Arama

Potemkin Zırhlısı vakası

Sergey Ayzenştayn'ın tüm sinema okullarında okutulan başyapıtı Potemkin Zırhlısı, eleştirmenler tarafından tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak görüldü. Film, SSCB tarafından 1905 ayaklanmasını anlatması için yönetmene sipariş edilmişti ancak Ayzenştayn, filmi yepyeni montaj teknikleri ile bir klasik haline getirdi. Filmde hiç oyuncu yoktu, yalnız gerçek kişiler yer almıştı ve yönetmenin görevi de doğru kişiler bulmaktı…

Potemkin Zırhlısı vakası
Yayınlanma Tarihi: 21.12.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 21.12.2017 13:46

Film, 1905 devriminin 20'nci yıldönümü için yapılmıştı. 1925 yılında çekildi. Ayzenştayn, Potemkin'de bahsettiği coşturuculuk yapısındaki dolaysız yöntemi "Odessa Merdivenleri" ayrımıyla gösterdi. Ayrıca kafasını kaldırıp, uyanan aslan, uyanışa geçen halkı temsil ediyordu.

Sergey Ayzenştayn, Sovyet sinema yönetmeni ve kuramcısı. 1898'de Letonya'da dünyaya geldi. 1923 yılında Karl Marx'tan etkilenen Ayzenştayn, "Atraksiyonlar Kurgusu" bildirisini yazdı ve kısa filmi Dnevnik Glumova'yı çekti. 1928 yılında Sovyet eleştirmenler, Sovyet kurgulu filmleri "şekilcilikle" suçladı. 1929'da Ayzenştayn, Avrupa'yı ve ABD'yi gezmek için SSCB'den ayrıldı. 1932'de yarım kalan Que Viva Mexico filmini çekti. 1945'de Ivan Groznny ile Stalin ödülünü kazandı. Filmin ikinci ve üçüncü devam bölümleri sonradan Stalin tarafından yasaklandı. 47 film yönetti. Kurgu üstadıydı. Atlama ve dış ses gibi kurgu tekniklerini yaygınlaştırdı. Jean- Luc Godard dâhil olmak üzere birçok yönetmeni etkiledi. 1948'de Moskova'da öldü.

Riga'da kültürlü bir orta sınıf ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ayzenştayn, mühendislik eğitimi aldı. 1917'de Rus devrimine katılarak hem bilimsel becerilerini hem de sanatsal yeteneklerini Bolşeviklerin hizmetine sundu. Sirk gösterisi olarak sahnelenen 19'uncu yüzyıl oyunu Enough Simplicity in Every Wise Man (1923) ile Dnevnik Glumova'yı yönetmeden önce Moskova'daki Proletkult Tiyatrosu'nda birçok yapımda yer aldı. Potemkin Zırhlısı'nın kazandığı uluslararası başarının ardından Ayzenştayn'ın kariyeri hükümetin ideolojik baskısı yüzünden ilerlemedi. Kariyerindeki 10 yıllık sessizliğe Alman karşıtı hikâyesi Aleksandr Nevskiy filmiyle son verdi. Çar IV. İvan hakkındaki üçlemesi, zorba Çar'ın gitgide hunharlaşmasını ve aklını yitirmesini gösterene kadar iyi karşılandı. Daha sonraları siyasi sorunlar yaşayan Ayzenştayn, son yıllarını kuramlar yazarak geçirdi.

SESSİZ FİLM, POTEMKİN ZIRHLISI

Ayzenştayn'ın ikinci filmi Potemkin Zırhlısı (sessiz film 1925), tüm zamanların en etkileyici filmlerinden biri olarak sinema tarihine altın harflerle kazındı. Film, 1905 devriminin 20'nci yıldönümü için yapılmıştı. 1925 yılında çekildi. Potemkin'de bahsettiği coşturuculuk yapısındaki dolaysız yöntemi "Odessa Merdivenleri" ayrımıyla gösterdi. Ayrıca kafasını kaldırıp, uyanan aslan, uyanışa geçen halkı temsil ediyordu. Potemkin Zırhlısı'nda kullanılan simgesellik, tamamen gerçekçi anlatımı destekler niteliktedir. Eisenstein; Potemkin Zırhlısı'nı adeta problem gibi çözerek, oluşturmuş, her detayı anlamlandırıp, alt yapısını da ona göre kurmuştur.

