaret eden ilk Türk başbakanı, Recep Tayyip Erdoğan oldu.

21. asra girerken Türkiye tarihinin en önemli krizlerinden biri ile yüzleşmek zorunda kalmıştı. Ekonomi çökmüş siyasi belirsizlik derinleştikçe sokaktaki vatandaş geleceğinden ümitsiz, ne yapacağını bilemez haldeydi. Sırbistan'ın durumu da farklı değildi. Parçalanan Yugoslavya'da akan kanların günahı Lahey'de hapse atılan Miloşeviç'in, dolayısıyla Sırbistan'ın sırtında idi. Komşularının tamamı ile kavgalı idi. Yugoslavya zamanında yüzbinleri istihdam eden fabrikaların kapılarına kilitler asılmış, yakın zamanların müreffeh çalışanları, işsiz güçsüz sokaklarda çare arıyordu. Türkiye'nin başını ağrıtan güney doğu sorunu gibi Sırbistan'ın da Kosova gibi çok ciddi bir sorunu vardı.

21. asrın başında iki ülkenin durumunu arz ettikten sonra günümüze gelelim. Türkiye demokratik yollarla sağladığı istikrar ile her bakımdan yıldızı parlayan bir ülke durumuna gelirken, Sırbistan başta ekonomi ve işsizlik olmak üzere hala eski sorunları ile boğuşmaya devam ediyor. Üstelik Kosova'yı da kaybetmenin travmasından kurtulamamış bir durumda çıkış yolu arıyor. Moskova ile Brüksel arasında kararsız bir koşuşturma hali sergiliyor.

Türkiye'nin göz kamaştıran başarılarından örnek almak amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ısrarla ülkesine çağıran Aleksandar Vucic bir buçuk ay kadar önce olumlu cevap aldı. Biz biliyoruz ki Belgrad yönetimleri resmi ziyarete gelen misafirlerin Yeni Pazar'a gitmelerinden pek hoşlanmaz. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sancak'a duyduğu muhabbeti bilen A. Vucic Erdoğan'ın Yeni Pazar'da da en iyi bir şekilde ağırlanması için talimatlar verdi. 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Belgrad'da Yeni Pazar'a gitme taleplerinin türlü bahanelerle nasıl reddedildiğinin yakın şahidiyim. Aynı engellemelerle Başbakanlığı döneminde Prof. Ahmet Davutoğlu da karşılaşmıştı.

Türkiye barış ve istikrarı korumak amacıyla refahını Balkan ülkeleri ile paylaşmaya kararlıdır. TİKA, Yunus Emre gibi kurumlar eliyle bölgeye ciddi kaynak transferi yapmaktadır. Türkiye'nin inisiyatifi ile Bosna-Hersek ve Sırbistan'ın içinde yer aldığı üçlü iş konseyi birkaç yıldır faaliyet yapıyor. Bu konsey üç ülke arasında her çeşit ekonomik faaliyeti desteklemek ve hızlandırmak amacı ile kuruldu. A. Vucic'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ısrarla çağırma sebeplerinden biri "Türk Akımı" olarak adlandırılan yeni doğal gaz hattına kendi topraklarından yol verme olduğu tahmin ediliyor. Belgrad-Saraybosna arasında bir otoyol yapma projesi birkaç yıldır konuşuluyordu. Otoyolun güzergâhı konusu tartışmalı idi. Sırbistan'ın güzergâh konusunda Türkiye'nin taleplerini kabul etmesi ile bu büyük alt yapı projesinin önündeki engellerin kalktığı söylenebilir. Belgrad hükümetlerinin son on yılda altına imza attıkları birçok anlaşmaya sadık kalmadıkları gerçeği önümüzde durmasına rağmen Ankara tüm bu tutarsızlıklara rağmen her çeşit ilişkileri geliştirme konusunda ısrarlarını sürdürmeye devam ediyor. Özellikle Sancak bölgesindeki şehirleri birbirine bağlayan yolların rehabilitasyonu konusunda Belgrad'ın öne sürdüğü hiç de inandırıcı olmayan engeller, iki ülke arasındaki iyi ilişkiler için en önemli bir kriter durumundadır. Sancak, Boşnak milleti Tutin-Yeni Pazar ve Yeni Pazar-Seniçe yollarının rehabilitasyon işini dört gözle bekliyor. Bu iş için Türkiye'nin sağladığı kredinin neden kullanılmadığı hala anlaşılabilmiş değil. Sırbistan Cumhurbaşkanının bugünkü söylemleri ile bu engellemeler tam bir çelişki arz ediyor. İnşaallah bu engellemeler biter de A. Vucic'in söylem ve eylemleri arasındaki bu çelişki son bulur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gezisinde tüm bir gününü Yeni Pazar'da geçirerek başta ev sahibi Vucic'e ve bölgeye ikinci defa gayet açık bir mesaj vermiştir. Bu mesaj da; 80 milyon Türkiye'nin Sancaktaki Boşnak milletinin yanında olduğudur. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki defa Yeni Pazar'a gelmesinin esas amacının bu olduğunu düşünüyorum. Sancak Boşnak milleti ile Türkiye arasındaki bağların ne kadar güçlü olduğu bu ziyarette yaşananlarla açık bir şekilde görülmüştür. Sokaktaki halkın gösterdiği inanılmaz sıcak tavırlar birçok kişiyi şaşırtacak seviyede idi. Gösterilen bu sevginin gerçek sebebi Recep Tayyip Erdoğan'ın Boşnak milletinin tek koruyucusu olarak görülmesidir. Bu anlayışın yavaş yavaş tüm İslam dünyasında Gazze'den Myanmar'a yayıldığı söylenebilir Çeyrek asır önce bayrak olarak seçilen üç hilalli üç zambaklı bayrak ve bu bayrağın tüm Boşnak dünyasında ne kadar benimsendiği her şeyi açıklar mahiyettedir. Son çeyrek asır, hatta Balkan harplerinden beri Boşnak milletinin yaşadığı zulümlerin en önemli sebebi onlara sahip çıkan bir devletin olmamasıdır. Bağımsız bir devlet olmasına rağmen Bosna-Hersek Sancak Boşnaklarının problemleri ile kendi içyapısı sebebiyle yeterli derecede ilgilenememektedir.

GERÇEK GÜCÜNDEKİ BİR TÜRKİYE'NİN BALKAN YARIMADASINDAKİ TÜM AZINLIK MÜSLÜMANLARA SAHİP ÇIKACAĞINDAN HERKES EMİN OLMALIDIR.

Davut Nuriler

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
>