Arama

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça
Ekim 18, 2017
Avrupa’nın İslam dünyasından ilmî intihalleri (ıı)

Avrupa'nın İslam medeniyetinden etkilendiği en büyük alan olarak tıp ilminin önemli bir buluşu olan küçük kan dolaşımı ile ilgili bilgiyi de İslam dünyasından intihal etmişlerdi. Bu intihalin en büyüklerinden birisi de İbnü'n-Nefis'in önemli eserlerinden birisi olup Şerh Ala ilmi't-teşrîh, Şerh Külliyâti'l-Kanun, Şerhu't-teşrîh, Şerh Müfredât el-Kanun vs. gibi isimlerle de bilinen eserindeki bilgilerin intihalidir. İbnü'n-Nefis'in tıp dünyasında ilk defa kirli kanı temizlemek için akciğerlere gönderdikten sonra dokulara pompalamak üzere kalbe geri getiren küçük kandolaşımı veya onun tabiriyle akciğer kan dolaşımının nasıl meydana geldiğini anlatmıştır. Burada kan hava ile karışarak tamamen temizlenir. Sonra da insan hayatını sürdürmek için burada temizlenen kan akciğer atar damarı aracılığıyla kalbin sol kulakçığına geçer ve bu durum sürekli tekrarlanır.

Onun verdiği bu bilgiler bugünkü tıbbın sahip olduğu bilgiler olup bunun üzerine en ufak bir bilgi eklenmemiştir. Ondan önce hiçbir tabip kanın akciğer ve kalb arasındaki dolaşımı hakkında onun verdiği bilgilerden haberdar olmayıp veya bu konuda çok sınırlı bilgilerle bazı tabibler söz etmişse bile çok eksik ve hatta yanlış bilgiler vermek suretiyle söz etmişlerdir. Ancak çok acı ve ilim adına utanılacak bir husus olarak İspanyol Tıp bilgini Miguel Serveto (ö.1553) ve onun izleyicileri Realdo Colombo (ö.1559), Andreas Vesalius (1564) ve Andrea Cesalpino (1603) küçük kan dolaşımı hakkındaki bilgileri İbnü'n-Nefis'in bu eserinin Latince tercümesinden alarak küçük kan dolaşımının ilk kâşifi olduklarını iddia etmiş ve yaklaşık üç yüz yıl önce bunu bulan Müslüman tabip İbnü'n-Nefis'ten aldıklarını gizleyerek kendilerine mal etmişlerdir. Ama bugün bir çok ilim adamı küçük kan dolaşımının ilk bulucusunun İbnü'n-Nefis olduğunu delilleriyle ispatlamaktadır. O. Temkin, G. Weit ve Joseph Schacht gibi ilim adamları bunu yıllardan beri anlatmaktadırlar. Ama çok acı bir gerçektir ki hala bugüne kadar birçok Anatomi hocası Serveto'nun küçük kan dolaşımının kâşifi olduğunu tıp fakültelerindeki derslerinde öğrencilerine anlatmaktadırlar. Daha acı bir husus ise bugün bir çok tıp fakültesi deontoloji derslerinde ve internette bulunan bilgilerde küçük kan dolaşımının ilk bulucusunun Serveto olduğu anlatılıp yazılmaktadır. Miguel Serveto bu konudaki bilgilerini aktarırken kendisinden yaklaşık üç yüz yıl önce bu alanda keşifte bulunmuş olan İbnü'n-Nefis'in kitabının Latince tercümesinden aldığı halde asıl kaşiften hiç söz etmeden bu bilgileri kendisine mal etmiştir. On yedinci yüz yıl İngiliz tabiplerinden William Harvey (ö.1658) de 1628 yılında büyük kan dolaşımını konu alan eserini yayınlayarak bu alanda önemli bir buluş ortaya koyduğu kabul edilir. Ancak Harvey bu önemli buluşunu İbnü'n-Nefis'e borçludur. Zira İbnü'n-Nefis aynı bilgileri üç asır önce eserinde kaydetmiş Harvey ise bunları esas alıp küçük kan dolaşımından sonra büyük kan dolaşımı ile ilgili bilgileri ortaya koymuştur. Dolayısıyla Harvey'in üstadı İbnü'n-Nefis'tir. Bu bilgiler Serveto ve Harvey'in buluşlarından yaklaşık yüz yıl önce İbnü'n-Nefis'in Latince'ye çevrilen eserinde bulunduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Avrupalı tabip Servato bu bilgilerini İbnü'n-Nefis'in eserinin Latince çevirisinden almış ve bu alıntının kaynağını belirtmeden kendisinin buluşu olarak ilim dünyasına sunmuştur. Ama bugün artık ondan çok önceleri bu bilgilerin İslâm dünyasında ortaya konduğu ve bilindiği çok açık bir gerçek olarak ortadadır.

Bazı bâtılı ilim adamları ve tıp tarihçileri İbnü'n-Nefis'in bu buluşu zaman içinde unutulmuş Servetos ve ondan sonra W.Harvey onun yazdıklarından habersiz olarak kendi gayret ve çalışmalarıyla bunu tespit ettiklerini iddia etmektedirler. Halbuki bunu nakzeden iki husus göze çarpmaktadır. Birincisi yukarıda ifade ettiğimiz gibi İbnü'n-Nefis'in eseri 1547 yılında Andreas Alpagus tarafından Latince'ye tercüme edilmiş olduğu hususudur. Bu çeviri de Servetos'un yazdıklarından altı, Colombo'nun yazdıklarından da sekiz yıl önce Venedik'te neşredilmiş ve bütün batı dünyasına yayılmıştı. Serveto ve Colombo'nun yazdıklarının yanı sıra İbnü'n-Nefis'in buluşunu da aynı şekilde bilen W.Harvey ise bundan mutlak surette yararlanmıştır. Üzerinden üç asır geçmesine rağmen üç ayrı telif ve buluşun harfiyen birbirine uyması ne kadar bir rastlantı olabilir. Hiç mi birbirinden farklı kelimeler ve cümleler kullanmadılar ve farklı yorumlar yapmadılar. Bu kadar bir rastlantı mümkün müdür?

İkinci bir husus başta Paris Halk kütüphanesinde olmak üzere bir çok Avrupa kütüphanesinde İbnü'n-Nefis'in bu eserinin Arapça yazmalarına rastlamaktayız. Bu da eserin batıya çoktan intikal ettiğini ve bu nüshalarda açık olarak küçük kan dolaşımı hakkında bilgi ihtiva ettiğini göstermektedir.

Bütün batı dünyası hatta bütün insanlık İbnü'n-Nefis'in buluşlarından ve eserlerinden yararlanmıştır. Şerhu Teşrihi'l-kanun ilk defa İtalyan profesör Andreas Alpagus tarafından Venedik'te 1515 yılında Padua'da Latince'ye tercüme edilmiş ve bu tercüme bâtılı tabiplerle İbnü'n-Nefis arasında tam bir irtibat zinciri olmuştur. Bu eserin 1547 yılında Venedik'te tekrar yayınlandığı bilinmektedir. Bu çevirinin de İngiliz tabip William Harvey tarafından kullanıldığı kesin olarak bilinmektedir. Zira bu tabibin eserinde ele aldığı bu konuyu anlatırken iki karıncık arasında bir geçidin bulunmadığını alenen söylemesi aynen İbnü'n-Nefis'in ifadelerinin bir yansıması ve hatta bir tercümesi olduğu açıkça görülmektedir. Zaten bu bilgi de Harvey için önemli bir çıkış noktası olmuştur.

Bu bilgiler İslâm dünyasında ortaya konan çalışmaların bir yansıması olduğu gayet açıktır. Gerek Endülüs yoluyla 1553 yılında Servetos'un yararlanacağı bilgiler gerekse 1547 yılında Venedik'te yapılan çeviri bu bilgilerin batıya aktığını göstermektedir. Diğer bir husus da Sicilya ve Güney İtalya'da İslâm yönetiminin sürdüğü ve daha sonra da Normandiyalıların özellikle II. Frederich zamanında Arapça'dan Latince'ye yapılan çeviriler Avrupa rönesans hareketinin temelini oluşturduğu hususudur.

İbnü'n-Nefis'in bu eseri Mısırlı tabip Muhyiddin et-Tâtâvî tarafından "Der lungenkreislauf nach el-Koraschi-el-Kuraşî'nin küçük kan dolaşım (adıyla metin tenkidi ile birlikte doktora tezi olarak Almanya Freiburg Tıp Fakültesinde 1924 yılında hazırlamıştır. Poul Ğalyunci'nin ifadesine göre Almanya Tıp Tarihi Enstitüsü müdürü Prof.Dr. Diepgen, Muhyiddin et-Tâtâvî'nin bu doktora çalışmasının daktilo ile yazılmış bir nüshasını Max -Meyerhof'a göndermiş ve İbnü'n-Nefis'in küçük kan dolaşımını bulduğu hakkındaki bilgiyi ihtiva eden doktora çalışmasından haberdar etmek istemişti. Burada bir başka intihal teşebbüsü görüyoruz ki bâtılı bazı ilim adamları İbnü'n-Nefis'in bu ilmi keşfini ilk tespit eden Muhyiddin et-Tâtâvî'den çalmak ve kendilerine mal etmek istemişlerdir. Ancak bunu da yine engelleyen yine bâtılı ilim adamlarından bazıları olmuştur. L.Binet-A.Harbin, Max Meyerhof'un çalışmalarından söz ederek bu konuda kendileri de Muhyiddin et-Tatâvî'nin çalışmasından bahsetmeksizin bunu kendilerine mal etmek istemişlerdi. Fakat J. Wiet 1956 yılında bütün bu metin ve çalışmalar hakkında gerekli bilgileri toplayarak gerek Meyerhof'un yaptığı tercümeleri gerek Binet ve Harbin'nin dayandıklarını söyledikleri ve Arapça'dan Fransızcaya bir Faslı edibe yaptırdıkları çevirileri karşılaştırarak meseleyi açığa kavuşturmuştur.

İşte batı ve batılı ilim adamları budur. Bilimsel ahlakı çok zor yakalamış ve onbeşinci yüzyıldan yirminci yüzyıla kadar İslam dünyasından ve Müslüman ilim adamlarının eserlerinden istifade ettikleri halde bunu hep gizlemişlerdir.

Prof. Dr. Ahmet Ağırakça

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN