Arama

Prof. Dr. Sefa Saygılı
Eylül 16, 2017
Beynimizin kapasitesi sınırlı mı?

Beynimiz mucizevi ve mükemmel bir organımızdır. Neredeyse sonsuz kapasitesi olan bir kütüphanedir; raflarını en değerli hatıralarımız ve hayat boyu edindiğimiz bilgilerimiz, tecrübe ve deneyimlerimiz doldurur. Merak edilen konu beyin tam kapasitesine ulaşabilir mi? Veya bir başka ifadeyle beyin 'dolar mı?'

Bu soruyu rahatlıkla hayır diye cevaplayabiliriz. Çünkü beyin sanıldığından daha karmaşık ve esnek bir organımızdır. Geçen yılın başlarında Nature Neuroscience dergisinde yayınlanan bir araştırma raporuna göre beyin, yoğun veri akışı karşısında dahi dolup taşmaz; tam tersine yeni hatıraları oluşturmak için eski bilgileri dışarı atar. Bundan önceki araştırmalar, yeni bir bilginin kendisine yer açmak için eski bilgilerin unutulmaya itildiğini gösteriyordu. Fakat yeni beyin görüntüleme tekniklerinden yararlanan bilim insanları yeni ve eski bilgilerin beyinde kendilerine nasıl yer açtığını artık görüntüleyebiliyor.

İnsan beyninde 100 trilyon sinaps aracılığıyla birbirlerine son derece çapraşık şekillerde bağlanmış yaklaşık 100 milyar sinir hücresi (nöron) bulunuyor. Salk Enstitüsü'nün 2015 yılında yaptığı bir değerlendirmeye göre, bu miktar petabaytlarla –veya milyonlarca gigabaytlarla- ölçülebilecek bir bilgi depolama gücüne eşit. İnsanın bu rakamları, aslında o rakamlar kafasında yer bulsa da, anlayabilmesi zordur. Üstelik insan beyni düşük enerjiyle yüksek hesaplama gücüne sahiptir.

Hafızamız (bellek) çok büyük depolama kapasitesine sahiptir. Okuma yazma bilen bir yetişkin 50 bin civarında kelime bilir; bu da nesneler, eylemler, meslekler, duygular ve daha birçok şey de dâhil olmak üzere aynı sayıda kavramı bildiğini gösterir.

Yani beynimiz, yaşam boyu edinilen her çeşit bilgiyi depolamasına (bellek) imkân veren genel bölgeler içermektedir. Halen bu genel bölgelerin farklı kategorileri için beyindeki muhtemel alt bölümleriyle ilgili neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Genç bir bireyde diyelim bazı beyin bölgeleri hasara uğradı, işlev yapamaz hale geldi. İşte bu bölgelere ait birçok işlevin diğer bölgeler tarafından nispeten kolayca üstlenilmesi buna işaret etmektedir.

Üstelik evrim teorisini çürütürcesine bilginin depolandığı elverişli programlar daha doğuşunda bebekte mevcuttur.

Artık şimdi 'beynimiz dolar mı?' sorusunu cevaplayabiliriz:

Bugüne kadar hiçbir beyin bilgiyle dolma noktasına gelmedi. Her an, her yaşta yeni bilgi ve tecrübelerimize beynimizde yer var. Üstelik beynimiz daha önce düşünülene göre on kat daha fazla depolama kapasitesine sahip olduğu anlaşılmıştır. İnsanların ömürleri bilgi işleme sınırına ulaşmalarından çok önce zaten bitiyor.

Günümüzde insanın karmaşık işleri yapabilmesi gerekiyor, bunun için de edinmesi gereken bilgilerin miktarında ve karmaşıklığında zaman içinde bir artış olduğu doğrudur. Ancak bu bilgileri edinmemize imkân sağlayan konuşma dili, yazı dili, baskı makinesi ve internet gibi araçlardan yararlanma konusunda da hızlı bir ilerleme söz konusudur. Kısacası edinmemiz gereken bilgileri saklayabileceğimiz, araştırınca bulabileceğimiz imkânlar da artmış durumdadır.

Böyle bir bilgi bolluğu karşısında kişinin gelişimiyle ilgili yapabileceği en önemli tedbir ise, beynin depolayabildiği bilgilerin miktarından çok niteliğine önem vermektir.

Prof. Dr. Sefa Saygılı

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN