Arama

Veysel Kurt
Haziran 17, 2019
Son düzlükte TV münazarası

Doksanlı yıllarda sıkça rastladığımız liderlerin ekran tartışmasını uzun süredir izlemiyorduk.

En son Melih Gökçek ile Kemal Kılıçdaroğlu'nu 2008'de canlı yayında izlemiştik ancak ikisinin pozisyonu farklıydı. Biri Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, ötekisi ise CHP Grup Başkan vekili idi.

Dün akşamki tartışmada ise İBB için yarışan adaylar deyim yerindeyse kozlarını televizyonda paylaşmış oldular.

Tartışma Ekrem İmamoğlu'nun talebi ile gündeme gelmiş ve Binali Yıldırım'ın da oluru ile gerçekleşmiş oldu.

Daha önceden kuralları belirlenmiş ve yapılandırılmış bir tartışma olmasına rağmen sadece İstanbul seçmeni değil, bütün Türkiye bu tartışmayı takip etti.

Moderasyonun zaman zaman adilane bir şekilde yapılmadığı kanaati uyandı. Özellikle vakıflara aktarıldığı iddia edilen bütçe ile ilgili soru ve üslup bu bağlamda değerlendirilebilir.

Buna karşın VIP rezaleti ile ilgili yöneltilen soru alelade bir vakaymış gibi dile getirildi.

Moderasyon tartışmasını geride bırakarak söyleyelim, münazarayı önemli kılan üç nokta vardı.

Birincisi adayların doğrudan ve ilk defa karşı karşıya gelmiş olmalarıydı.

Böylece seçmen iki adayın da performanslarını, projelerini, söylemlerini, yaptıklarını ve yapacaklarını iki saatliğine de olsa canlı yayında dinleme imkanı bulmuş oldu.

İkincisi ise, münazaranın seçime bir hafta kala gerçekleşmiş olması dolayısıyla adayların büyük bir risk almalarıydı. Ekranda yapılacak bir hatanın telafisi zor olacaktı.

Bu yüzden her iki aday da hem hazırlıklı hem de ihtiyatlıydı. Özellikle Ekrem İmamoğlu program boyunca hata yapma korkusuyla hareket etti.

Üçüncüsü de son dönemde yaşanan hararetli tartışmalarla ilgili adayların kamuoyuna yapacağı açıklamalardı.

Tartışmanın içeriğinin yapılandırılması, moderatörün kim olacağı gibi konularda Binali Yıldırım'ın hiçbir koşul ortaya koymadan hareket etmesi, programla ilgili psikolojik üstünlüğü ele geçirmesine yol açtı.

Binali Yıldırım'ın bu şeffaflığı ekran performansına da yansıdı. Bütün sorularda somut ve net konuştu.

Seçimin neden iptal edildiği gibi siyasi sorulara da somut cevaplar verdi.

Rakibinin açıklaması gereken noktaları ve izleyici manipüle ettiği, yanlış bilgiler verdiği konularda da devreye girerek izleyiciye doğru bilgiler verdi.

Bu anlamda üç önemli meselede İmamoğlu'nun verdiği yanlış bilgileri düzeltti.

CHP'nin oyların yeniden sayımını iptal ettirmesi, İmamoğlu'nun mazbatasını aldıktan sonra İBB verilerinin kopyalanması ve Ordu havaalanında yaşanan nahoş olaylardı.

Aslında bu üç olay üzerinden de epey zaman geçti. Üç olayda da çok net, somut görüntüler mevcut.

Dolayısıyla izleyici İmamoğlu'nun doğruları söylemesini ve özür dilemesini ya da en azından daha ikna edici olmasını bekledi ama nafile.

Bu konularda daha önce gerçeklerden uzak tutumunu sürdürdü ve kafalarda soru işareti bıraktı.

Diğer konularda söyledikleri de retorik ve vaatten öteye gitmedi.

İstanbul ahalisine hizmet konularında da Yıldırım, projeler üzerinden konuştu.

İstanbul'daki dikey yapılaşmaya dair yaklaşımı bile ezber bozan cinstendi.

Programın bütününe bakıldığında izleyici, Ekrem İmamoğlu etrafında oluşturulan imajın gerçeklerden uzak olduğunu bir kez daha görmüş oldu.

İstanbul'a ve İstanbulluya hizmet noktasında algının değil, tecrübenin, projelerin ve samimiyetin ön plana çıkacağını söylemek gerekir.

Son karar tabi ki seçmenin.

Veysel Kurt

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN