Arama

İsmail Güleç
Mayıs 16, 2021
Araplar Türkleri sevmez mi?
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Malum, birkaç haftadan beri Kudüs'ü konuşuyoruz ve endişe ediyoruz. İsrail'in tamamını işgal etmeden durmayacağı anlaşılan, fanatiklerin ve yobazların baskısıyla saldırdıkları Mescid-i Aksâ'yı ve Müslümanları savunmak için elimizden şimdilik üzülmek ve tepki göstermekten başka bir şey gelmiyor.

Bu tepkiyi abartılı bulan ve nedense bu gibi durumlarda sayıları az da olsa ortalığı karıştırmayı vazife addeden birileri, Arapların, Türklere ihanet ettiklerini söyleyerek İsrail'i haklı buluyor ve sadece Arapların bunu hak ettiklerini dile getirmedikleri kaldı.

Tarih, öyle bir köhne dükkandır ki istedikten sonra her şeyi bulursunuz ve işinize geldiği gibi de kullanırsınız. Maalesef günümüzde, sosyal medyanın mahvedici özelliğini bilenler, bir fotoğraf veya bir cümleyi istismar ederek amaçlarına hizmet etmediğini düşündükleri kişilerin hayatını kararttıkları gibi tarihi de arzu ettikleri şekilde verebiliyor.

Sözlerimin yanlış anlaşılmasını istemem. Hicaz bölgesindeki kimi Arap kabilelerinin, İngilizlerin tahriki ve teşviki ile Osmanlılara karşı savaştığını inkâr etmiyorum. Aynı İngilizlere karşı, kimi Arap kabilelerin de Osmanlıların yanında savaştıklarını da Çanakkale ve Sarıkamış'ta bizimle birlikte şehit olduklarını da biliyoruz. Dolayısıyla mesele, Arap-Türk düşmanlığına indirgenecek ve onunla açıklanacak kadar basit değil.

ARAPLARIN GÖZÜYLE TÜRKLER

Şerafettin Yaltkaya'nın (ö. 1947), Arapların Gözüyle Türkler (İstanbul: Büyüenay, 2018) isimli bir kitabı var. Türkleri anlatan iki kitap ve birkaç Arapça şiirin tercümesinden oluşan kitabında Türkler, hem millet olarak hem de asker olarak övülmekte, diğer milletlerden üstün tarafları anlatılmakta.

Kitabın içinde yer alan ilk kitap Câhız'ın (ö. 869) meşhur Risâle fî Fezâili'l-Etrâk (Türklerin Faziletleri) isimli eseridir. Bu eser, İslâm âleminde Türklere dair yazılan en eski eserdir. Halife Me'mûn askerlerine sorar:

  • Karşınıza yüz Türk mü, yüz Haricî mi çıkmasını istersiniz?

Diye sorar. Türklerle Haricileri karşılaştırırken Türklerin üstünlükleri anlatılır.

Yaltkaya'nın tercümesini verdiği kitapların ikincisi İbn Hassûl (ö. 1058), Kitâbu Tafzilu'l-Etrâk alâ Sâiri'l-Ecnâd (Türk Askerlerinin Üstünlüğü). İbn Hassûl eserinde Türklerin özelliklerini anlatırken, Allah'ın onları aslan suretinde yarattığını, eti çok sevdiklerini, kırlarda yaşadıklarını, cesaretleriyle bilindiklerini ve diğer toplumlardan farklı olarak fırsat bulunca başbuğluğu ele geçirmeye çalıştıklarını anlatır. Bu arada, Hz. Peygamber'in "Türkler size dokunmadıkça siz onlara dokunmayın" sözüne dayanarak Türklerin çok muteber bir millet olduğunu söyler. İbn Hassûl, yakından gördüğü Tuğrul Bey'in iyi hasletlerini açıklar ve Adudüddevle ile mukayese eder.

Yaltkaya'nın kitabının üçüncü bölümde, aralarında Zemahşerî (ö. 1144), Sıbt ibnü't-Teâvîzî (ö. 1188) ve İbn Hayyûs (ö. 1081) gibi meşhur isimlerin de olduğu on iki şair ve edibin, Türklerin güzel hasletlerini anlattığı şiirler ve tercümeleri yer alıyor. Birkaç beyti örnek olarak verelim:

Şu gördüğüm aslan mıdır yahut ceylan mıdır yoksa insan mıdır?
Daha doğrusu Türk kıyafetine girmiş güneş midir yoksa ay mıdır? Onu tam olarak anlatmakta şaşırıp kaldım.

O, gözleri çekik ve dar olan bir kavimdendir. Türk ki onlardan kerem ve ihsan istenilecek olsa yağmur gibi yağdırırlar ve her yaptıkları işi de herkesten iyi yaparlar.

Türkler de insan zümrelerinden bir zümredir. Fakat onlar savaş günlerinde diğer insan zümrelerinden farklıdır. Onlar başka insanlar gibi kırılmak bilmezler. Onlar savaşlarda bütün insanlardan daha kuvvetli ve kırılmaya karşı daha salâbetli ve mukavemetlidirler.

Türklerin ne yüksek damarları, kanları vardır, felek onu tüketmesin. Kesmesin ve onun dalları ve budakları çok ve gür olan ağaçları da kurumasın.

Onlar öyle bir topluluktur ki bütün övünçler onlara mahsustur. Onlar, zulmün her çeşidine indirilmiş birer darbedirler.

Şunu da iyice bilsinler ki necâbet ve soy temizliği bir haslettir ki Tanrı onu yalnız Türklere vermiştir.

Kitap, yukarıdaki satırlara benzer, Türkleri öven ve faziletlerini anlatan örnekle dolu.

Ben, bu yazı ile tüm Arapların, Türkleri her zaman çok sevdiğini iddia etmiyorum. Tarihten birkaç örnek bularak genel ve kesin hükümlerde bulunmanın haksızlık olduğunu göstermeye çalışıyorum.

Buna rağmen yine Arapların Türkleri sevmediğini söyleyebilirsiniz, yazabilirsiniz. Ancak zaman bunları söyleme zamanı değil. Karşımızda haksız bir saldırı var, zalim ile mazlum var. İsrail'in haksızca ve insafsızca çocukları ve kadınları öldürdüğü bir dönemde, Arapların Türklere ihanet ettiğini dile getirmek, masum insanların bu zulmü hak ettiklerini ve İsrail'in haklı olduğunu farklı bir şekilde dile getirip onların zulmüne ortak olmak anlamına geldiğini hatırlatmama gerek var mı?

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN