Ahmet Ağırakça
3.12.2017
Ahmet Ağırakça
İbn Sina’nın Batı Tıbbına etkileri  (I)
Tüm Yazıları

İbn Sina’nın Batı Tıbbına etkileri  (I)

İslam medeniyetinin önemli simalarından birisi olan İbn Sina hem filozof hem tabip olarak İslam dünyasında büyük bir etkisi olduğu gibi asırlarca da Avrupa tıbbını etkilemiş bulunmaktadır. İbn Sina'nın gerek tıp alanında gerekse felsefe ile ilgili olarak yazdığı eserleri dünya ilimler tarihinde önemli bir yer tutar. Tıptaki buluşlarıyla hem insanlığa hizmet etmiş hem de kendisinden sonra gelen tabiplere birçok hastalık ve tedavi yöntemleri ile öncülük etmiş ve o tabipler üzerinde büyük bir etki bırakmıştır.

Mesela İbn Sina'nın verem hastalığının bulaşıcı olmasını tespiti, menenjiti en ince ayrıntılarına kadar tarif edip bu hastalığı ilk defa teşhis etmiş olması, ayrıca hastalıkların sularla, yiyecek ve toprakla bulaştıklarını tespit etmesi, birçok cilt hastalıklarını bulup bunların dikkatle incelenmesi gerektiğini ortaya koyması önemli ve büyük tıbbî buluşlarından bazılarıdır. Bütün bunların yanında dünya tıp tarihinde ilk defa bir bağırsak solucanı olan ankilostoma (Ancylostome) yani onikiparmak bağırsağında meydana gelen hastalığı keşfetmesi İbn Sina'yı tıp tarihindeki üstün mevkiine yükseltmiştir. Bu parazit batı dünyasında ilk defa İtalyan tabip Robenti tarafından bulunduğu iddia ediliyorsa da, ondan tam sekiz yüz yıl önce İbn Sina tarafından bilindiği bir gerçektir.

İbn Sina dünya tıp tarihinde önemli bir buluş olan mide ülserinin üzüntü ve sıkıntılardan oluştuğunu ve üzüntülerin doğrudan doğruya mide üzerinde meydana getirdiği etkisinin fizik ve organik olarak iki ayrı nedenle ortaya çıktığını tespit etti. Ayrıca mide hastalıklarına yanlış beslenmenin ve organizma sıvılarındaki dengesizliğin sebep olabileceğini keşfetti. Bunun yanında insanlık için çok önemli bir gerçek olan kanser, yani ur (seratân) hastalığını teşhis etti. Bu hastalığın teşhisinde geç kalmanın doğurabileceği kötü sonuçları anlatarak bu bilgileri ilk defa insanlığa kazandıran o oldu. Ancak erken müdahale ve cerrahi operasyonlarla dokunun iyice temizlenmesi ve uzantısının biraz daha da öteden ameliyatla çıkarılmasıyla tedavisinin mümkün olacağını ortaya koydu. Ayrıca bu gibi urların beyinde de olabileceğini söylemesi önemli bir tıbbi buluş idi.

Bunun yanında idrar ve gaita tahlillerinin sonuçlarına göre elde ettiği verilere bakarak var olan bir hastalığı teşhis eden ilk tabiptir. Diğer taraftan iç hastalıklardan oluşan felç ile dış etkenlerle meydana gelen felcin arasındaki farkı yine İbn Sina ortaya koymuştur. Hatta o gün için son derece önemli olan ilaç yapım yöntemlerini ve eczacılığın ilkelerini o belirlemiştir.

Yapılacak küçük çaptaki ameliyatlardan önce kullanılacak bıçağın mutlak surette ateşe tutulması gerektiğini anlatan İbn Sina'nın bu görüşü, mikropların yara ile temasını engellemenin mümkün olduğu hususunu anlatmaktadır. Aynı şekilde ameliyatı yapacak tabibin sinirleri ve kasları iyi tanıması gerektiğini dile getirir. Yaraların tedavisinde öncelikle yaranın kurutulmasını önerir ve şayet yara septik ise bunun dağlama yöntemi ile tedavi edilebileceğini kaydeder. Dağlamada kullanılacak aletin en güzelinin ise insan vücudu ile uyum sağlayan altın madeninden olmasını tavsiye eder. Ağrıları dindirmenin bir yöntemi olarak ağrıyan bölgeye sıcak su uygulaması, hastayı uyutacak müzik parçalarının dinletilmesinin faydalarını anlatır. Kulenc (Kolik) ile ilgili yorumu da mükemmel olup, bu hastalığın böbreklerde, kalın bağırsaklarda ve safra kesesinde ortaya çıkan türlerinden söz etmesi önemli buluş kabul edilmektedir.

Ayrıca İbn Sina, kuvvetli ve yıllanmış şarabın penisilinle aynı değerde sterilize edici bir etkisi olduğunu ilk defa ortaya koyan tabiptir. Ancak İbn Sina'nın bu buluşu üzerinden asırlar geçtikten sonra bir Fransız tabip olan Bordeaux'lu Masquelier 1959 yılında aynı sonuca varabilmiştir.

Kadın hastalıkları ve idrar yollarında oluşan kanser türleri ile ilgili ele aldığı konular da tıp alanında son derece önemli konulardır. Melankoli hastalığının korku, yalnızlık arzusu, baş dönmesi gibi belirtilerinin olduğunu tespit eden İbn Sina psikoterapi alanında önemli bir adım atmıştır. Akıl hastalarını şok, müzik ve telkinlerle tedavi etmiştir. İbn Sina yeni doğan bebeğin bakımı, göbeğinin temiz tutulması için zeytinyağına batırılmış temiz bir keten bezinin göbeğine bağlanmasını tavsiye eder. Zeytinyağının bakteriostatik özelliğe sahip olması göbek yarası üzerinde oluşabilecek mikropların yok edilmesi için önemli bir buluş olarak görülür.

Bugün antibiyotikler doğumdan sonra bu gibi mikrop kapmalara karşı kullanılırken İbn Sina aynı maksatla zeytinyağı kullanılmasını önerir ki bu yöntem aynı fonksiyonu icra eder. Günümüzde de doktorlar hemen hemen aynı tavsiyeleri yapmaktadırlar. Bin yıldan fazla bir zaman öncesi bir dönemde yapılan bu tavsiyeler tıp adına büyük buluşlardır. Bu ünlü hekim, bugün tıbbın kesin olarak faydasını ısrarla dile getirdiği anne sütünün en mükemmel bir besin olduğunu anlatması önemli bir gelişme idi.

Ayrıca kulenc (kavlanc) adını verdiği koliklerin çocuklarda karın ağrılarına sebep olduğunu ifade eder. Böyle durumlarda çocuğun karnı hemen yağ ve bal mumu ile ovulur, şayet bulunmazsa o zaman en azından sıcak su ile ovulmalıdır der. Bunun dışındaki diğer buluş ve tedavi yöntemlerine gelince; çocuklarda sık sık görülen uykusuzluk, iştahsızlık ve nezlelerle boğaz iltihapları ve bağırsak solucanları hakkında bilgi veren İbn Sina, bunların tedavileri için de bazı tavsiyelerde bulunmuştur.

İbn Sina'nın zehirler ile ilgili yaptığı tasnif de önemli bir buluştur. Zehirlerin bitkilerden, hayvanlardan ve madenlerden geldiğini ifade ederek bunların, natürel, hayvansal ve mineral olduklarını belirtir.

İbn Sina insanlığa ve tabiplere civa buharını ilaç olarak ilk defa kullanmayı öğreten kişidir. O, ilaçla tedavinin yanı sıra ruhî tedavi yönteminin önemini anlatır. Sıcak ve soğuk banyolarla tedavinin yanına ılık ve karışık banyoları ilave eden, tedavide damar içi şırıngası ile buz torbası kullanma yöntemi İbn Sina'ya aittir. Cerahetsiz yara tedavisini, sıcak sargılarla cerahati durdurmayı gerçekleştiren İbn Sina, daha önceleri kabuk bağlayıncaya kadar şiddetli ağrılar çeken yaraları bu usulle bir gecede iyileştirmeyi becermişti. Ayrıca yara tedavisinde kuvvetli şarap kullanan da İbn Sina'dır.

Bütün bu buluşlara baktığımızda bunları kitaplarında kaydettiği zamanlarda tıp İslam dünyasının en önemli tabibi olarak şöhret bulmuş ve eserleriyle dünya tabipleri içinde kolay kolay denginin olmadığını göstermiş asırlarca kitapları Avrupa tıp fakültelerinde okutulmuştu.

Konuya devam edeceğiz…

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

Ahmet Ağırakça

Ahmet Ağırakça Diğer Yazıları