Film, 1905 Bolşevik İhtilalini anlatması için devlet tarafından sipariş edilmiş olmasına rağmen, Ayzenştayn filmi yepyeni montaj teknikleri, estetik anlatımı ve etki yöntemleriyle basit bir propaganda filmi olmanın çok ötesinde bir klasik haline getirdi.

Halkın ordu tarafından katledildiği Odesa kırları sahnesi, o zamanki seyircileri, içerdiği vahşet kadar güçlü tekniğiyle de afallattı. Bu sekans-1905'te Çar'a karşı yapılan ve başarısız olan denizci ayaklanması sırasındaki hayali bir an-film tarihinin en ünlü sahnelerinden biri oldu. Filminde herhangi bir karakterin öne çıkmasına izin vermeyen Ayzenştayn, perdeye çoğunlukla amatör oyuncuların canlandırdığı, kolayca fark edilebilen karakterleri yansıtmıştı. Bunların arasında oğlunu vurdukları için askerleri paylayan bir anne, bebek arabasını merdivenlerden iten genç bir kadın ve korku dolu, kanlı yüzüyle yaşlı bir kadın vardı.

BELGESEL OLAMAYAN DEVRİMCİ BİR FİLM

Potemkin Zırhlısı, sinema sanatındaki bu devrimci niteliğine rağmen, her çeşit seyircinin kolaylıkla anlayabileceği sadelikteydi. Bu da her şeyden önce Eisenstein'in söylemek istediğini en kestirme ve en etkili yoldan ortaya koymasından ileri geliyordu. Potemkin Zırhlısı'nın içeriği ve sinema sanatına birçok yenilik getiren biçimi öylesine kaynaşmıştı ki sinemada yenilikleri hep güçlükle benimsemiş olan seyirciler bile bu filmde hiçbir yadırgama duymuyorlardı. Bu sadelik ve açıklık ayni zamanda Potemkin Zırhlısı'nın, aradan geçen yarım yüzyıla yakın zamana, bu arada sinema alanında meydana gelen büyük ilerleme ve gelişmelere rağmen; canlılığından, tazeliğinden, yeniliğinden hiçbir şey yitirmemesini sağlıyordu.

Potemkin Zırhlısı, belgesel olamayan devrimci bir filmdi. Eisenstein filmi beş perdelik trajedi gibi düşünmüştü. I) İnsanlar ve kurtlar II) Arka güvertedeki facia III) Kan "intikam" diye bağırıyor IV) Odessa merdivenleri V)Filonun arkasından geçiş. . Eisenstein ayrıca dramatik bütünlüğü sağlamak için gerçek olaydan ana çizgileriyle ayrılmamış ama ayrıntılarıyla daha serbest kalmıştı. Örneğin merdivenlerdeki kıyım gerçekte başka türlü olmuştu.

SOVYET SİNEMASI

Sovyet Sineması, devrimden sonra oluştu ve bunun ışığında gelişti. Bundan dolayı ilk yıllarda açılan sinema okulu ve yapılan çalışmalar propagandaya yönelik de çalıştı. Eisenstein, 1929 tarihli bir yazısında şöyle bir ifade kullanır:

"Ancak şimdi gerçek Sovyet sinemasının oluşturulacağı yöntemlerle ilgili kestirimlerde bulunabiliriz, yani yalnızca kentsoylu sinemanın sınıfsal niteliklerine karşı çıkmakla kalmayan aynı zamanda kendi yöntemleriyle bu sinemayı alt eden gerçek Sovyet Sineması'nın yöntemleri. "

Bu yazısında aynı zamanda Eisenstein, sinemanın başlangıcını; tiyatro sanatı dizgesi ("star" ve "vedet" düzeni), Alman resimli filmleri (izlenimcilikten CALİGARİ'ye kadar) belirli hiçbir amacı olmayan filmler aracılığıyla, sinemacılığın, herkes tarafından sevilip, kolay okunan yazından (dedektif öyküleri türü) yararlanarak yaşamına başladığı-şeklinde niteler. Ve bundan sonra sinema ikinci döneminde yazından farklı bir yönde, yazına ilişkin gereçlerin uygulanış deneyimleri çizgisinde yararlandığını söyler. Sinemanın ilk kez yazınsal deneyimlerden kendi dilini, kendi konuşma biçimini, kendi sözcüklerini ve kendi imgelerini oluşturmak amacıyla yararlanmakta olduğunu belirtir.

Potemkin Zırhlısı (1925), Eski ile Yeni (1929), Aleksandr Nevski (1938), Korkunç Ivan (1944) gibi sinema tarihine geçen klasikleşmiş filmlerin yaratıcısı ve Film Duyumu ile Film Biçimi gibi sinemaya kuramsal bir temel kazandıran kitapların yazarı olan Eisenstein, 11 Şubat 1948'de, Moskova'da öldü.

POTEMKİN İSYANI VE SULTAN ABDÜLHAMİD

1905 yazı, Uzak Doğu'da Japonlar karşısında Rus ordusunun yenilgisini netleştirirken, Çarlık Rusyasında yılbaşında yeni bir aşamaya giren devrim hareketlerini de, yükseltmeye başlamıştı. Karadeniz'de isyan eden Potemkin zırhlısının oluşturduğu gerilim, Osmanlı ülkesinde tepeden tırnağa hissedilirken, Sultan Abdülhamid kuzey komşusunda çıkan krizi en az zararla atlatabilme ve bundan faydalanma yolları aramış ve bulmuştur.

KENDİLİĞİNDEN ORTAYA ÇIKAN İSYAN

Potemkin İsyanı, Rusya'da Çarlığın devrilmesine yönelik askeri isyanlar içinde, en tanınmış olanıdır.2 Rusya'da Sovyet Dönemi'nin resmî görüşünü yansıtan Büyük Sovyet Ansiklopedisi'nin (Bolşaya Sovetskaya Entsiklopediya, 1969-1978), Potemkin İsyanı'nı anlatan maddesine göre başkaldırı, merkezî Rus Karadeniz Filosu'nun karargâhı olan Sivastopol şehrinde bulunan Karadeniz Filosu Demokratik Örgütü Merkez Komitesi (Tentralka)'nin, 1905 sonbaharında filonun bütün gemilerinde eşzamanlı olarak çıkarmayı planladığı toplu isyandan önce, kendiliğinden ve olgunlaşmamış olarak ortaya çıkmıştı.

Donanmada devrimci bir isyanın zemini olarak, bahriyedeki şiddetli disiplin ve en küçük bir itaatsizliğin ağır bir şekilde cezalandırılması ve subaylarla neferler arasındaki düşmanlık gösterilir. Bu zemini, devrimci kışkırtmalar olgun hale getirir. Kaynakların hemen hepsinin anlatımına göre Potemkin zırhlısı, 800'e yakın mürettebatıyla, 4 atış ve manevra için 25 Haziran 1905 (eski takvime göre 12 Haziran 1905) günü Sivastopol'dan Tender adası civarına hareket etti.

İSYAN, DENİZCİLERİN KARINLARINDA BAŞLAMIŞTI

Potemkin'in refakatindeki 267 numaralı torpido botu, erzak almak için Odesa'ya gitti. Odesa genel grevin ortasındaydı. Şehirde tedarikine ihtiyaç duyulan gıda maddelerinin temini edilemiyordu. Potemkin'in mübayaa astsubayı Makarov bir veya iki gün önce kesilmiş etlerden, 1008 pound (457 kg) kadar satın aldı. Satın alınan etler, torpido botu ile 6 saatlik bir seyirden sonra saat 16:00'da Potemkin'e getirildi. 27 Haziran 1905 sabahı saat 05.00'te, günlük faaliyetler için uyanan personelden bazıları, mutfaktan bozulmuş et kokusu geldiğini duyunca, dünkü alınan etlerin bozulmuş ve kurtlanmış olduğunu gördüler. Denizciler arasında heyecan yatışmadı: "Şimdi böyle bir donanmada nasıl hizmet ederiz? Japonya'da harp esirlerine dahi bizden daha iyi davranılırken, biz nasıl muharebe edebiliriz? " ve benzeri hoşnutsuzluk ifadeleri, mürettebat arasında yayıldı. İsyan, denizcilerin karınlarında başlamıştı. Potemkin mürettebatından hayatta kalan bir subay ile gece denize atlayıp sahile çıkan bir tayfa olayı şöyle anlatıyor:

"…Komutanın emriyle tayfa güverteye toplanmış ve en büyük subay [gemi ikinci komutanı] olan yarbay, yemeği reddetmeyen tayfaların, sıralardan ayrılmaları emrini vermiştir. Tayfaların büyük kısmı sıralardan çıkmışlardır. Bunun üzerine kalan şikâyetçilerin isimleri kaydedilmeye başlanmıştır. Fakat bu kayıt sırasında askerler, çatılmış olan silahları yerlerinden kaparak doldurmaya başlamışlardır. Yarbay nöbetçilere, bu askerler üzerine ateş etmelerini emretmiş ise de emir yerine getirilmemiştir. Bunun üzerine yarbay tayfalardan birinin elinden tüfeğini alarak, asilerden birine iki üç el ateş etmiş ve öldürmüştür. Bunu müteakiben tayfalar açıktan açığa isyan ederek, subaylar üzerine hep birden ateş etmeye başlamışlardır. Subaylar kaçıp saklanmak istemişlerse de, tayfalar takip ederek gemi komutanını ve birçok subayı öldürmüşlerdir. Tayfalardan da 30 kişi, yine asiler tarafından katledilmiştir. Bunun üzerine diğer tayfalar ve Potemkin ile birlikte hareket edip üzerlerine top ve tüfekle ateş edilen torpido istimbotu mürettebatı da isyana katılmaya mecbur olmuşlardır."

Sonunda Potemkin'e kızıl bayrak çekildi. Sayıları yetmiş ile yüz arasındaki denizci, etkileri yıllarca sürecek bir isyan başlattılar. Gerçekte, ne Karadeniz Filo Komutanlığı, ne radikal politikacılar, ne de Karadeniz Filosu Demokratik Örgütü Merkez Komitesi Tsentralka, Potemkin mürettebatından bu kapsamda bir eylem beklememişti.

SULTAN ABDÜLHAMİD'İN GİRİŞİMLERİ

Potemkin zırhlısının isyanı, İstanbul'da Sultan Abdülhamid tarafından çok yakından takip edildi. Zırhlının Odesa limanından ayrılmasının, İstanbul'a geleceği şeklinde rapor edilmesi üzerine, hemen o gece tedbir alınması için ilgili makamlara emirler verildi. Boğaz'a mayın döşendi, Potemkin geçmeye teşebbüs ederse, istihkâmlardan top atışı ile mani olunması için, hazırlıklar yaptırılmıştı. Tabyalara, Tophane depolarından büyük çaplı güçlü toplar mevzilendirilmişti. Hatta bir Rus akademisyene göre, tabyalardan gece geçen her türlü deniz taşıtına ateş açma emri verilmiştir. Kriz fırsatından yararlanılarak, Boğaz'ın istihkâm vasıtaları güçlendirilmiştir. Dönemin yabancı basınına göre Rusya, daha önceleri bu tarz tedbirlere, kendisine karşı güvensizlik olarak gördüğü için engel olurdu. Boğazlar'daki tahkimatın güçlendirildiği haberini veren başka bir gazete, Bâbıâli'nin Karadeniz Filosu'nun ayaklanmasını fırsata çevirerek, tahkimatını takviye ettiğini yazar.

Potemkin zırhlısındaki isyan, doğal olarak İstanbul'da ilgiyle takip edildi. İstanbul'daki Rus Büyükelçisi Zinoviyev, Petersburg'a yolladığı 12 Temmuz 1905 tarihli gizli raporunda, Rusya'da olan hiçbir olayın Potemkin zırhlısının isyanı kadar ilgi çekmediğini bildirir. Sultan Abdülhamid'in Mabeyn Başkâtibi Tahsin Paşa da, olaylardan çeyrek asır kadar sonra kaleme aldığı anılarında, konuyu şu şekilde aktarır:

"Rusya'da zuhûra gelen tebeddüller ve isyanlar üzerine Rusya'nın Karadeniz Filosu'na mensup gemilerden Potemkin zırhlısı, limandan çıkarak Karadeniz'e açılmış, serseri bir surette bir hayli dolaştıktan sonra Boğaz'a yaklaşmıştı. Bir sefine-i harbiye mürettebatının isyanı, Sultan Abdülhamid'in endişe ettiği mesaildendi. Asi bir geminin kendi tayfaları marifeti ile kaldırılıp hod be-hod yola çıkarılması İstanbul'da şüyu bulursa, bunun bize de sirayet etmesi ve İstanbul askerlerinde de isyan hislerini uyandırması, ihtimali velev pek cüz'i dahi olsa, Sultan Abdülhamid'in uykusunu kaçırmaya kâfi idi. Rusya hükümeti, bu asi Potemkin zırhlısı üzerinde bir tesir icra edemiyordu. Zırhlı Boğaz'a yaklaşmak üzere idi. Ya girmeğe teşebbüs ederse ne olacaktı?"

Aynı dönemde Sultan Abdülhamid'in Bahriye Müfettişi olan Komodor Bagnam'ın maiyetinde görev yapan Hüseyin Rauf [Orbay] Bey'in anlatımı da, Tahsin Paşa'nın yazdıklarını doğrular:

"Hükûmetimiz başta Saray olmak üzere, asilerin Boğaz'a taarruzları endişesiyle Karadeniz Boğaz'ını, ele geçirdikleri her vasıta ile takviyeye çalıştılar. Bahriyemizde o gün elde harekete kadir, Haliç'te birkaç teşkilatımız vardı. Bunları Boğaz'a sevk ettiler."

Bir İngiliz kaynağa göre ise, Potemkin isyan edip Köstence'ye gelince, Türk Hükümeti alarma geçerek Boğaz girişini mayınlanmış ve zırhlının Boğaz'ı geçmeye teşebbüs etmesi halinde kıyı bataryalarınca ateş açılması emrini vermiştir.

4 Temmuz 1905 tarihli The Times gazetesine göre, Boğaz'da Türk Hükümeti, aldığı güvenlik tedbirlerini iki katına çıkarmıştır. Bu çerçevede, Rus sefaretine ait Zaporezetz adlı gemi, içinde Büyükelçi Zinoviyev olduğu halde, akşamüzeri Karadeniz'den tenezzüh seyrinden dönerken manevra mermisi atılarak durdurulmuş, sabaha kadar gözetim altında tutulmuştur.

Potemkin İsyanı, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Boğazlar konusunda kronik bir krizi tekrar gün yüzüne çıkardı. Rusya, Osmanlı Devleti'nin Boğazları tahkim etmesini ve buralarda savunma tedbirleri almasını, Sultan Abdülhamid devri boyunca sürekli önlemeye çalıştı. Potemkin zırhlısının isyanı ile Sultan, inisiyatif alarak daha önce Rusya baskısı nedeniyle yapılamayan tahkimatların takviyesini sağlamış oldu..

SERGEY AYZENŞTAYN'IN YAPITLARI:

1919-20 yıllarında girdiği Kızıl Ordu'da tiyatro etkinliklerine katılan Eisenstein, 1922-23 yılları arasında Kuleşov'la çalışmaya başlayarak bir yandan da çeşitli tiyatro oyunları sahneler;1924 yılında Grev'i, 1925 yılında Potemkin Zırhlısı'nı ve 1927 'de Ekim'i , 1929'da Eski Ve Yeni'yi çekti. Ve sonra Avrupa'da konferanslar vermeye başladı. 1930 yılında Poramount ile sözleşme imzalayarak gittiği A. B. D'de birçok yönetmen ve yapımcıyla çalıştı. 1935 yılında Alexandr Nevski 'yi çekti. Daha sonra 1940 yılında Mosfilm Yapımevinde Sanat Yönetmenliği yapmaya başladı. 1944'de Korkunç Ivan'ın I. Bölümünü ve 1945'de II. bölümünü çevirerek 1946 yılından itibaren kuramsal çalışmalarına devam etti.

FİLMLERİ VE AÇIKLAMALARI

GREV (STRIKE) : 1924-İlk filmiydi ve 1924'de başlamıştı. Film Proletkult üyeleriyle birlikte yapılmıştı. Filmde herkesin anladığı biçimde bir öykü yoktu. Bir grevin aşamaları ve çarpıcı kurgu vardı. Eisenstein'in sanat görüşüne göre, kendiliğinden yaratıcılığa değil, çarpıcı öğelerin gerçekçi yapısına bağlı kalmıştır. Film 1925'de yapıldı.

POTEMKİN ZIRHLISI: 1925-Potemkin Zırhlısı 1905 devriminin 20. yıldönümü için yapılmıştı. 1925 yılında çekildi. Potemkin Zırhlısı'nda hiç oyuncu yoktur. Bu filmde yalnız gerçek kişiler yer almıştır ve yönetmenin görevi de doğru kişiler bulmaktı. O dönemdeyse devlet propaganda amaçlı bu sinemayı başlattığı için desteğini de esirgemedi. Gereken donanma, emirindeydi. Söz konusu bir savaş filmi olunca da tüm Kızıl Ordu gelirdi.

EKİM: 1927-Bu filmde yeni ve şaşırtıcı bir yöntemi kullandı; soyut düşüncelerin çekimi. Bunu filmin birkaç bölümünde denedi. Özellikle de tanrılar ayrımında...

ESKİ VE YENİ: 1929- Potemkin'den sonra, konu seçimi hiç de kolay değildi. Isaac Babel'in yardımıyla Birinci Süvari Ordusu ve Sergey Tretyakov'un senaryosunu yazdığı, Çin devrimi konusunda Cungo filmleri tasarlandı; topluluk sonunda, yeni tarım politikasını konu alan bir film üzerinde çalışmaya başladı. Bu film Genel Çizgi, sonradan Eski ile Yeni olarak adlandırıldı. Bu 1927'de Ekim devriminin 10. yıldönümünü kutlamak amacıyla, Ekim filminin çekimi için yarıda kesildi. Bu filmdeki paravan sahnesini tümüyle coşturuculuk üzerine kurmuştu. Bu film onun "anlaksal (entelektüel) sinema" deyimiyle ne anlatmak istediğini anlatan, tek tamamlanmış yapıtı oldu.

KORKUNÇ IVAN: 1944-1941 Sonbaharında Mosfilm Stüdyosu Sovyet Asyası'ndaki Alma-Ata'ya taşınmak üzere boşaltıldı. Eisenstein'ın bu tarihsel trajedisi olan Korkunç İvan'ın hazırlık çalışmaları da onunla birlikte gitti. Geçici stüdyonun zor koşullarında çalışmalar çok ağır ilerledi. Stüdyo 1944'de tekrar getirilince film bitirilemedi. Fakat filmin tasarısı genişletildi. İki bölümlük bir film olarak başlamasına rağmen, üç bölüme çıkartıldı. Birinci bölüm 30 Aralık 1944'de gösterime girdi ve çok başarılı oldu. Korkunç İvan'ın I. bölümüyle elde edilen başarı ve üne karşın, Eisenstein'ın son filminin çekimi onun sinema uğraşısını sona erdirecek kadar sert bir biçimde durduruldu. II. Bölüm gösterilemez yargısıyla rafa kaldırılıp, III. bölümün bitirilmiş parçaları da yok edilince, o sırada sağlığı çok bozuk olan Eisenstein, son yıllarında kuramlarına ve öğretim işine geri döndü.

FİKRİYAT
NTV Yayınları, Film - 1905 Potemkin İsyanı ve Sultan II. Abdülhamid, Hasip Saygılı

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN