Arama

'Fatih'in Ahidnamesi' 555 yıldır korunuyor

Fatih Sultan Mehmet'in Bosna Hersek'i fethinden sonra ülkedeki Fransisken rahiplere özgürlük bahşettiği Ahidname, 555 yıldır Fojnica şehrindeki manastırda muhafaza ediliyor. İnsan hakları ve özgürlükler konusunda yayınlanmış en eski belgelerden olan Ahidname, Fransisken rahip Andjeo Zvizdovic'e 28 Mayıs 1463 tarihinde verilmiş ve ülkedeki Fransiskenlere ibadet etme özgürlüğünün yanında bir dizi hak ve özgürlük tanımıştı.

’Fatih’in Ahidnamesi’ 555 yıldır korunuyor
Yayınlanma Tarihi: 27.5.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 27.05.2018 17:03

555 yaşındaki Ahidname, Fojnica'daki yüksek bir tepe üzerine inşa edilmiş Katolik manastırdaki din adamlarınca asırlardır korunuyor.

Manastırdaki müzede bulunan özel bir bölmede muhafaza edilen Ahidname, Osmanlı'nın bölgeden ayrılmasının ardından çok sayıda savaş gören ve farklı devletlerin idaresinde kalan Bosna Hersek'te bugüne kadar zarar görmeden saklanabildi.

TARİHTEKİ İLK İNSAN HAKLARI BELGESİ

Bosnalı Fransiskenlere geniş çaplı bir koruma sağlayan Ahidname, Osmanlı'nın diğer din ve kültürlere gösterdiği hoşgörünün de belgesi olarak müzede sergileniyor.


Her yıl farklı ülke ve inançtan çok sayıda insan Ahidname'yi görmek için müzeyi ziyaret ediyor. Müzede, görme engellilerin de okuyabilmesi için Ahidname'nin kabartma yazı kağıdına işlenmiş hali de bulunuyor.


Ahidname, tarihteki ilk insan hakları belgesi olarak kabul edilen 1776 yılına ait ABD Anayasası'ndan 313, Birleşmiş Milletlerde 1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden 485, 1995 yılında kabul edilen Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Sözleşmeden ise 532 yıl önce yayınlanması dolayısıyla insan hakları ve özgürlükler alanında büyük önem taşıyor.

"DAHA İYİ BİR HAYATIN BAŞLANGICI OLDU"

Manastır Müzesi Müdürü Rahip Janko Ljubos yaptığı açıklamada, Fatih Sultan Mehmet'in beş asır önce Rahip Zvizdovic'ya teslim ettiği Ahidname'nin orijinalini bugüne kadar koruduklarını anlatarak, fermanın ardından Fransisken rahiplerinin yurtlarında kalabildiğini ve ülkeden gidenlerin de geri dönebildiğini anımsattı.

Ahidname'nin Fransisken rahiplerine birçok kolaylıklar sağladığını ifade eden Ljubos, "Ahidname ile artık Fransiskenlerin huzuru bozulamaz, bir şeyleri alıkonulamaz, öldürülemez ve mallarına zarar verilemezdi. Ahidname sonrası onlar için Bosna Hersek'te daha iyi bir hayatın başlangıcı oldu" diye konuştu.


Ljubos, Ahidname'nin bu bölgede Katolik kilisesinin varlığını sürdürmesinde büyük bir faktör olduğunu belirterek, Osmanlı döneminde yerel otorite ile bir sıkıntı yaşandığında Fatih'in kendilerine verdiği Ahidname'yi gösterdiklerini ve bu sıkıntıyı çözdüklerini anlattı.

Ahidname'nin birlikte yaşamanın güzel bir örneği olduğuna dikkat çeken Ljubos, bu fermanın diyalog aracılığıyla farklı dini inançlar arasındaki sorunlara çözüm bulunabileceğinin de göstergesi olduğunu sözlerine ekledi.

Fatih'in Ahidnamesi'nin Latin harflerine çevrilmiş hali:

"Nişan-ı hümâyûn şu ki:

Ben ki Sultan Mehmet Han'ım. Cümle avâm ve havâssa ma'lûm ola ki, işbu dârendegân-ı fermân-ı hümâyûn Bosna ruhbanlarına mezîd-i inâyetim zuhura gelip buyurdum ki, mezbûrlara ve kiliselerine kimse mâni' ve müzâhim olmayıp ihtiyâtsız memleketimde duralar. Ve kaçup gidenler dahi emn ü emânda olalar.

Gelüp bizim hâssa memleketimizde havfsiz sâkin olup kiliselerine mütemekkin olalar. Ve yüce hazretimden ve vezirlerimden ve kullarımdan ve reayalarımdan ve cemî-i memleketim halkından kimse mezbûrelere dahl ve ta'arruz edip incitmeyeler, kendülere ve cânlarına ve mâllarına ve kiliselerine ve dahi yabandan hâssa memleketimize âdem gelirler ise yemîn-i mugallaza ederim ki yeri, göğü yaratan Perverdigâr hakkıçün ve kuşandığım kılıç hakkıçün bu yazılanlara hiçbir ferd muhâlefet etmeye. Mâdâm ki bunlar benim emrime mutî ve münkâd olalar.

Şöyle bilesiz."


Fatih'in Ahidnamesi'nin günümüz Türkçesine aktarılmış hali:

"Bu padişah fermanı şöyledir:

Ben ki Sultan Mehmet Han'ım; sıradan ve seçkin bütün insanlar tarafından bilinsin ki, bu padişah buyruğunu ellerinde bulunduran Bosnalı (Fransisken) ruhbanlara büyük bir lütufta bulunarak şunları buyurdum:

Adı geçenlere ve kiliselerine hiç kimse engel olmayacak ve sıkıntı vermeyecektir ve onlar sakınmaksızın ülkemde yaşayacaklardır ve kaçıp gidenler bile güven içinde olacaklardır.

Gelip ülkemizde korkusuzca oturacaklar ve kiliselerine yerleşeceklerdir. Ne ben, ne vezirlerim, ne kullarım, ne uyruklarım, ne de ülkemin bütün halkından hiç kimse adı geçenlere –kendilerine ve canlarına ve mallarına ve kiliselerine ve dışarıdan ülkemize gelenlerine- dokunmayacak, saldırıp incitmeyecektir. Yeri, göğü yaratan Rızıklandırıcı adına ve Kur'an adına ve ulu Peygamberimiz adına ve yüz yirmi dört bin peygamber adına ve kuşandığım kılıç adına yemin ederim ki, bu kişiler emrime itaat ettikleri sürece, bu yazılanlara hiç kimse uymazlık etmeyecektir.

Böyle biline."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN