Türk dünyasının 'ortak mirası' bir araya getirildi

Yayınlanma Tarihi: Ağustos 11, 2018 00:00 Güncelleme Tarihi: Ağustos 11, 2018 17:11

Türk dünyasının ortak mirası olan değerler, 18 ülkede ve Türkiye'nin 7 bölgesinde yürütülen 4 yıllık çalışmayla derlendi.Türk-İslam medeniyetinin dağılmadan, bozulmadan 14 asırdır devam ettiğini göstermek oluşturulan proje kapsamında İngilizce kitap ve belgesel de hazırlandı.

Türk dünyasının ’ortak mirası’ bir araya getirildi

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Hava Yolları, TİKA ve TRT'nin desteğiyle hayata geçirilen "Türk Dünyasında Ortak Kültürel Değerler-Ortak Miras" projesinin koordinatörü Osman Subaşı, yaptığı açıklamada, bugüne kadar Türk kültürüyle ilgili yapılmış geniş bir envanter çalışması olmadığını için bu projeyi hayata geçirdiklerini söyledi.

Projede yaklaşık 140 kişinin görev aldığını, çalışmaların Türkiye'nin yanı sıra 18 ülkede gerçekleştirildiğini aktaran Subaşı, projenin 4 yılda tamamlandığını bildirdi.

Proje kapsamında Türk kültürünün tanıtılması amacıyla İngilizce kitap ve belgesel de hazırlandığını vurgulayan Subaşı, hazırladıkları kitapta 26 başlıkta Türk kültürünün ele alındığını, her bölümün alanında uzman profesörler tarafından uzun ve yoğun araştırma sonucu ortaya çıktığını belirtti.

Subaşı, ayrıca belgesel çekimlerinde ritüellerin doğru bir şekilde canlandırılması için çok sayıda drama koordinatörünün görev aldığını bildirdi.

KİTAPTA DİKKAT ÇEKİCİ BAŞLIKLAR YER ALIYOR

Kitapta "Aşk ve Sevgi", "Mevsimler", "Renkler", "Halk Hekimliği" gibi dikkat çekici başlıkların da yer aldığını ve bu başlıklar altında ortak mirasın incelendiğini ifade eden Subaşı, şu bilgileri verdi:

"Aşk ve sevginin bizim kültürümüzde en çok ortak özelliği olan konu olarak karşımıza çıktığını gördük. Renklerin ise önce inanç kültüründe yoğun bir şekilde daha sonra sosyal ve kültürel değerlerin belirleyici bir unsuru olarak karşımıza çıktığını gördük. Halk hekimliğinin de Türk dünyasında geniş bir yer tuttuğunu tespit ettik.

'Misafir Kültürü' başlığını incelediğinizde, misafirin kültürümüzde çok önemli bir yer kapladığını 'Tanrı misafiri' kavramının dünyaya bizim toplumumuzdan yayıldığını görüyoruz. Vakıf ve yardımlaşma konusunu incelediğinizde sadece kendinden olana değil kendinden olmayana dahi nasıl bir hoşgörü beslendiğini, kuş evleri geleneği ile sadece insanların değil hayvanların dahi haklarının gözetildiğini görmüş oluyoruz. Süsleme başlığında İslam'ın benimsenmesi ile süsleme geleneğindeki sembollerin bir kısmı terk edilirken bir kısmında İslam dini ile harmanlanarak daha mükemmel bir form yakalandığını tespit ettik."

"Halk Hekimliği" başlığına ilişkin de bilgi veren Subaşı, "Halk hekimliği halk arasındaki adıyla 'kocakarı ilaçları' olarak karşımıza çıkmakta. Bozkırda şifalı otlarla çok eski zamanlarda yapılan ilaçlar hem coğrafyalara yayılmış hem de hala günümüzde kullanılmakta. Müzik konusunu incelediğinizde bambaşka bir ufuk karşımıza çıkıyor. Asırlar boyunca aynı hüzünleri, aynı sevinçleri, aynı mutlulukları ortak ezgilerle anlatmışız, Bosna'da dinlediğimiz bir ağıtı Bişkek'te duyduk. Hatta şunu söylesek yanılmış olmayız sanırım, devletler arası ilişkilerde, ortak projelerde bu zenginlik en önemli referans noktasını oluşturacaktır." değerlendirmesini yaptı.

PROJE KAPSAMINDA BELGESEL DE HAZIRLANDI

Türkiye'yi 7 bölgeyi ayırdıklarını, 7 il, 7 ilçe, 7 köyde çekimler gerçekleştirdiklerini aktaran Subaşı, köyde yaşanan bir gelenek-görenek ile şehirde yaşanan gelenek-göreneğin kentleşme sonrası farklılaştığını anımsattı.

Subaşı, "Türk-İslam medeniyetinin dağılmadan, bozulmadan 14 asırdır devam ettiğini göstermek amacıyla böyle bir çalışma yaptık. Türkler, İslamiyet'i seçtikten sonra hayatlarında İslam birinci derecede referans kaynağı olmuş ve gündelik hayatın tamamına, sanata, edebiyata, kültüre, günlük yaşama yansımış." dedi.

ORTAK MİRASIN KAYNAĞI "İSLAM"

Subaşı, Orta Asya'da son yüz yıldaki eski komünist politikalar nedeniyle Türk-İslam kültüründe çok ciddi kayıpların yaşandığını, bu nedenle de yaptıkları çekimlerde sıkıntılarla karşılaştıklarını söyledi.

Balkanlardaki araştırmalarda ise böyle bir sorunla karşılaşmadıklarını ifade eden Subaşı, şunları kaydetti:

"Aslında bu durum İslam dünyasının fetih politikaları ile Batı dünyasının sömürgeci emperyal politikalarının en güzel örneğidir. Türk dünyasında bugün bütün canlılığıyla varlığını koruyan kültürel zenginliğin en önemli kaynağı hiç şüphesiz İslam'dır. Çünkü İslam sadece bir din değil aynı zamanda toplumları mükemmele doğru dizayn eden bir kurallar bütünüdür. Bu yüzdendir ki İslam'dan ne kadar uzaklaşırsanız mükemmellikten de o kadar uzaklaşmış oluyorsunuz. Bugün geniş bir coğrafya içerisinde toplum hayatına yön veren alışkanlık ve davranışların temelinde de İslam'ın koyduğu ilke ve prensiplerin yattığını söyleyebiliriz. Geniş bir coğrafyayı ve çağları kuşatan birikime yalnız Türklerin değil aynı zamanda İslam aleminin ortak mirası olarak da bakabiliriz."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
>