Arama

Prof. Dr. Atilla Arkan
Ekim 21, 2018
Boş kontenjan sorununa bölüm veya program odaklı perspektifle çözüm arayışı

Türk Yükseköğretiminde boş kontenjan konusu üzerinde yazmıştık.[1]

Yükseköğretimdeki sorunların dışa vurduğu diğer olgular ise "pasif öğrenci", "öğrenci devamsızlıkları" ve "öğrencilerin kayıt sildirme oranlarıdır. Konun ehemmiyetini vurgulamak için bu sene lisansta boş kalan kontenjan oranın % 25'i aştığını hatırlatmak faydalı olur. Bu sorunların yerel ve küresel boyutları bulunmaktadır. Bu yazıda çözüm arayışı olarak bölüm bazlı analizin ne tür imkanlar sunduğunu incelenecektir.

Çözüm arayışı olarak bölüme odaklanıldığında ilk önemli belirleyici öğretim üyesidir. Bu çerçevede şu sayısal veriler önemlidir:

  • Öğretim üyesi sayısı
  • Öğretim üyesinin kaç tür derse girdiği
  • Öğretim üyesinin kaç saat derse girdiği
  • Öğretim üyesinin bir dönemde okuttuğu öğrenci sayısı

Tüm bu veriler bölümün eğitim kalitesine dair ciddi ipuçları vermektedir. Bu parametrelerde düşük olan bölümlerin kontenjanlarının boş kalması çok muhtemeldir. Bu noktada öncelikli çözüm bölümdeki öğretim üyesi sayısının arttırılmasıdır. Üniversitedeki değerlendirilemeyen boş kontenjanların oluşturduğu kaynak israfı düşünüldüğünde mali tasarruf tedbirleri savunması anlamlı değildir. Sistem içerisinde büyük üniversitelerde atama bekleyen doktor araştırma görevlisi sayısı düşünüldüğünde yetişmiş insan kaynağı olmadığı savunması da zayıf kalmaktadır. Bu noktada öğretim üyelerinin üniversitelere dağıtılabilme sorunu var gözükmektedir.

Öğretim üyesi noktasında niteliksel olarak belirleyici iki husus daha bulunmaktadır:

  • Öğretim üyelerinin beceri aktarma kapasitesinin ölçülmesi
  • Öğretim üyelerinin ders işleme yöntemleri

Sayısal yeterliliğin dışında öğretim üyelerinin öğrencilerinin rekabet güçlerini artırdıkları en önemli husus "beceri kazandırabilmeleridir. Etkinlik temelli, uygulamalı ve öğrencinin öğrenme sürecini merkeze alan ders işleme beceri aktarımını güçlendirmektedir. Sonuç olarak bu husus eğitimin kalitesini ve boş kontenjan konusunu doğrudan etkilemektedir.

Bunların dışında bölüm öğretim üyelerinin yayın ve proje sayıları da eğitimin kalitesi noktasında elbette ki önemli göstergelerdir. Fakat öğretim üye sayısının az olduğu yerlerde eğitim yükü çok fazla olacağı için bu iki göstergenin bağlamla beraber yorumlanması uygundur.

Boş kontenjan olgusu bakımından analiz edilmesi gereken diğer önemli husus bölümün programıdır.

Bu noktada ise şu hususlar önemlidir:

  • Bölüm programının hedeflediği beceri ve kazanımların tespiti
  • Bu beceri ve kazanımların sahanın talepleriyle ilişkili olup olmadığı

Özellikle mühendislik, işletme, iletişim, tıp, dişçilik, siyasal bilgiler fakültelerin mesleğe hazırlayan bölümlerde becerilerin sektör, saha ve bölge ekonomisi ise ilişkilendirilerek tespiti önemlidir. Ders programlarında "öğretim üyesinin doktora tezine göre değil bu becerileri destekleyecek ve geliştirilecek şekilde tasarlanması faydalı olur.

Ders programında şu sayısal veriler de anlamlıdır.

  • Programda okutulan ders tür sayısı
  • Programdaki haftalık teorik ders saati
  • İşyerlerinde uygulamalı eğitim saatleri
  • Staj saatleri

Bölüm programında ders tür ve haftalık teorik ders saatinin sayısının fazlalığı ile beceri gelişimi arasında ters bir ilişki bulunmaktadır. Beceri gelişimi öğrencinin Diğer bir ifadeyle ödev, etkinlik ve uygulama olmaksızın ders tür ve saatinin fazla olduğu bölüm programlarında öğrenci becerileri gelişememektedir. Öğrencinin sadece malumat düzeyi artmaktadır. Bu tür programlardan mezun olan öğrenciler diploma sahibi olabilmekte fakat kendilerini üretken kılacak beceri setlerine ulaşamamaktadır. İş yerinde uygulamalı eğitim sunan bölümler ise öğrencinin kendine güvenini güçlendirmekte, meslek becerilerini geliştirmekte, işverenle doğrudan iletişime geçmesini ve iş bulabilmesini kolaylaştırmaktadır.

Bölüm bazlı analiz düzeyinde özellikle uygulamalı olarak iş yerinde eğitim veren devlet ve vakıf üniversiteleri ile böyle olmayanlar arasında mukayeseli bir analiz yol gösterici olacaktır. Yüksek öğretimde bölüm programlarının nasıl tasarlanması noktasında ışık tutabilir.

BÖLÜM PROGRAMLARININ ETKİSİ

Bölümün eğitim kalitesini gösteren diğer parametreler ise şunlardır:

  • Bölümün yenilikleri aktarabilme kapasitesi
  • Yan dal ve çap imkanları
  • Bölümdeki etkinlik sayısı
  • Bölümdeki aktif öğrenci kulüp sayısı
  • Bölümün sunduğu ek sertifika programları
  • Bölümün kariyer danışmanlığı kapasitesi
  • Esnek ders seçme kapasitesi
  • Bölümün öğrenci değişim programlarındaki durumu

Bu göstergeler bölümün girişimcilik, kariyer yolu inşa edebilme, kendini yenileyebilme, iletişim, ve sosyalleşme becerileri konularında öğrenciye katabildiği değerlere işaret etmektedir. Esnek ders seçme, yan dal, ÇAP, sertifika programları öğrencinin kendini farklılaştırarak üretim süreçlerine yaratıcı bir şekilde katılabilme kapasitesini arttırmaktadır. Kulüp, etkinlik, değişim programlarına katılan öğrenci sayıları ise öğrencinin iş bulmasını doğrudan etkileyecek girişimcilik ve kendini yenileyebilme becerilerine atıfta bulunmaktadır.

Büyük şehirlerde değil de diğerlerindeki üniversitelerin bölge üniversitesi olduğu gerçeği üzerinden bölüm programlarının tasarımı gerekebilir. Çünkü gelen ve mezun olan öğrenciler o şehir veya etrafında yaşamlarını sürdürmektedir. Bundan dolayı bölüm derslerinin bölge ekonomisi ile ilişkili bir şekilde tespiti, ders içeriklerinin ve uygulama, ödev ile etkinliklerin de buna uygun bir şekilde öğretim üyeleri tarafından dizayn edilmesi beklenir. Bunların başarılamaması mezun öğrencilerin ve şehrin üretim kapasitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Büyükşehirlerdeki üniversitelerde boş kalan kontenjanlar dünyadaki mesleklerdeki değişimin takip edilmesini ve bölüm programlarını revizyonu gerektirebilmektedir. Mesela Fen Edebiyat Fakültesi matematik bölümleri veri madenciliği, veri analizi, yazılım programcılığı ve ölçme değerlendirme perspektifiyle revize edilebilir. Bu becerileri kazanan öğrenciler daha rahat iş bulur. Seçmeli dersler, yan dal, ÇAP ve sertifika programları bu imkanı vermektedir.

Yine Eğitim Fakültelerindeki Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümleri (BÖTE) bölümleri öğrencilerine de benzer beceriler kazandırılabilir. Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği bölümü Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitimin kalitesini öncelediği bir dönemde en önemli bölümlerden bir tanesidir. Eğitimin kalitesi hedefi zorunlu olarak ölçme ve değerlendirme faaliyetlerini gerektirecektir. Bu ise bilgisayar tabanlı başarı analizlerini gerektirecektir. Okul, İlçe ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri'nde öğrenci, öğretmen ve okul yöneticisi başarılarını birbirleriyle ilişkili olarak analizi öne çıkartacaktır. İl ile İlçe Milli Eğitim yöneticilerine, okul müdürlerine ve öğretmenlere yönelik tedbirler, çözüm ve politika önerileri ancak böyle tespit edilebilir. Bu hususta en önemli insan kaynağı BÖTE bölümleridir. Nitekim Milli Eğitim Bakanlığı her ilde ölçme ve değerlendirme birimlerinin kurulacağını açıklamıştır.

ÖLÇME SİSTEMLERİNİN ETKİSİ

Boş kontenjan konusunda bölümde bakılacak diğer önemli konu ölçme sistemi konusudur. Ölçme sistemi öğrencinin kazanabileceği "becerileri" doğrudan etkilemektedir. Eğer bölüm ölçme yöntemi olarak test imtihanlarını yaygın olarak kullanıyorsa öğrenciyi bilgi ezberlemeye yönlendirmekte bu ise beceri gelişimine ket vurmaktadır. Bu ise öğrencinin girişimciliğini ve rekabet yeterliliğini zayıflatmaktadır.

Ölçme araçları şunlardır:

-Test
-Açık uçlu sorulara dayanan imtihan
-Ödev
-Etkinlik
-Uygulama/Staj

İyi bir eğitim sunan bölümde bu araçların uygun oranlarda kullanılıyor olması beklenir. Ödev ve öğrenciye etkinlik hazırlattırarak ölçme ve değerlendirme yapmak öğrenciyi doğrudan analiz becerilerini geliştirmeye ve girişimciliğe yönlendirmektedir. Grup ödevi ve etkinlikleri ölçme aracı olarak kullanmak ise öğrencinin iletişim sosyalleşme ve ekip çalışması yapabilme becerilerini geliştirmektedir. Bunun dışında "yapay zeka kullanımına dayanan bilgisayar tabanlı ders öğretme, ölçme ve değerlendirme araçları da bulunmaktadır. Bu imkan ise kişisel soru sormayı, öğrencinin analiz düzeyinin gelişimini ve öğretim üyesinin öğretme kapasitesini görebilmeyi mümkün kılmaktadır.[2]

Bölüm ölçeğinde sorunun çözümünün ana aktörleri bölüm öğretim üyeleri, bölüm başkanları, dekanlar, rektör ve ilgili rektör yardımcılarıdır. Temel zorluk ise yenilenme kültürünün zayıf olduğu bir üniversite ortamında yönetici ve öğretim üyelerinin düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirebilmektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN