Arama

Mustafa Özcan
Haziran 7, 2017
Körfez’in İttihatçıları
Sosyal olaylarda benzerlik reddedilemez. Bundan dolayı da tarih tekerrür eder. Garip gelse bile Osmanlı'nın İttihatçıları olduğu gibi aynı zamanda her bölgenin kendisine has İttihatçıları olabilir. Bu toy ve kanı kaynayan İttihatçı zümreleri, yetmeleri genellikle yaşlı devlet çarkını ele geçirdikten sonra, sürat çağına uyarak, ele geçirdikleri yapıya hız yaptırarak onu tarumar ederler. Yapı ile bu yapıyı yönetenler arasında uyumsuzluk vardır. İtina ile yönetilmesi gereken bir yapı hor ve hovardaca kullanılır ve kaçınılmaz son da bu suretle gelip çatar. Osmanlı yıkıldıktan sonra İttihatçıların Arap kanadı veya kalıntıları da 'huylu huyundan vazgeçmez 'misali aynısını Mısır'da denemişler; Kral Faruk'u devirerek yerine geçmişlerdi. Sonrası hüsran. Bu nedenle de Abdunnasır'a Abdulhüsran denilmiştir. Nasır ve arkadaşları Hür Subaylar, Muhammed Haseneyn Heykel'in tanımıyla Arap İttihatçılarını temsil ederler. Aziz Ali Mısri de onların akıl hocasıdır. Bunlar da Kral Faruk'tan devraldıkları devlet çarkını darmadağın ederler. Bunun en önemli şahitlerinden birisi Ali Özek Hoca'nın hatıratı ve sair kitaplardır.

Osmanlı'nın duraklama devrinden itibaren saltanat, babadan oğula geçme yerine büyük kardeşe intikal eder. Birinci Ahmet dönemine kadar babadan oğula devreden saltanat sistemi, bilahare 'ekber ve erşed' sistemiyle yürürlükten kalkar, padişahlık büyük kardeşe tevdi edilir. Ama bu zamanla yaşlanmayı da beraberinde getirir. Yeni yöntem bir yönüyle eski sistemi tamir etse bile diğer taraftan da açık verir. Yaşlanma da dinamizmi öldürür, ihtiyatı beraberinde getirir. Bu yönüyle İsmet İnönü ile Sultan Abdulhamid Han mukayese edilir. Daha doğrusu biraz evhamla karışık bir şekilde ihtiyatlılıkları karşılaştırılır. İdeolojik bir karşılaştırmaya mahal yoktur. Ama mizaçları imtizaç eder. Bu yaşlanma tecrübeyi beraberinde getirse de dinamizmi öldürür.

Dinamizmin ölmesiyle birlikte devlet çarklarında yavaşlama elbette kanı kaynayan gençleri tahrik eder. Kendilerince devlet işleyişinde eksik ve gedikler gördükçe huzursuzlanırlar, söz sahibi olmaya can atarlar. Bu da Namık Kemal ile birlikte bilhassa gençler ve aydınlar arasında cumhuriyetçilik fikrinin revaç bulmasını sağlar. Jön Türklerle birlikte değişimin altyapısı atılır; kültürel değişim sağlanır. Devlet çarklarına musallat olan İttihatçılarla birlikte de siyasi değişim yaşanır. Gençler atak ve hırslıdır. Devletin, hareket yoksunu, yerine çöreklenmiş yaşlılar tarafından temsilini içlerine sindiremezler. Oysa ki, Avrupa'da öyle midir? Oralarda değişim rüzgarları esmektedir.

Yuları veya iktidarın çarklarını İttihatçılara kaptıran Osmanlı'nın yaşlı kuşağı, Harbi Umuminin sonunda tahtını tacını kaybeder ve böylece bir dönemin de sonuna gelinir. Namık Kemal'i hayalindeki cumhuriyet rejimi fikri varisleri tarafından kurulur. Buna Tevfik Fikret'in laik eğilimini de eklemek gerekir. Cumhuriyet yeni nesillere siyasi sistem olarak Namık Kemal'in, laiklik umdesi olarak da Tevfik Fikret'in armağanı olsa gerek!

SSCB de dağılmadan önce Garbaçov ile birlikte reformlara; ötesinde parti teşkilatında yenilenmeye ve gençleştirmeye gitmişti. Gorbaçov İttihatçılara Çin ise İkinci Abdulhamid'e özendi. Çinliler bu konuda ihtiyatlı davrandılar ve bu yüzden de SSCB'nin sonuyla karşılaşmadılar. Gorbaçov'un hızlı reformlarıyla birlikte SSCB tarihe karışmış oldu. İtalya da bir dönem ihtiyarlar tarafından yönetildi ise de akıbeti SSCB'ye benzememiştir. Bunda sistemin dönüşüme açık olması kadar, sistemin, yıpranan çarklarına taze kan pompalama imkanına sahip oluşunun da payı olmalıdır.

Osmanlı'nın son dönemini taklit eden Körfez şeyhlikleri özellikle de Suudi Arabistan'da saltanat, babadan oğula geçmiyor, kardeşler arasında taksim ediliyordu. Bu yüzden de özellikle de İran Devriminden itibaren Körfez liderliği hem yaşlanmış hem de olayların altında yorulmuştu. Bu yorgunluğu en iyi ifade edenlerden birisi Kuveytli siyaset bilimci Abdullah Fehd Nefisi olmuştur.

Kardeşler zincirinin sona ermesiyle birlikte Suudi Arabistan'da 'ekber ve erşed' sistemi tıkandı. Bu defa sistemi gençleştirmek zorunda kaldılar. Ve ilk hamleyi, denemeyi Kral Abdullah yaptı lakin ecel erken davrandı ve hamlesini yarım bıraktı. Oğlunu veliaht yapmıştı ama gerisini getiremedi. Türk meselinde olduğu gibi tahtını yapmış ama bahtını yapamamıştı.

Bu defa sıra Kral Selman ve oğlundaydı. İçişleri eski Bakanı Nayif Bin Abdulaziz'in oğlu Prens Muhammed bin Nayif birinci veliaht olarak adlandırıldı. İkinci veliaht ise bizzat Kral Selman'ın oğlu Muhammed idi.

Şimdi Körfez'de iki Muhammed'in borusu ötüyor. Bu nedenle de bunlara 'Muhammedeyn' diyorlar. Bunlardan birisi BAE Dışişleri Bakanı ve bölgenin en güçlü ismi Muhammed Bin Zayed. Diğeri de Muhammed Bin Selman. Omuz omuza vermişler, önemli kararlara imza atıyorlar.

İşte bu genç ve toy kuşağa Körfez'in yeni İttihatçıları demek mümkün. Katar'la gerilimin arkasında da bu iki ismin olduğu varsayılıyor. Bunların hem Putin hem de Trump ile ilişkileri gayet iyi. Dolayısıyla bölgeye ABD ile işbirliği halinde İsrail'e de yabancı kalmadan yeni bir nizamat vermek istiyorlar.

Lakin soru şu: Yaşlı kuşağın bıraktığı esnemiş ve gevşemiş çarklar bu sadmeye veya hızlı koşuya dayanır mı?

Suudi Arabistan'da iki eğilim dikkat çekiyor. İstihdamda Suudileştirme, iktidarda ise gençleştirme. Bakalım Körfez'in yaşlı iktidarı bu hız tutkunlarının hızına yetişebilecek mi? Yoksa araba su mu koy verecek? Muhammed'ler, İttihatçı modelinden bir başarı hikayesi üretebilecekler mi? 2030'a söz kestiler. Ömrü olan görür…

*Körfez'in Jön Türkleri yazısına bir derkenar…





Mustafa Özcan



Fikriyat.com

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN