İsmail Zühdi Ağa
Hat San'atının Büyük İsimleri-92
İsmail Zühdi, daha sonrakinden ayırt edilebilmek için Eski Zühdi, Birinci İsmail Zühdi olarak anıldığı gibi, kaynaklarda Zühdi İsmail Ağa ismiyle de yâd edilmektedir. İstanbul'da doğan ve Fâtih'de Âşık Paşa Câmii yakınlarında oturan İsmail Zühdi'nin baba adı Hasan'dır. Gençliğinde, Eminönü'ndeki Baba Cafer türbesinin bulunduğu semt olan Zindankapısı'nda haffaflık (ayakkabıcılık) ile uğraşırken, hat san'atına ilgi duydu ve Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi'den (1670 – 1731) meşk almağa başladı. Ancak, Eminönü ile Yedikule arasındaki mesâfenin uzunluğu kendisini daha yakınlarda bir hoca aramağa mecbur kıldı. Sultanhamamı – Marpuçcular semtindeki Alaca Mescid'de (Çelebioğlu Mescidi) imamlık vazîfesinde bulunan hattat Anbârîzâde (İkinci) Derviş Ali'den (ö. 1715) yazmağa başlayarak bunu sürdürdü. Lâkin bu üstâdın vefâtı üzerine icâzet almak imkânı kalmayınca, yine hocasının arkadaşlarından olan Suyolcuzâde Mehmed Necib Efendi'ye (Devhatü'l-Küttâb'ın müellifi, ö. 1758) mürâcaatla, kendisinden hat meşk etmediği hâlde, bir kıt'asının altına izin cümlesini yazması için ricada bulundu. Suyolcuzâde'nin bunu kabul etmesi üzerine, icâzet cemiyetinin duâsını da o toplantı da hazır bulunan Eğrikapılı Mehmed Râsim Efendi (1688 – 1756) gerçekleştirdi.
Zühdi İsmail Ağa'nın hayatı muhtelif hastalıklarla geçtiği için, hattı rahatlıkla yazdığı söylenemez. Bu sebeble, yatar vaziyette hüsn-i hatla meşgûl olduğu Tuhfe'de naklediliyor. Bazı kıt'alar, murakkaalar ve kitab nüshaları dışında eseri yokdur. Sadece Ahırkapı'nın üstündeki imzâlı ve hicrî 1135 (1723) târihli tâmir kitâbesi onun celî sülüs hattına örnek gösterilebilir. Lâkin o hasta hâliyle, bilhassa Şeyh Hamdullah'ın ve Hâfız Osman'ın eserlerine bakarak, onlara taklîd yazma husûsundaki melekesini gıbta edilecek derecede geliştirmişti ki, eğer sıhhatli ve uzun yaşasaydı, elbette hat san'atındaki yeri daha ilerde olacaktı.
İsmail Zühdi (1731) senesinde vefat edince, Karacaahmed'deki Miskinler Tekkesi civârında hocası Derviş Ali'nin kabri yanına gömüldüyse de, halîfesi sayılan en iyi öğrencilerinden Kâtibzâde Mustafa Efendi'nin (ö. 1760) yazdığı kitâbesiyle birlikte, bu mezar çoktan kaybolmuştur.
İsmail Zühdi'nin Kâtibzâde'den başka yetiştirdikleri arasında Çömez Ömer (ö. 1759), İbrahim Rodosî (ö. 1787'den sonra) ve aynı zamanda ebrû üstâdı olan Ayasofya hatîbi Mehmed (ö. 1773) efendiler ilk hatırlanacak hattatlardır.
Esmâ-i Hüsnâ'yı celî sülüs ve nesih hatlarını kullanarak 14 kıt'alık bir murakkaa şeklinde tanzîm eden İsmâil Zühdi'nin burada ilk iki ve son kıt'aları yer almaktadır; dış pervazları sîm-efşân olarak işlenmişdir. İkinci kıt'anın sol koltuğunda kütübhânenin müessisi Sultan I. Abdülhamîd'in mührü göze çarpmaktadır. Bu şâheser murakkaa hâlen Süleymaniye Kütübhânesi, Hamidiye, Murakkaat 24'te muhâfaza edilmektedir.
İsmail Zühdi Ağa'nın tanzim ettiği Esmâ-i Hüsnâ murakkaasının ilk iki kıt'ası.
Aynı murakkaanın ferağ kaydı.
Prof. Uğur Derman
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.