Söylem üstünlüğü Yıldırım’a geçiyor
23 Haziran yarışı 31 Mart öncesine göre farklı bir düzlemde şekilleniyor. AK Parti'nin yeni seçim kampanyasında pozitif söylemin tercih edilmesi CHP'yi panikletmiş durumda.
31 Mart öncesinde neredeyse somut hiçbir şey söylemeden sadece soft bir dil kullanarak rahatça seçmene ulaşabilen CHP aynı söylemle yoluna devam etmek istese de bu kez benzer bir ritmi tutturamadı. Aksine CHP adayının kamuoyunda sorgulanması tepkisel bir refleks üretti CHP kanadında.
Böyle olmasında üç önemli gerekçe var. Birincisi AK Parti'nin aslında alışık olduğu bir geleneği canlandırarak yeniden pozitif söylem kullanmaya başlaması. Bu söylemini eş zamanlı olarak daha önce yaptığı somut icraatlar ile desteklemesi. Bu bağlamda "Yaptık Yine Yaparız" sloganı ile seçmene hem yapılan devasa yatırımlar konusunda bir hatırlatma yapması hem de geleceğe yönelik yapabilecekleri konusunda bir umut vermesi. Geçmişini teminat göstererek seçmenin kapısına gidiyor Binali Yıldırım.
İkincisi CHP adayı konusunda seçmenin daha fazla bilgilenmiş olması. 31 Mart öncesinde CHP adayının bu kadar oy alabileceği düşünülmediği için seçmen CHP adayı hakkındaki iddialara yeterince kulak kesilmemişti. Fakat şu andaki kampanya sürecinde CHP adayının PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri karşısında kamuoyunun beklediği ölçüde duruş sergilememesi seçmenin tepkisine neden oluyor. Sokak gezilerinde Ekrem İmamoğlu'na vatandaşların bu bağlamda sorular sorarak tepki göstermesi CHP adayını agresifleştirmiş durumda.
Arnavutköy'de bir esnafın PKK ve FETÖ hakkındaki ifadelerinden dolayı tepki göstermesi üzerine CHP adayının el kol hareketleri ile ve gergin bir şekilde vatandaşla tartışması, 31 Mart öncesinde çizdiği "ılımlı" profili hayli geride bırakmış durumda.
SAHNENİN IŞIKLARI SÖNDÜ MÜ?
Üçüncü faktör ise bizzat CHP adayı ile ilgili gibi görünüyor. 31 Mart öncesinde sinirleri alınmış bir görüntü vererek her konu karşısında sakinliğini koruyan CHP adayı sanki bu konudaki süresini tamamlamış durumda. Tıpkı bir tiyatro sahnesinde rolünü vaktinde iyi oynayan kişinin sahne ışıkları sönmesinden sonra asıl karakterine rücu etmesi gibi bir tablo var. CHP adayının o eski halinden neredeyse eser yok şimdi. Kampanyayı yöneten ajans bunun farkında olduğu için hem pot kırdığı televizyon programlarından sonra hem de vatandaşlarla tartışmalardan sonra bu konuyla ilgili sosyal medyada sponsorlu reklamlar yayınlayarak durumu toparlamaya ve adayı mağdur göstermeye çalışıyor ajans.
Fakat ok yaydan çıkmış. CHP adayının sorulan her soru karşısında "hepinizi seviyorum, sizleri çok seviyorum, sevelim sevilelim" türünden açıklamaları artık sorgulanıyor. Gerekli gereksiz her yerde aynı cümlelerin tekrarlanması baya baya sırıtıyor. Aday hem CHP'li olduğunu unutuyormuş gibi yaparak hem de sanki CHP'nin tarihsel mirasından haberi yokmuş gibi yaparak muhafazakar kesime kuşatıcı mesajların ne kadar CHP gerçekliğinden kopuk olduğu daha net şekilde görülebiliyor.
27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde bir kez bile CHP'nin darbedeki rolüne değinmeden sürece dair mesajlar vermesi, CHP'nin dindarlara yapılan baskı süreçlerindeki militan laikliğine dair tek kelime özür beyanında bulunmadan cami cami gezerek kapsayıcılıktan bahsetmesi inandırıcılıktan yoksun olduğu için seçmen nezdinde itibar görmüyor.
Böyle olmasında CHP adayının mazbatasını aldığı kısa süre esnasında İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nu yanından ayırmaması fakat yeni seçim kararından sonra ise onunla birlikte görünmekten planlı bir şekilde kaçınması da rol oynuyor.
BİNALİ YILDIRIM POZİTİF
Diğer taraftan CHP adayının 31 Mart öncesi havasını kaybetmesinde en büyük paylardan biri ise Binali Yıldırım'a ve kampanyasını pozitif söylem üstüne kuran AK Parti'ye ait.
Binali Yıldırım gibi ömrü icraat yaparak geçen bir isim karşısında projelerden bahsederek öne çıkması çok zordu CHP adayının. Bu yüzden söyleminde sık sık "çocuklar, kadınlar ve gençler" ön plana çıkartılıyor ve onlara sevgi dilinden sesleniliyordu.
Binali Yıldırım'ın bir sakin güç olarak sahada yer alması, sempatik ve İstanbul'un abisi olabilecek karakterini yoğun şekilde hissettirmesi adeta dalga kıran oluşturmuş durumda. Önümüzdeki günlerde bu tablonun daha da netleşmesi beklenebilir. Binali Yıldırım İstanbul'un abisi olarak öne çıktıkça CHP adayının daha da öfkelenmesi sürpriz olmaz.
31 MART VE 23 HAZİRAN SÜRECİNDE İKİ ADAY ARASINDAKİ BEŞ FARK
İki aday arasında roller büyük ölçüde değişmiş durumda.
Bu kez kaçan Binali Yıldırım kovalayan CHP adayı. Söylem üstünlüğü yer değiştiriyor.
Sakin olan Binali Yıldırım kızgın ve öfkeli olan CHP adayı.
Hoş sohbet muhabbet olan Binali Yıldırım kavgacı olan CHP adayı.
Seçmeni kapsayıcı yönde pozitif dil kullanan Binali Yıldırım, söylediklerinin artık tesir etmediğinin farkında olduğu için gergin olan CHP adayı.
Projeden ve yatırımdan bahseden Binali Yıldırım ezberleri tekrarlayan CHP adayı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.