Arama

  • Anasayfa
  • Tarih
  • Kıbrıslı Türklerin dedeleri Anadolu Türkmenleridir

Kıbrıslı Türklerin dedeleri Anadolu Türkmenleridir

Osmanlı İmparatorluğu'nun Akdeniz'de hakimiyet kurmasıyla birlikte Doğu Akdeniz'de Kıbrıs'ın fethi zorunluluk hâline gelmişti. 1571 yılında adanın tamamını fetheden Osmanlı Devleti, fethi kalıcı kılabilmek amacıyla bir iskân politikası güttü ve Anadolu'dan Kıbrıs'a binlerce kişi göç etti. Kıbrıs'ın geçmişiyle ilgili bilinmeyenleri tarihçi Erhan Afyoncu, Sabah'ta kaleme aldı.

Kıbrıslı Türklerin dedeleri Anadolu Türkmenleridir
Yayınlanma Tarihi: 3.12.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 03.12.2017 11:08

Başpiskopos Hrisostomos, asılsız Rum iddialarını tekrarlayarak "Kıbrıslı Türkler din değiştirmiş Hristiyan Rumlar" dedi. Araştırmalara göre Kıbrıs Türkleri, fetihten sonra Anadolu'dan getirilerek adaya yerleştirilen Türkmenler'in torunları.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Akdeniz'de hakimiyet kurmasıyla birlikte Doğu Akdeniz'de Kıbrıs'ın fethedilmesi kaçınılmaz hale gelmişti.
1569'da Fransa'yla çok kapsamlı bir kapitülasyon antlaşması imzalanarak, Kıbrıs'a sefer açıldığında Batı'da Osmanlılar aleyhine yürütülecek bir ittifakın gücü azaltıldı. Böylece Kıbrıs'a açılacak seferin alt yapısı hazırlanmaya başlamıştı.


KIBRIS SEFERİ

1570'te Mısır'dan şeker ve pirinç getiren bir geminin Kıbrıs'ta barınan korsanlar tarafından zapt edilmesi üzerine, Kıbrıs seferine karar verildi.
Şeyhülislam Ebussuud Efendi, Kıbrıs seferine çıkılacağı zaman bir zamanlar İslam toprağı olan Kıbrıs'ın Hristiyanlar'ın eline geçmesiyle, buradaki mescid ve medreselerin harap olduğu ve bu beldenin tekrar Müslümanlar'ın eline geçmesinin İslam âleminin lideri olan Osmanlılar'a düştüğü yönünde bir fetva vermişti.

Osmanlı İmparatorluğu, Fransa'nın yanısıra Kıbrıs seferi sırasında cephenin genişlememesi için Avusturya ve İran ile ilişkilerini iyi tutmaya gayret gösterdi. Venedik, Osmanlılar'ın donanmayı hazırlamasından kendi üzerine bir sefer hazırlığına giriştiğinden şüphelenmekteydi. 13 Ekim 1569 gecesi Venedik'teki barut deposu infilak etti ve çıkan yangın tersaneye de zarar verdi. Bu hadisenin Türk casuslarının işi olduğu söylenir. Venedikliler, Türkler'in hazırlıklarının kendi üzerlerine olduğunu anlayınca, papanın aracılığı ile müttefik bulmak için harekete geçtiler. Ancak Venedik'le ittifaka sadece İspanya, Papalık, Malta şövalyeleri ve bazı İtalyan prenslikleri destek verdi.

Venedik'e savaş ilan edilmeden bir elçi gönderildi. Osmanlı elçisi Kubad Çavuş, Kıbrıs ve Dalmaçya kıyılarında meydana gelen korsan saldırılarından devletinin şikâyetini dile getirerek sulhun devamı için Kıbrıs'ın kendilerine verilmesini istedi. Venedikliler'in bunu reddetmesi üzerine Osmanlı kuvvetleri harekete geçti.


KIBRIS'IN FETHİ

Kıbrıs'ın fethi için Lala Mustafa Paşa serdar, Piyale Paşa ise donanma komutanı tayin edildi. 1570 yılının bahar aylarında 300 gemi ile 60 bin asker, üç grup halinde Kıbrıs üzerine hareket etti. Osmanlı donanması temmuz ayının başında Limasol koyuna demirledi. İlk olarak fethedilen yer bu koydaki Leftari kalesi idi. Adaya ayak basılmasının ikinci haftası Girne fethedildi. Ardından adanın önemli merkezlerinden Lefkoşe kuşatıldı. Lefkoşe'nin 50 günlük bir kuşatmanın ardından ele geçirilmesi üzerine, Baf ve Limasol kaleleri teslim oldu. Daha sonra Larnaka fethedildi. Adada ele geçirilemeyen tek önemli yer olarak Magosa kalmıştı.

Magosa kuşatıldığında kış yaklaşmıştı. Kale bir tarafı deniz olduğu için Lefkoşe derecesinde sıkıştırılamıyordu. Muhasara sürerken Venedik gemileri, Magosa'ya mühimmat ve asker ikmalinde bulunmayı başardılar. Bahar geldiğinde Türk kuvvetleri şehri tekrar sıkıştırmaya başladı. Bir taraftan topçu ateşi sürerken, bir taraftan da kazılan lağımlarla kalenin surları tahrip edilmeye çalışılıyordu. Türk kuvvetlerinin bütün uğraşlarına rağmen kale komutanı Marco-Antonio Bragandino'nun çabaları ve kahramanlığı şehrin düşmesini engellemekteydi. Magosa'nın ikmal yollarının kesilmesi, şehrin daha fazla direnmesi imkânını ortadan kaldırınca, kale 1 Ağustos 1571'de teslim olmaya karar verdi. On bir aydan beri muhasara edilen Magosa'nın zaptıyla Kıbrıs'ın fethi tamamlanıyordu.


ANADOLU'DAN GİTTİLER

Fetihten sonra, Kıbrıs'ta fethi daimi kılmak için bir iskân siyaseti takip edilerek, binlerce Türk Anadolu'dan getirilerek adaya yerleştirildi.
Fetihten sonra Kıbrıs'a Türkler'in yerleşmesi için iki yıl vergi muafiyeti tanınmış ve Anadolu'da belirlenmiş bazı bölgelerden, on hanede bir hanenin zorla Kıbrıs'a yerleştirilmesi emri çıkarılmıştı. Adaya gönderilmek üzere Aksaray, Beyşehir, Seydişehir, Develi, Anduğı, Ürgüp, Niğde, Bor, Ilgın, İshaklı (Sultandağı), Akşehir, Koçhisar ve Mersin'den 12 bin hanenin gönderilmesi planlanmıştı. Ancak ada iklimi Anadolulu Türkler tarafından beğenilmediği için 1572-1581 yılları arasında ancak 8 bin hane adaya gönderilebildi. Bu da yaklaşık 40 bin kişilik bir nüfusa tekabül eder. İskân edilen Türkler'in bir kısmı ise sonradan olumsuz ada şartlarından dolayı Anadolu'ya geri döndü. Kıbrıs'a Türkler'in iskânı daha sonraki asırlarda da sürdü.


KIBRISLI RUMLAR'A ŞEFKAT ELİ

Kıbrıs'ın fethinden sonra Venedikliler'in bir köye sürdükleri Ortodoks başpiskoposu buradan getirtilerek, Kıbrıs başpiskoposluğuna tayin edildi. Başpiskoposa veziriazamın huzuruna çıkabilmek dahil, çeşitli imtiyazlar verildi. Kıbrıs'ta, Franklar zamanından beri uygulanan ahalinin mecburi ücretsiz çalıştırılması angaryası, bidat sayılarak kaldırıldı.

KIBRIS'IN ANADOLU BAĞLANTISI

Kıbrıs'ın fethi tamamlanınca Lefkoşe merkezli bir beylerbeylik oluşturuldu. Kıbrıs Beylerbeyliği Baf, Magosa, Girne, Alanya, İçel (Mersin), Tarsus ve Trablusşam sancaklarından meydana gelmekteydi. Görüldüğü gibi sadece adanın kendisi değil, Anadolu ve Suriye'den de bazı yerler bir araya getirilerek, idari bir birim oluşturulmuştu. Ancak idarede çıkan problemler yüzünden Trablusşam bir müddet sonra Kıbrıs Beylerbeyiliği'nden geri alındı. Anadolu'dan bağlanan sancaklar ise Kıbrıs Beylerbeyliği'nin bir parçası olarak kaldı.

DONANMAMIZ YOK OLDU
Afrika kıyılarına veya Osmanlı donanmasına saldırmak için fırsat kollamaktaydılar. Kıbrıs'ın fethinin tamamlanmasının ardından Osmanlı donanmasına da, düşman gemilerinin vurulması emri verilmişti. İki donanma 7 Ekim 1571'de İnebahtı önlerinde karşılaştı. Savaş, Osmanlı donanmasının büyük bir mağlubiyeti ile sonuçlandı. Uluç (Kılıç) Ali Paşa'nın kurtardığı çok az sayıdaki geminin dışındaki bütün donanma imha olmuştu. Ancak müttefik donanması zaferlerinin meyvelerini toplayamadı. Kendi insan zayiatlarının fazlalığından ve Osmanlı kıyılarında güvenli bir liman ele geçiremediklerinden dolayı İtalya'ya geri döndüler. İtalya'da bu zafer büyük kutlamalara sebep oldu. Zafer anısına heykeller ve resimler yapıldı, Venedik'te 7 Ekim günü bayram ilan edildi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN