Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Aralık 28, 2018
İlahiyat eğitimi ve İlahiyat Lisans Tamamlama Programları (İLİTAM)

28 Şubat sürecinde İlahiyat fakültelerinin öğrenci sayısı sınırlandırıldı. Mağduriyetler ve ihtiyaçlar oluştu. Bunu gidermek için 2005 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bünyesinde İlahiyat Lisans Tamamlama Programı (İLİTAM) başlatıldı. Daha sonra 11 ilahiyat fakültesine yayıldı. Bu programlar her yıl yaklaşık 4000 öğrenci almaktadır. Bugüne kadar ise yaklaşık 30.000 kişi bu uygulamadan faydalanmıştır.

AK Parti hükümetlerinin yükseköğretim atılımı ile birlikte İlahiyat fakültelerinin sayısı 92'ye öğrenci sayısı ise 114.000'e ulaşmıştır. Bu sayılar din eğitimi ve hizmetlerinde insan kaynağı ihtiyacının fazlasıyla karşılandığını göstermektedir.

Türkiye'de bu gelişmeler olurken TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, 25/04/2018 tarihli 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'na eklenen 76 numaralı geçici madde ile "ilahiyat ön-lisans programından mezun olanlara ilahiyat ve aynı programı uygulayan fakültelerde, eşdeğer alanlarda lisans tamamlama eğitimi yaptırılmasını; bu eğitimin usul ve esasları ile her yıl tahsis edilecek kontenjanlarının Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenmesini" kararlaştırmıştır. Gerekçe olarak ise şu ifade edilmektedir: "İlahiyat ön-lisans mezunlarının, bilimsel seviyelerinin yükseltilerek bu sayede topluma hizmet sorumluluklarının daha üst düzeyde yerine getirilmesi ve kamuda çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi" hedeflenmektedir.

Kanun tasarısının çıkarılma gerekçesi olan mevcut çalışan insan kaynağı kalitesinin geliştirme hedefi çok değerli ve önemlidir. Diyanet İşleri Başkanlığının insan kaynağının kalitesinin arttırılması önemli bir ihtiyaçtır. Grafik de görüldüğü gibi personelin yarısından fazlası üniversite mezunu değildir. 19.029 kişi İmam Hatip lisesi mezunu, 50.506 kişi ön lisans ilahiyat (büyük çoğunluğu açık öğretim ilahiyat ön lisans) 7.068 kişi de ilahiyat dışı önlisans programlarından mezun olmuş gözükmektedir. Başkanlığın çalışanlarının üniversite mezunu oranını arttırma hedefi önemlidir.

İLİTAM programına ihtiyaç duyan başkanlığın ön lisans ilahiyat mezunu 50.506 çalışan kişidir.[1] Özlük haklarını ve kişisel gelişimlerini devam ettirmek istemektedirler. Fakat uygulamanın riskleri, zaafları ve sakıncaları da bulunmaktadır.

Öncelikle ilahiyat fakülte ve öğrenci sayısı göz önüne alındığında gelecek din eğitimi ve hizmetlerinde İLİTAM programına ihtiyaç bulunmadığının hatırlanması gerekir.

İkinci olarak hâlihazırda uygulanan İLİTAM programları din eğitimi ve hizmetlerinin gerektirdiği bilgi ve beceri setleri bakımından çok dezavantajlıdır. Örgün ilahiyat eğitiminin sunmuş olduğu kalite imkanlarını sunamamaktadır. Bu programda Arapça hazırlık sınıfı yoktur. Örgün eğitime göre sınırlı sayıda ders ve içerik aktarılabilmektedir. Başarı çoktan seçmeli testlerle ölçülebilmektedir. Bu İlahiyat eğitiminin mahiyeti bakımından zayıf ve çok işlevsel değildir.

Üçüncü olarak İLİTAM programları örgün eğitimin sunduğu sosyalleşme ve iletişim becerilerini geliştirme süreçlerini sunamamaktadır. Yapılan araştırmalar da bu bulguyu desteklemektedir. Halbuki sosyalleşme ve iletişim becerileri din eğitimi ve hizmetlerinde kritik önemdedir.

Dördüncü olarak örgün lisans program öğrencileri ve mezunları uzaktan eğitim yoluyla yürütülen lisans tamamlama programlarının, örgün lisans programları ile diploma düzeyinde eşitlenmesini adaletsizlik olarak görmektedir. Çünkü örgün öğrenciler daha zorlu eleme süreçlerinden geçerek, daha fazla emek ve maliyet ödeyerek mezun olduklarını düşünmektedirler. Haklılık payları da yüksektir. Durum bu iken ön-lisanstan lisans tamamlama programına geçişin sınavsız yapılması sorunu daha da derinleştirebilir. Bu sayının şu anda 114 000'e yaklaştığını hatırlamak faydalı olabilir.

Bu haklı eleştirileri karşılayabilmek için ön lisans programlarından ilahiyat fakültelerine geçişin diğer fakültelerde olduğu gibi sınırlı kontenjan, DGS veya seçici kriterler üzerinden yapılabilmesi çok önemlidir. Ayrıca dünyada din yüksek eğitim ve öğretimi örgün lisans eğitimiyle de yetinilmeyip icra edilecek din hizmet alanı dikkate alınarak yüksek lisans programlarıyla desteklenmektedir. Mesela büyük mabetlerdeki imamlık, irşat veya manevi danışmanlık hizmeti için 2 yıllık uygulamalı yüksek lisans programları veya sertifika programları uygulanabilir. Nitelik ve kalitenin ihmal edildiği bu tür uygulamalarda dini yorumun üretilmesi, temsili ve toplumsal uzlaşının üretilebilmesinde ciddi zaaflar oluşabilir.

Yüksek din eğitim, öğretim ve hizmetlerinde mesleki yeterliliklerin temini ve ölçülmesi en kritik noktadır. İLİTAM programları bu noktada oldukça dezavantajlıdır. Konu büyük ölçüde Diyanet personeli düşünülerek tartışılmaktadır. Halbuki İLİTAM mezunları İlahiyat fakültesi diplomasına sahip olduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı'na öğretmen olarak geçebilme hakkına sahiptir. Sosyalleşme ve iletişim yetkinlikleri bakımından oldukça dezavantajlı bir grubun öğretmen olabilmesi büyük bir risktir. Öğretmenlik beceri setlerinin kazanılıp kazanılmadığı ölçülmesi gerekmektedir. Ayrıca diğer devlet görevlerine de geçebilmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığının insan kaynaklarının niteliğini arttırması hedefi önemlidir. Fakat bunun için farklı yöntemler geliştirilmesi daha uygundur. Sertifika programları, hizmet içi eğitim programları bunlardan bazılarıdır. Veya Diyanet personelinin ihtiyaçlarına uygun ilahiyat programı da geliştirilebilir. Böylece örgün lisans mezunları tarafından dile getirilen "adaletsiz uygulama" eleştirisinin önüne geçilmiş olur.

[1] https://stratejigelistirme.diyanet.gov.tr/sayfa/57/istatistikler 27 Aralık 2018 tarihinde WEB sitesinden alınmıştır.

Prof. Dr. Atilla Arkan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN