Arama

Televizyonun buluş hikayesi

Her medya insan beynini değişik biçimde etkiler. Dikkatimizi büyük ölçüde uyandıran yazı, dışarıdan gelen her duyusal uyarıyı göz önünde bulundurabilir. Bu bağlamda, kitaba gömülmek deyiminin kullanılması boşuna değildir.

Televizyonun buluş hikayesi
Yayınlanma Tarihi: 20.12.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 20.12.2017 11:17

İletişim araçlarına bakıldığında radyo, daha çok heyecanı harekete geçirir. Sinemanın büyük boyutlu bir ekranı olduğundan, bakış görüntüyü işler ve onu eşeler. Televizyon ise daha ileriye giderek, bir ortak yönetme stresi uyandırma gücü edinir. Televizyon izleyicisi sinema filmi izleyicisinden daha çok görüntüye egemen olsa bile, televizyon bilinçliden çok bilinçsize yönelir. Ruhtan çok bedeni etkileyen televizyonda yazılı bir ileti zor geçer.

Bu bağlamda yazımızın ana konusu: "1938 yılında patenti alınan ilk elektronik televizyon sistemi…" Buradan hareketle televizyonun tarihi ve elektronik çağın evreleriyle ilgili kısa bilgileri sizin için derledik.

Başlangıç olarak TV yayınları iki sistem üzerinde yapılıyordu. Mekanik ve elektronik sistemlere yayın, dönüşümlü olarak BBC tarafından sağlanıyordu. Şubat 1937 itibari ile mekanik sistemlerden vazgeçilip tamamen elektronik TV sistemine geçildi.

TELEVİZYONUN BULUŞ HİKÂYESİ

John Logie Baird İskoç mucit... 21. yüzyılın vazgeçilmez aletlerinden biri olan televizyonun tarihi, İskoç mucit John Logie Baird 'in keşfiyle başladı. John Logie Baird, bir rahatsızlık nedeni ile sağlığına iyi geleceğini düşünerek Batı Hint Adaları'na tatile gitti. 1922 yılında İngiltere'ye geri döndü. Hastings'e yerleşen Baird burada birkaç buluş denemesinde bulundu, sonuç hüsrandı. Daha sonraları aklında görüntüyü iletme düşüncesi gelişmeye başladı. Sağlık sıkıntıları devam ediyordu ve bunun üzerine para sıkıntısı da eklenmeye başladı. Alman Paul Nipkow'un buluşu olan optik bir tarayıcı diskini geliştirip, mekanik bir televizyon alıcı-vericisi geliştirdi. 26 Temmuz 1923'te patent başvurusunda bulundu. 1924 yılında patent onaylandı. Aradan geçen zamanda buluşunu geliştirmek için değişik yöntemler denedi. Bisküvi kutusu, örgü şişeleri gibi değişik malzemeler kullanarak çalışan bir televizyon elde etmeyi başardı. 1926 yılında Londra'da Kraliyet Bilim Akademisi'nde ve Oxford sokağında halka buluşunu tanıttı.

Bu çalışmalar esnasında birbirlerinden habersizce elektronik televizyonlar üzerinde çalışan mucitler vardı. "Görüntü Çözümleyici" adı altında patenti alan Farnsworth elektronik televizyonlarda görüntü gösterimini başaran ilk kişi oldu. Günümüzde kullandığımız televizyonların temelini ise Zworykin'in icadı olan katodik ışın alıcı-vericisidir. Tüm mucitler buluşlarının sistemini daha eski buluşlara dayandırıyordu. Zworykin 1938'de bu sistemlerin patentini aldı ve çağdaş TV'lerin babası oldu.

TELEVİZYONUN TARİHİ

İlk adımlar, evde sinema sistemi

Televizyona ilişkin ilk araştırmalar, 1870'li yıllara uzanır. Başlangıçta halk bir filmi izlemek için bir yerden bir yere gidiyordu. Fotoğraf, telefon ve radyoyla birlikte sinemaya da ciddi bir darbe indirildi. Bunlar daha sonra, halkın böyle yer değiştirmelerini engelleyerek, onun ayağına gelen medyalar durumuna geldiler. Evde sinema sistemi 1922'den sonra böyle ortaya çıktı.

1870'e doğru ışığın yayılması üzerine çalışmalarını sürdüren Hertz, ilginç bir saptama yapar: iki metal çubuk arasından biraz akım geçirirken, bir kıvılcım elde eder, ancak daha küçük olan diğer bir kıvılcım da, yakına konmuş diğer iki metal çubuk arasında oluşur; bu sonuncuların, yalnızca ilk ikisiyle aynı biçimde konulmuş olma özellikleri vardır. Bundan çıkarılacak sonuç: elektrik dalgaları kimi koşullarda ışık yayabilirler. Bu Hertz'in aşmakta sabırsızlandığı bir aşamaydı yalnızca. Ancak bu olguyu hangi biçimde çalıştıracağını bilmeyen Hertz, araştırmalarını kısa kesmek zorunda kalmıştı.

1873'te Willoghby Smith, selenyumun renklere duyarlı olduğunu ve ışığın bu metal üzerinde noktasal olarak etki yapabildiğini kanıtlar. Ancak havanın değiştirdiği bu ışık devinimi kendini koruyamıyordu. Bu olay, selenyumun ışığa dayanıklılığının gözlemlenmesi başlığı altında akademik bir bildirinin konusu oldu yalnızca.

1884'te P. Nipkow elektrikli teleskobu yaratır; 30 delikle delinmiş iki diskli bir dizge; biri verici, diğeri, verici diskin arkasına yerleştirilen bir görüntü alıcısıdır. Bu aygıt, (bir spirali izleyerek) satır satır okunan otuz satırlık bir tanımlama sunar. Bu yöntem 30-40'lı yıllarda, iki diski eşleme güçlüğü yüzünden terkedildi.

1890'da J.P.Elster ve H.f. Geitel, Hertz'in ve W. Smith'in buluşlarından yola çıkarak ilk ışılelektriksel hücreyi ortaya çıkarır: hava, ışık belleklini değiştirdiğine göre, alkalik metali hava boşluğu altındaki bir örtü içine kapatmak yeterlidir.

ELEKTRONİK ÇAĞI

Deneme evresi

'Kapatılmış ışık'ın yoğunluğuna ilişkin ilk atom kuramları gibi, ışılelektriksel etkiye ilişkin temel formülü elde etmek için de Einstein'ı beklemek gerekir: bundan sonra, kapatılmış ışığın çekirdek ve elektronlarını tutmak olanaklı duruma gelir (milyarda bir gram elektron, 1 milyar çekirdek içerir.)

Belinogram'ın (metni uzağa iletebilen aygıt) yaratıcısı Edouard Bélin, 1922'de Sorbonne'da televizyon konulu bir bildiri sunar. 1925'de Zworkin, uzgörsel görüntünün yaratım ve yayın sürecini anlama olanağı sağlayan İkonoskop'unun patentini verir.

İLK KAMUSAL YAYINLAR

1928'de uzağa görüntü iletmeye ilişkin ilk yerel deneme Londra'da gerçekleşir. Bu görüntünün tanımlaması 30 satırlıktır ve çok azdır. İzleyen yıldan sonra BBC yine de günde 15 dakika televizyon (uzaktan görüntü) iletir.

Fransa'da ilk televizyon yayını, 1930'da gündeme gelir. 1935'de bir deneme stüdyosu kurulur ve 1937 Evrensel Fuarı, televizyon görüntüsünü ilk kez geniş kitleye açar. Ancak mıknatıslı videobandı henüz bulunmadığından görüntü saklanamaz. Bu fuarı filme alan sinemacılar, görmelerine sunulan şeylerin arasında bu buluşu gerçekten ilginç bulmazlar: görüntü tanımlaması, gerçekte, yalnızca 180 satırdır.

Bu dönemde Fransa'da genellikle Paris'e kurulmuş yalnızca yaklaşık 300 alıcı vardır.

YILLARA GÖRE KANALLARIN SAYISININ ARTIŞI

Televizyon, 1941'den sonra ABD'de ortaya çıkar, hâlbuki Fransa, işgal döneminde, Almanların, birliklerini eğlendirmek ve bilgilendirmek için Cognac-Jay sokağında kurduğu bir stüdyodan (Paris-TV) yapılan yayınları alır. Görüntü Fransa'nın 1947'ye değin koruyacağı ölçünlü format olan 441 satıra geçer. Bu dönemde Paris'te binden fazla televizyon alıcısı vardır.

1950'de ise Fransa'da 3 bin 794 televizyon alıcısı vardı. 1953'de İngiltere kraliçesinin taç giymesiyle bu sayıda patlama yaşandı. Canlı olarak yayınlanan tören, kimilerini işlerinden bir günlük izin almaya bile götürdü. Bu olay televizyon alıcısı sayısını 59 bin 971'e yükseltti.

60'lı yıllar Eurovision'dan Mondiovision'a geçişin yaşandığı yıllardır. İlki TELSTAR olan, 1962'de ABD tarafından fırlatılmış uydular aracılığıyla gerçekleşir. Tarihe kısaca bakarsak;

1964 ORTF'nin (Fransız Radio-Televizyon Bürosu) doğuşu ve (1956'da ABD'de doğmuş) 625 satırlık ilk renkli yayınların ortaya çıkışı

1967, ikinci renkli kanalın kurulması (haftada 12 saatlik yayın)

1968 Fransız Reklam Yönetimi'nin RFP kurulması, Reklam yönetimi ve reklam filmlerinin denetimi görevini üstlenir. Aynı yıl, küçük Amerikan ayısı denilen bir çamaşır makinası (Régilait) için ilk marka reklamı yapılır.

21 Temmuz 1969'da dünyada 500 milyon televizyon izleyicisi, insanın aya ilk ayak basışını Mondiovision'da seyreder. O sırada Fransa'da 10 milyondan fazla alıcı vardır.

Üçüncü kanal 31 Aralık 1972'de ortaya çıkar. Ulusal televizyonları devletin kucağından kurtarmayı düşünen Cumhurbaşkanı, ORTF'yi yedi ayrı şirkete böler. Üç kamu kanalı o gün bugündür birbirleriyle yarışma durumundadır.

Aynı zamanda uydu ve videonun etkili biçimde girişine hazırlanılır.

Gelecek yazı: Uydular

FİKRİYAT
CAVALIER, Medya ve İletişim Teknolojileri

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN