Arama

Parçaları yeniden birleştir ve küreyi keşfet!

İslam Düşünce Atlası zamansal ve mekânsal içe çöküşlerden kaçınmamızı mümkün kılacak bir biçimde, İslam düşünce tarihine dair bütüncül bir okuma önerisi olarak öne çıkıyor.

Parçaları yeniden birleştir ve küreyi keşfet!
Yayınlanma Tarihi: 14.12.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 14.12.2017 14:27

Geçtiğimiz günlerde heyecan verici, büyük bir proje yayın hayatına girdi: İslam Düşünce Atlası. 200'ü aşkın akademisyenin üç yıldan uzun süren çalışmalarının soncunda ortaya çıkan proje, İslam düşünce tarihine yepyeni ve farklı bir bakış açısı sunuyor. 14 asırlık İslam Düşünce tarihinin yeniden dönemlendirilmesi ve fikir tarihinin mekânlar bağlamında yeniden değerlendirilmesi düşüncesiyle ortaya çıkan proje, İLEM tarafından yürütüldü ve Konya Büyükşehir Belediyesi'nin katkısıyla yayınlandı.

Projenin mesajı :"Parçaları yeniden birleştir ve küreyi keşfet." Proje koordinatörü İbrahim Halil Üçer bu mesajı şöyle açıklıyor:

"İslam Düşünce Atlası'nın amacı her türden maddi-manevi unsuruyla bir bütün teşkil eden fakat zamanla bazı parçaları dağılmış bir kürede tekrar bir araya getirmek. Her türden anlam ve açıklama arayışımıza anacak fragmental bir biçimde eşlik eden kültürel hafızamızı inşa eden temel unsurların yeniden bir araya getirilmesi; sadece düşünce geleneğimizin gerçekten neye benzediğini göstermekle kalmayacak, 'yeniden kurarken' bizi de kurtaracaktır. İslam Düşünce Atlası önümüzde serili, fakat birbirinden koparılmış birçok maddi ve manevi öğeye dair giderek yabancılaşmaya varan şaşkın bakışlarımızdan kurtulma çabasının ürünüdür."

DÖNEMLENDİRME KABA VE KÖRDÜ

İslam düşünce geleneği içerisindeki 500'ü aşkın bilgine dair bağımsız maddenin yer aldığı üç ciltlik eser, İslam düşüncesinde yeni bir dönemlendirmeyi öneriyor: Klasik, Yenilenme, Muhasebe ve Arayışlar… Bunun amacı hafızamıza adil bir şekilde yaklaşma imkânı sunmak. Üçer'e göre yaklaşık 14 yüzyıllık İslam düşünce tarihinin nasıl olup da yalnızca Gazali öncesi ve sonrası ya da İbn Rüşd öncesi ve sonrası gibi iki ayrı dönemle tanımlanabilecek bir biçimde ele alınabileceği sorusu henüz yeterli ciddiyette sorulmuş değil:

"İslam düşünce tarihinin ya Antik-Helenistik felsefe ya da 17'nci yüzyıl sonrasında gerçekleştirilen bilimsel evrimlerin oluşturduğu yeni duruma nispetle ele alınarak bir tür ilerleme-gerileme dikotomisine hapsedilmek suretiyle değerlendirildiği bu çerçeve, düşünce tarihi yazımını 12'nci yüzyıl sonrasına karşı körleştirmiştir. Sadece Batı dillerinde değil aynı zamanda Arapça, Farsça, Türkçe ve Urduca gibi dillerde de tekrar edilen bu kaba dönemlendirme için 12'nci ile 20'nci yüzyıl arasında yer alan ve hep aynı karakteristik öğeyi paylaşır: Gerileme, çöküş ya da bozulma."

HATIRLAMAK BİRAZ DA DİRENMEKTİR

Buna karşılık Batı düşünce tarihi içinde neredeyse her yüz yıla özgü bir ad bulmak mümkün. İslam düşünce tarihi genelde sadece "Klasik dönem ve Klasik sonrası dönem" olarak iki evrede inceleniyor oluşunun doğurduğu sıkıntılar neler peki? Üçer bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

"Örneğin Goldzier'in dönemlendirmesinde, İslam düşünce tarihi aslında Sünni İslam'ın antik bilimlere karşı durumuna göre tasnif edilmiştir. Dolayısıyla sonrasında antik felsefenin takip edilmediği iddiasından hareketle Gazali bir dönüm noktası olarak kabul edilmiş ve düşünce tarihi Gazali öncesi ve sonrası olmak üzere iki bloğa ayrılmıştır. Bu bakış açısıyla Fahreddin er-Razi (ç.1210) ile Taşköprüzade (ö.1561) ve Kâtip Çelebi'yi (ö.1657) ya da Gelenbevi (ö.1791) ile Muhammed Abduh'u (ö.1905) aynı (post-klasik) dönem içinde ele almak gerekir ki bu iddia –mutlaklaştırılmadığı sürece- yanlış değilse bile eksiktir. Bu ayrımın, sürecin kendi iç dinamikleriyle alakası olmayan, transfer edilmiş kriterlere göre yapıldığı açıktır. Gazali sonrası dönemde de rastlanması mümkün olan antik felsefe etkisinin dahi gözden kaçırılmış olması aslında bu uyarlama çabasının ne kadar eğreti olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Üçer, dönemlendirme önerisinin eleştirilere ve bunlarla gelişmeye açık olduğunu vurguluyor ve ekliyor:

"Umarız ki bu öneri, 13. 14. 15. ve 16. yüzyıllara, karanlık pencerelerden bakmayı terk edip kendi iç dinamiklerinden bakma, sürekliliği inşa etme ve kendi hafızamıza adil şekilde yaklaşma imkânı tanır. Hatırlamak biraz da direnmektir ya…"

İslam Düşünce Atlası'nda dönemler belirlenirken, esasen mütekaddimun-müteahhirun ayrımındaki temel kriterler takip edilerek İslam düşünce geleneğindeki nazari disiplinlerin konu, problem, bölümsel sıra düzeni ve yöntem açısından süreklilik ve dönüşümleri temel alınmış. Okurun her bir dönemi anlatan bölümleri bütüncül biçimde takip edebilmesi için her bölümün başında sinopsislere yer verilmiş…

KAREKODLARLA BİLGİNE ULAŞMA

Eser sekiz temel bileşen üzerine inşa edilmiş: Dönemler, alan yazıları, bilgin maddeleri, kitap haritaları ve onları takiben kurum, mimari eser ve şehir maddeleri. Şehir ve mimari burada önemle üzerinde durulması gereken iki nokta. Çünkü, bu iki unsurun mevcut kültürel havzada oluşturulduğu ve aynı biçimde o havzayı doğurup beslediği düşüncesinden hareketle bu maddeler esere dahil edilmiş. İslam Düşünce Atlası'nın ayırt edici hususiyetlerinden biri de haritalar. Haritaların buradaki en önemli amacı düşünceyi taşıyan zaman-mekânsal koşulları serimlemek. Haritalar bize, Darul-İslam'ın ulema için siyasi sınırların ötesinde yekpare bir coğrafya olduğunu gösteriyor. Düşüncenin yolları ve mekânlarını görme imkânı vererek tarihsel ve coğrafi hafızamıza dair tutarlı ve bütüncül bir bakış elde etmemizi sağlıyor.

Okuyucu bilgin maddeleri arasında edipler, musikişinaslar, şairler ve hattatları da görecek… Yine maddelerin devamı olarak alan yazılarıyla doğrudan ya da dolaylı irtibatlı olan kurum, mimari, eser ve şehir maddeleri bulunuyor. Örneğin Klasik Dönem'de yer alan Kelam disiplinine dair alan yazısıyla irtibatlı olarak okuyucu, kelam geleneğinin oluşumunda önemli bir rolü olan imamet tartışmalarını somutlaştıran hilafet kurumuyla karşılaşabiliyor…

Bazı bilgin maddelerinin sonunda yer alan karekodlar, kitapta yer alan unsurları İslam Düşünce Atlası'nın web sitesiyle ilişkilendiren bir öğe. Okuyucu bu karekodları uygun araçlarla okutmak suretiyle, ilgili bilgine dair eserin web sitesinde yer alan kısa video sunumlarını izleyebiliyor.

İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİNİN YENİ DÖNEMLENDİRMESİ

Klasik Dönem (7-11yy.): Tedvin ve tasnif aşamalarıyla tanımlanabilecek bu dönem, mütekaddimun döneminin kendisinden sonra gelen tüm evreler için ilkesel bir öncelik teşkil ederek hepsinin zemininde yer alan asli yapıyı örneklemesi ve tüm değişim süreçleri boyunca kendisine müracaat edilen referans noktasını teşkil etmesi bakımından Klasik Dönem olarak adlandırılır.

Yenilenme Dönemi (12-16yy): Klasik Dönem'de teşekkülünü tamamlayan bilimsel disiplinlerin konu, problemler, bölümsel sıra düzeni ve yöntem açısından ele alınarak dönüşümler geçirdiği evredir. Bu dönem ise ana hatlarıyla tahkik, tahrir ve ta 'dil kelimeleriyle tanımlanabilir.

Muhasebe Dönemi (17-18 yy.): Biri kadime diğeri ise cedide nispetle mevcudu muhasebe eden 17. Ve 18. Asırlar, İslam düşünce tarihi açısından endişeli bir muhasebe evresini ifade eder.

Arayışlar Dönemi (19. yy ve sonrası): 19'uncu yüzyıl ve sonrasında geleneksel dünya resimlerini dışlayan Batılı felsefi-bilimsel çerçeveler ve onları taşıyarak yaygınlaştıran siyasi-iktisadi kurumsal yapıların yarattığı dönüştürücü etkilerle birlikte; hilafet topraklarının ve İslam coğrafyasının neredeyse bütünüyle işgali, İslam dünyasını ciddi bir buhranla karşı karşıya bırakmıştır. 19'uncu ve 20'nci yüzyıllar, bu büyük krizin nasıl aşılabileceği yönündeki arayışlarla temsil edilir.

Star Kitap

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN