Arama

Bu Bass'ın ilk sabotajı değil

ABD Başkanı Donald Trump'a yakın isimlerden biri olan Ted Malloch, Türkiye-ABD ilişkileriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Bu Bass’ın ilk sabotajı değil
Yayınlanma Tarihi: 16.10.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 16.10.2017 10:48

ABD Başkanı Donald Trump'a yakın olduğu bilinen ve Beyaz Saray'ın Avrupa Birliği (AB) elçiliği için en güçlü adaylarından biri olan ekonomi profesörü Ted Malloch, saygın haber sitelerinden Worldnetdaily.com'a yazdığı makale sonrasında Türkiye'nin gündemini ele aldı. Değerlendirmesinde Malloch, özetle, Ankara ile Washington arasında vize krizine neden olan Büyükelçi John Bass'ın 'Obama'ya sadık bir derin ABD' olduğunu ve iki ülke arasındaki ilişkileri kasten baltaladığını ifade etti. ABD'yi Dünya Ekonomik Forumu ve BM'de de temsil eden Malloch ile yazısındaki ifadelerin ötesinde bilgiler almak için bir mülakat gerçekleştirdik.

Vize krizi hakkında değerlendirmeleriniz Türkiye'de yankı buldu. Ama ben terörist başı Fethullah Gülen'in iadesinden başlamak istiyorum. Sizin bu konuda görüşleriniz ABD'deki genel eğilimlere göre farklı. İadeden yanasınız. Peki, Trump yönetimi durumu nasıl görüyor?

Gülen politik kayırma ve örgütünün ABD'li siyasetçilere ödediği rüşvetler sayesinde korunuyor. Onu yıllardır besleyen, makalemde de bahsettiğim derin devlet bağlantılı isimler. Gülen'in iade edilmesi gerektiğine dair aklımda hiçbir şüphe taşımıyorum. Ancak Başkan Trump'ın ortadaki soruna ne kadar vakıf olduğunu tahmin etmek güç. Bence sorunun çözümlerinden biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat Trump'tan Gülen'in iadesini istemesi.

Zannediyorum bu konuda iki lider görüştü. Trump'tan Gülen bizzat talep edildi. Farklı noktalarda da yapılabilecekler olmalı. ABD siyasetini çok iyi bilen, içeriden biri olarak, siz nasıl bir yaklaşım önerirsiniz?

FETÖ'cüler hala ABD siyasetinde etkin. Amerikalı politikacılar kör, gerçeği görmüyorlar. Bahsettim: Büyük bir çoğunluğu hala örgütten maddi destek alıyor, kampanyaları FETÖ tarafından fonlanıyor. Türk hükümeti tezlerini ABD kamuoyunun nezdinde de ispat edecek kanıtları sunmalı. Ankara yönetimine sadece Türk siyasetine aşina isimlerle değil, ABD'deki iç siyasi işleyişi bilen isimlerle de yakından çalışmasını öneririm. Böylece karışıklığın önüne geçilerek, iki ülkenin ilişkilerini kuvvetlendirmek adına ilerleme kaydedilebilir.

BECERİKSİZ BASS KABİL'E SÜRÜLDÜ

Vize krizine dönelim… Durumun daha kötüye gitme ihtimali var mı?

Gerçekleşmemesi gereken, uydurma/yaratılmış bir kriz yaşıyoruz. ABD elçiliği kızıştırıyor. Başkan Trump'ın yangına körükle gitmek istediğini düşünmüyorum. Yapılması gereken bir an önce yanlıştan dönülmek ve ilişkileri olağan seyrine getirmektir.

Siz de Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi iki ülke arasındaki vize krizinin kaynağı olarak ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass'i işaret ediyorsunuz. Bass kim ve vize krizindeki rolü nedir?

John Bass ABD'nin Türkiye Elçisi 'idi'. Artık değil, çünkü içler acısı işler yaptı ve Afganistan'a yollandı. O bir diplomat değil, yabancı hizmet memuru. ABD'nin eski Başkanı Barack Obama döneminde atanan ve o dönemki akla sadık biri. Trump yönetimiyle hiçbir bağı yok.

Öyleyse Bass sizi şaşırtmıyor?

Elbette. Vize üzerinden çıkan bu kriz hiç şaşırtıcı değil, zira bu Bass'in ilk sabotajı da değil. Daha önce Başkan Trump'ın yemin törenine davet edilen Trump'a yakın bazı VIP Türk davetlilerin vize işlemlerini tamamlamamıştı. Türkiye, doğrudan Trump tarafından atanacak, daha iyi bir elçiyi hak ediyor.

TÜRKiYE'NİN EKSENİ KAYMAZ, ÇÜNKÜ…

ABD medyasında Ankara'nın Rusya-İran eksenine kaydığına dair endişeli yorumlara yer veriliyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? ABD yeniden Türkiye'yi yanına çekebilecek mi?

Ne yazık ki Amerikan medyasında bir hata yapılıyor. Türkiye'yi eksenler arasında geçiş yapan bir ülke olarak göremeyiz. Demek istediğim bu yanlış bir sınıflandırma. Türkiye tek başına bir güç ve istediği ülkeyle iş birliği yapabilir. Bununla birlikte ABD'nin 70'ten fazla yıldır stratejik ortağı, NATO ve Batı müttefiki Türkiye'yi yanında tutması gerektiğini düşünüyorum. Ankara'yı göz göre göre Tahran-Moskova eksenine itmenin hiçbir mantığı yok.

Son olarak, konuların dışında bir soru iletmek istiyorum: Hiç Türkiye'de bulundunuz mu?

Evet. Geçen şubat ayında Oxford'dan bir öğrencim ve dostumun daveti üzerine Türkiye'de idim. Son ziyaretimde mutfağınız, kültürünüz ve tarihi mirasınızla tanışma fırsatı bulmuştum. Umarım vize krizi en kısa sürede çözüme kavuşur. Öğrencimle yeniden görüşmek ve güzel ülkenizi bir kez daha görmeyi çok istiyorum.

ABD DIŞİŞLERİ TRUMP'TAN FARKLI

Obama bağlantısını düşündüğümüzde, ABD'deki bazı demokrat iktidardan kalan diplomatların bilinçli bir şekilde Başkan'a zarar verdiğini söyleyebilir miyiz?

Bence sorunun en önemli noktası, diplomatik çekirdeğin Başkan Trump'la bağlantısının olmaması. Aralarında bir iletişim ve bilinç kopukluğu var. Obama diplomatları meselesine gelirsek… Bu diplomatlar derin devleti temsil ediyorlar. Kendi siyasi ajandaları ve çıkarları var. Ve bunların Trump yönetimiyle hiçbir alakası yok.

Katar'a yönelik ablukadan, Kuzey Kore ile gerilime kadar birçok örnekte Dışişleri Bakanı Tillerson ile Başkan arasında bir çatışma olduğunu gördük. vize krizinde Dışişleri'nin rolü nedir?

Öyle görünüyor ki bir çatışma var. Sizin de söylediğiniz örneklerde farklı bakış açısını görebiliyoruz Dışişleri Bakanlığı'nın krizde nasıl bir rol oynadı bilemiyorum. Ancak şu kesin ki Dışişleri Bakanlığı Trump'ın dış politikasını tatbik etmiyor.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN