Arama

Mustafa Özcan
Mayıs 26, 2017
Vira bismillah!
Mevsim bahar; ramazan arifesindeyiz. Güzel günlerin buluşmasına, izdivaç ve imtizacına tanıklık ediyoruz. Bu güzelliklerin buluşması inşallah dumura uğrayan dokularımızı, melekelerimizi imar eder, canlandırır. Buna ne kadar da muhtacız! Yeryüzü Müslümanları alabildiğince zor bir süreçten geçiyorlar. İfade ve tasvir etmek yaşamak kadar zor.Hadislerin de teyit ettiği gibi ayne'l yakin düzeyde hissettiğimiz fitneler ve çileler bir öncekini aratıyor ve unutturuyor. Gece karanlıkları gibi üzerimize çöküyor, okyanus dalgaları gibi köpürüyor. Küresel bir 28 Şubat sürecinden belki de 11 Eylül siluetinden, karaltısından geçiyoruz. Dini bozma veya genleriyle oynama girişimine paralel olarak toparlanma çabalarına rağmen dindarları seyrekleştirme, dini sembolleri görünür olmaktan çıkarmak, arka plana itmek dün de olduğu gibi bugün de sürüyor. Nafiz çevreler boş durmuyor. Hoş Allah'ın rahmetinden umudumuzu kesmiş değiliz. Lakin yaşananlar sanal değil. Bazen delip de geçiyor. Dindar kitleler tarihin imbiğinden süzülüyorlar. Bu söz bana Kuveyt'te yaşamakta olan Suriye asıllı ve Erbakan Hocanın talebelerinden Mustafa Tahhan Bey'in her gördüğümde tekrarladığı bir ifadesini hatırlattı. Müslümanlar şişenin boğazından/imbikten geçiyorlar ( El Müslimun/ vel İslamiyyun fi unki'z zücace) . İmbikten geçiyoruz. Doğrusu onun beni her gördüğünde bu sözü tekrarlamasına bir anlam veremiyordum. Henüz 28 Şubat sürecine ermemiş; asude sayılabilecek günlerden geçiyorduk. O tecrübesini ve geçmişe dair hatıratını bu söz veya deyim üzerinden aktarıyordu, istikbale dair agah olmamızı istiyordu.

* * *


Biz ise belanın büyüğünün henüz önde olduğunun farkında değildik. Mısır ve Anadolu'da saltanat günleriyle sonrasını karşılaştıranlar şunları söylemekten kendilerini alamayacaklardır, ' biz mazideki istibdadı taşlarken meğerse asıl istibdat atide imiş…' İttihat Terakki veya Hür Subaylar gibi komitacılar önceki istibdatlara rahmet okutmuşlardı. Arapça deyimiyle: Allah ilk nebbaşa ( mezar soyguncusu) rahmet etsin!

Pakistan asıllı Fazlurrahman gibi (İslam'ın yeni asrına ithaf ettiği İslam kitabıyla) 1400 hicri yıla dair değerlendirmeler yapan Sudan asıllı düşünür Muhammed Ebu'l Kasım Hac Hamd da İslam'ın İkinci Küreselleşmesi gibi kitaplarıyla asrın şafağında girilen asrın Müslümanlar için neyi ifade ettiğini irdelemeye çalışıyordu. Vardığı sonuç şu oldu: Müslümanlar çok büyük badireler atlatacaklar, imbikten geçecekler, süzülecekler; sonrası cefadan sefa faslına geçmek olacak. Menzile varıncaya kadar, onlarca yıllık bir siyasi erbain çıkarmaktan veya çile döneminden bahsediyordu. 1979 yılında yazmış olduğu kitabında İslam'ın birkaç kuşak içinde dünyayı rahmetiyle kuşatacağını öngörüyor. Elbette Allah vaadini unutmadığı gibi biz de ahdimizde durmamız gerekiyor. Süreçler elbette inişli çıkışlı. Bazen canımız burnumuza geliyor.

* * *


Mustafa Tahhan, Mısır'da 2013 sonrası yaşananlardan sonra Türkiye'ye yerleşen Muhammed Harp'in muadillerinden birisi. Türkiye ile Arap alemi arasındaki köprü şahsiyetlerden. Mustafa Tahhan'ın deyimiyle şişenin boğazı daraldıkça daraldı. Giderek de daralıyor. Bazen nefesimizin kaçtığı oldu. Neredeyse buhar olup uçacağız.

Ramazanla birlikte diriliş ufkundayız. Dikey atmosfer yenileniyor. İnşaallah yatay atmosfere de kalıcı tesirler icra eder ve kalıcı izler bırakır. Ramazan arifesinde ben de Fikriyat ile buluşmuş oldum. Kaderimiz kesişmiş. Ramazan-ı şerif, Fikriyat ve ben; üçgende buluştuk. İnşallah bu buluşma hayırlara vesile olur. İster istemez mukaddimat nevinden kasvetli vakıaya tasvir ettik. Umudun tükendiği yerde zafer tomurcuklanır. Kul daralmayınca Hızır yetişmez. Esbabın tükendiği yerde inayet zuhur ediyor. İnayet yarımız Allah vekilimiz olsun. O ne güzel vekildir.

Yolculuk uzasa da Sanaa'ya varmalı.

Teşekkür: Düzenli yazmadığım günlerde benden ilgi ve alakalarını esirgemeyen, yazı hayatını sürdürmemi isteyen içten arkadaşlarımız oldu. Onlara minnettarım. Bu yönde alaka gösterdiler, adıma girişimde bulundular. Beni bir çeşit hayata tutturmak olan yazı hayatına geri döndürmeye çabaladılar. Bu çaba ve ilgilerinden ötürü başta Resul Tosun, Prof. Dr. Sefa Saygılı ve D. Mehmet Doğan gibi dostlara içtenlikle şükranlarımı arz ederim. İsmini anamadığımız veya unuttuklarımdan da bağışlamalarını istirham ederim. Desteklerini esirgemeyenler sadece var olmasınlar; Allah emsallerinin sayısını da artırsın. Hayat dostlarla güzel…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN