Arama

Mustafa Özcan
Eylül 6, 2021
1945’e geri dönüş!
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bölge ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinden sonra 1945 yılında yaşadığı havayı yeniden soluyor. Tarih yeniden geriye sarıyor. O dönem bir geçiş dönemiydi. İngiliz nüfuzu yerini Amerika nüfuzuna bırakıyordu. Kimi rivayetlere göre bu devir teslim anlaşmalı olmuştu. İngiltere patronluğu daha fazla yürütemeyeceğini anlamış ve nüfuzunu isteyerek ABD'ye devretmişti. Kimilerine göre ise devir-teslim sancılı ve çekişmeli olmuştur. 1956 yılındaki Üçlü Saldırı da bu tezi teyit etmektedir. Şimdi 2021 yılında İngiltere'nin yerini ABD aldı. Lakin nüfuzunu kime devredeceği pek belli değil. Nüfuzu devralacak güç henüz ortaya çıkmadı. Kimi Arap ülkeleri bu boşlukta Rusya ile ilişkilerini artırmanın yolunu arıyor. Kimileri ABD yerine İsrail'i ikame ediyor. İsrail ile aynı gemide olduklarını düşünüyor. Kimileri de Çin ile daha iltisaklı politika güzlüyor. İran yetersizlikten dolayı kendisini ve iradesini büyük ölçüde Çin'e teslim etti. İbrahim Reisi, dönemi sırasında Irak üzerinden bölgeye yeniden uzanmak, ulaşmak ve bölgesel ilişkilerini geliştirmek istiyor. 1945 yılını sembolize eden husus şudur: Süveyş Kanalı'nda Amerikan Başkanı Roosevelt Suudi Kralı Abdulaziz ile bir savaş gemisinin güvertesinde buluşuyor, bir araya geliyor. Burada genel hatlarıyla petrol karşılığı güvenlik anlaşması kotarılıyor. Suudi Arabistan ABD'yi petrolsüz bırakmayacak ve buna mukabil ABD de Suudi Arabistan'ın güvenliğini garanti edecek, teminat altına alacaktır. Bir başka husus ise Suudi Arabistan'ın bölgesine sarkması halinde de Amerikalılar buna karşı çıkılmayacaktır. Bir başka anlaşma maddesi de Suudi Arabistan petrolünü dolar üzerinden satacak olmasıdır. Bu da uluslararası piyasalarda doları vazgeçilmez para birimi haline getirecekti. Şimdi ise devran değişiyor, tersinden işliyor.

Bugün ABD sadece Afganistan'dan değil aynı zamanda Ortadoğu'dan da çekiliyor. Bunun yıpranma payı gibi değişik nedenleri var. Bir de doğrudan Çin'i takibe yoğunlaşmak istiyor. ABD'nin dünyada 800 kadar askeri üssü var. Artık bunları taşımakta ve finanse etmekte zorlanıyor. Sezai Karakoç'un dediği gibi bazen güç zaafa, zaaf da güce dönüşebilir. Bir şey sınırı aştığında geri teper. Bu nedenle de safraları atmak ve yeniden yükselmek derdinde. Safraları attıktan sonra yeniden yükselebilir mi? ABD, Vietnam bozgunundan sonra yeniden cihangir haline geldi ve İslam dünyasının üzerine çullandı. Lakin Irak ile Afganistan'da yine tökezledi. Aksi takdirde bütün bölgeye nizamat vermek istiyordu. Bunun için de BOP projesini hazırlamıştı. Evdeki hesap çarşıya uymamıştır. Hesaplarını yeniden gözden geçirmek zorundadır. Tabiat boşluk kaldırmaz denildiği gibi ABD bölgedeki müttefiklerine karşı yükümlülüklerini azaltmak veya kaldırmak isterse karşı tepki ne olur? Amerikan kibri (hubris) nedeniyle Amerikan idareleri altın yumurtlayan tavuğu kesmek istemiştir. Bu ise mahrumiyetleriyle sonuçlanmıştır. ABD'nin gıyabında Suudi Arabistan kendisine yeni dostlar arıyor, ediniyor. Körfez ülkeleri beka endişelerini gidermek için Rusya, Çin gibi ülkelerin kapısını aşındırıyor. BAE gibi kimileri de beka endişesini İsrail ile gidermeye çalışıyor. Suudi Arabistan Savunma Bakan Yardımcısı Halit Bin Selman ile Rus mevkidaşı Alexander Fomin arasında ikili bir savunma anlaşması imzalandı. Son yıllarda OPEC çerçevesinde ve dışında Suudi Arabistan ile Rusya arasında ilişkiler gelişiyor. Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra Suudi Arabistan Veliahtı Muhammed Bin Selman'a G-20 zirvesinde en sıcak ilgiyi Putin göstermiştir. Nasıl olsa Batılılar gibi riyakar davranmıyor araya insan haklarıyla ilgili şartlar sokmuyor!

Ortak savunma anlaşması sadece Rusya ile ilişkilerin geliştiğinin işareti değil aynı zamanda ABD'ye de bir mesaj niteliğinde. Riyad ilişkileri çeşitlendirmek istiyor. Tek ayak üzerine kalmak istemiyor. 2021 yılı, küresel zeminde jeopolitik bir değişim anının yakalandığı bir yıl olmuştur. ABD Afganistan'dan ve bölgeden çekiliyor. Lakin onun yerini dolduracak çapta tek bir güç yok. Dolayısıyla ABD'nin yeri ancak kolektif veya parçalı olarak taksit taksit doldurulabilir. 76 yıl önce İngiltere ile Fransa'nın tacının dama atıldığının en önemli göstergelerinden birisi Kral Abdulaziz ile Başkan Franklin D. Roosevelt'in Süveyş Kanalında USS Quincy güvertesinde bir araya gelmesiydi. Bu buluşma bölgede siyasi liderliğin değişimi için sembolik bir görüntü arz etmiştir. İngiltere ile Fransa'nın nüfuzu daralmış veya gerilemiş bunun yerine ABD ile SSCB öne çıkmıştır. 76 yıl sonra elimizde böyle sembolik bir fotoğraf yok ama Suudi Arabistan ile Rusya savunma bakan yardımcıları askeri işbirliğine dair bir metin imzalıyorlar. Churchill'in Kral Abdulaziz ile Roosevelt'in buluşmasına arkadan baka kalması gibi şimdi de Amerikalılar Rusya ile Suudi Arabistan yakınlaşmasını ellerinden bir şey gelmeden buruk bir şekilde izliyorlar. Rusya-Suudi Arabistan askeri işbirliği anlaşması ABD'nin bölgeden askerlerini çekeceğini ilan etmesinin ve Suudi Arabistan, Ürdün, Kuveyt, Irak gibi ülkelerden 8 adet füze savar Patriot sisteminin çekilmesi kararının ertesine denk gelmiştir. Bu adeta ABD'ye rest çekmektir. Rusya ile Suudi Arabistan askeri işbirliği anlaşmasına varılmasında, ABD'nin Riyad ile arasındaki Yüksek İrtifa Alan Savunması Anlaşması'ndan çekilmesi de etkili olmuştur (THAAD).

Histerik karakterli Prens Muhammed Bin Selman ABD ile ilişkilerde değişikliğe gitmek istiyor. Bu da Rusya tercihini kullanmasını gerektiriyor. Moskova'nın bölgesel bağlantıları güçlendikçe ABD'nin ilişkileri zayıflayacaktır. Rusya, 2017 yılından beri Suudi Arabistan'a silah ve mühimmat tedarik ediyor. Bu süreçte diğer Körfez ülkeleriyle de bağlantılarını güçlendirecektir. BAE, Katar gibi ülkeler sırada bekliyorlar. Irak ve Türkiye pazarlarında da varlığını artırmaktadır. Bölgede bazı şeyler değişiyor. Sözgelimi artık ABD'nin Suudi Arabistan petrollerine eskisi gibi bağımlılığı ve ihtiyacı kalmadı. Oysa Çin'in ihtiyacı giderek büyüyor. Bu da yeni arayışları ve ilişkiler yumağını beraberinde getiriyor. İlişkiler gelişerek, değişerek ve renklenerek yoluna devam ediyor.

Kısaca, farkına varmasak da tarih yeniden kısa devre yaptı ve farklı şartlarda olsa da 1945'e geri döndük. Bu defa İngiltere'nin yerinde ABD var.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN